Adamın biri terziye bir ceket diktirecek olmuş. Önce ölçü aldırmış sonrada kumaşı beğenmiş. Pazarlıkta tamam olunca bir hafta sonra senin ceket tamam ağabey demiş terzi. Adam söylenen günde varmış terziye. Ceket tamamsa alsam artık ustam demiş. Terzi gayet rahat bir şekilde cevap vermiş. Senin ceket bitti bitiyor kardeş önüyle arkası bir de koluyla yakası kaldı demiş. Şimdi bu terzi hangi ülkede yaşıyor olabilir desem eminim hepinizin vereceği cevap aynı olurdu. Mehmet Akif ERSOY, Avrupa'ya gider, oraları gözlemler ve geldiğinde sorarlar ''Ne gördün, oralar nasıl?'' diye... Akif der ki; ”İşleri var Dinimiz gibi, Dinleri var işimiz gibi…”

İŞTE DURUM BUNDAN İBARET…

Bütün hayatını kârdan ibaret gören ihmalkâr Müslüman Türk Milletine selam olsun. Kimse merak etmesin bu ocak göçen son ocak olmayacak ve daha kim bilir ne ocaklar sönecek bizim yüzümüzden. Gaybı Allah bilir tabi ki de, başımıza neler geleceğini nereden bilebiliriz ki. Lakin Allah akıl vermiş yarattığı insanoğluna. Oyunu kuralına göre oyna ki kazanasın demiş. Hesap basit. Evet dünya denen su-i mekanda her şey oyundan ibaret. Kuralına göre oyna ki kazanasın. Şimdi desem ki sizlere.Biz Müslüman Türk Milleti son derece…Cümleyi ne ile doldurursanız doldurun size kalmış ama maalesef acı olan kos koca bir gerçek var ki oda millet olarak plansız, programsız, gününü kurtarmaya çalışan, göstermelik, adamına göre, zamana göre, mekana göre iş yapar olduğumuzdur.

Daha sayamadığımız yüzlerce basiretsiz hal işte. Her şeyi bilen, her şeyden anlayan ama bunun doğru olmadığını bir türlü anlamayan bir millet. Yalan mı? Ayetlerden dem vurup sahtekarlık yapan hocalarımız var. Kapısına bismillah levhası asıp besmelesiz iş yapan hacılarımız var. Hak nedir, hukuk nedir haksızlığa uğrayınca hatırlayan; torpil için aramadık adam bırakmayıp adaleti unuta; ama mağdur olduğunda nerede bu adalet diye bağıran dostlarımız var. Sakalda keramet arayan, tezgahına koyduğu gazete ve dergilerle müşteri avlamaya çalışan esnafımız var. Öğrencisine kopya çektiği için hakaret edip kendi girdiği kariyer sınavlarında kopya çeken idarecilerimiz var. Alırken akıllı, satarken saf rolünü oynayan tüccarlarımız var. Yalanın bini bin para. Bugün yaparım ağabey. Hafta sonu söz takacağım. Senin sipariş iki güne kalmaz gelir abla. Bugün verecektim, yarın verecektim, duymadım, görmedim…

Sahi su parasını yatırmayıp katıldığı günler için çeyrek altın bozduran kimin kadını. Taksitlerini her ay geciktirip en lüks telefonu bir çırpıda alan kimin kocası. Yüzlerce müşteri sıra beklerken telefonla sıra alıp bankaya bile uğramadan işini yaptıran kimin iş adamı. Polisi görünce kemer takan, az daha kazanayım diye on kişilik araca yirmi kişi tıkan kimin şoförü. Vitrinini her gün silen ama mutfağı tozdan geçilmeyen kimin esnafı. Son kullanma tarihi geçtiği halde ambalajını oynayıp sahtekarlık yapan kimin adamı. Fazlasıyla yalan söyleyen, kandıran, çalan, çırpan, yapmış gibi yapan ve daha yüzlerce nahoş davranışı düstur edinen kimin insanı. Bizim insanımız maalesef. Maalesef bizim amirimiz, bizim memurumuz. Bizim annemiz, bizim babamız. Yapan da biziz yaptıranda.

Sonra çıkıp devleti suçluyoruz canımız yanınca. Ve hep aynı serencam. Yapılsaydı, edilseydi. Baksalardı, görselerdi. Gelmediniz, gitmediniz. Ben olsaydım, sen olsaydın. Sonrası malum. Acınız acımızdır. Gereken yapılacaktır. Sorumlular elbet bulunacaktır. Aslını söylemek gerekirse sorumluları uzakta aramaya ne gerek. Çöken ocağın sorumlusu adamına göre iş yapan benim. İşini düzgün yapmayıp yapmış gibi gösteren sensin. Tedbir almak yerine almış gibi gösteren O. Kötü giden bir şeyleri bildiği halde üç kuruş için sesini çıkarmayan Ahmet. Ahmet’i sırf bu üç kâğıdından dolayı taltif eden Mehmet. Tüm bunları bildiği halde sesini çıkarmayan biz. Tüm bu olup biteni defalarca yaşamış olmasına rağmen halinde ve yaşantısında azıcık olsun değişme olmayan siz. Hülasa suçladığımız devlet de biziz, suçlu aramaya çıkan Devlette. Evet ne yazık ki çürük olan da, çöken de ocaklar değil; her şeyiyle dinine ve milliyetine yakışanı yapmaktan gün gün uzaklaşan milletimiz. Maalesef çöken biziz.

Allah basireti bağlanmış olan bizlere akıl fikir versin. Mevla ölenlere rahmetiyle muamele etsin. Geride kalanlara ecrinden takat ihsan eylesin. Selametle.