Ulaştırma Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Sayın Lütfi Elvan’ız yaptığı basın açıklamasında;“Türkiye öteden beri, Suriye’deki siyasi boşluğun, IŞİD benzeri terör örgütleri için uygun ortam hazırladığını savunmaktadır. Suriye ve Irak’ta mezhep kavgaları körüklenmekte, mezhebi hınç ve intikam duyguları tahrik edilerek, etnik ve bölgesel kimlikler bazen bilinçli bazen bilinçsizce tahrik edilmektedir.
Bölgemizde meydana gelen otorite boşluğu neticesinde yaşanan olayların etkisi ülkemizde de görülmeye başlamıştır. Özellikle 7-8 Ekim gecesi Türkiye için kara bir gecedir.

Provokatörler vandalizmi körükleyerek, Doğu illerimizde vahşet yaratmaktadır. Yaratılan vahşetin bölgedeki masum vatandaşlarımıza zarar vermekten başka hiçbir sonucu yoktur.

Bu saldırıları nefretle kınıyorum.

Ülkemizde yaşanan bu olumsuz tabloya bazı siyasi partiler de olumsuz katkı sağlamaktadırlar. Kimi zaman birbirlerine karşı, kimi zaman da devletimize karşı bir kalkışma tezgâhlamaya çalıştıkları gözlerden kaçmamaktadır. Ülkede veya bazı bölgelerimizde yaşanacak olan olaylar herkesi etkileyeceği gibi provoke edenleri de çok etkileyecektir. Doğudaki insanlarımızın huzur ve güvenliğini ortadan kaldırmaya çalışıyorlar. Bir taraftan devletin araçlarını, milletin malını mülkünü kırıp yakıyorlar, diğer taraftan bölgede yatırım yapmamızı istiyorlar. Aslında PKK terör örgütü ve onun uzantıları bölgeye yatırım yapmamızdan rahatsızlar. Bölgede etnik kökene yönelik politika yapan

partilerin siyaseten kendilerini işlevsiz hale getiren bir yaklaşımları söz konusudur.

Son günlerde ülkemizde yapılan saldırılar, özellikle AK Partili yönetici ve kişiler ile AK Parti binalarını hedeflemektedir. Yapmak istediklerini anlamak mümkün değildir. Bu vandalizmi yapan ve yaptıranlar bölge halkına zarar vermektedir.

Yakılan pek çok kamu aracının içinde, Kürt kardeşlerimiz de dahil, bölgede mağdur olan mazlum kardeşlerimize yardım etmek için kan toplayan Kızılay kan toplama araçları ve ambulanslar da vardır. Bu vandalizmin Kürt kardeşlerimize gösterilen duyarlılıkla ilgili olduğuna inanmak mümkün müdür? Görünen o ki, yapılanlar bilhassa Kürt kardeşlerimize zarar vermeyi amaçlamaktadır.

Hakkari Üniversite binası, dershaneler, MEB binaları ve özel eğitim kurumları gibi pek çok bina ateşe verilmiştir. Nitekim sonuçta eğitime ara verilmek zorunda kalınmıştır. İnsanlarımızın eğitim görmesi, bilgi edinmesi, şer mihraklarını neden bu denli rahatsız ediyor. Çok açık. Bilgili, eğitimli ve bilinçli bir birey, terör örgütlerinin melun ve menfur tuzaklarına düşmeyecektir. Terör bu nedenle eğitim kurumlarını hedef almaktadır.

Kobani’de yaşananlara karşı duyarsız kalamayız.

PYD’nin zalim ESED yanlısı politikaları asla Kürt kardeşlerimize bakış açımızı değiştiremez. PYD yetkililerinin zalim yönetimlerin yanında yer almış olması, Kobani cehenneminde acı çeken Kürt kardeşimize el uzatmamıza asla engel teşkil etmez. Kürt kardeşlerimize her türlü insanı yardımı yaptık. Her ne şekilde engellenmeye çalışırsa çalışılsın, yardım etmeye de devam edeceğiz. Bu bizim insani görevimizdir. Biz Türkiye Cumhuriyeti devleti ve hükümeti olarak zulüm altındaki insanlara; Şii Sünni, Kürt, Türkmen, Arap, Yezid, Müslüman, Yahudi,

Hristiyan diyerek, ön yargılı gözlüklerle bakamayız. Zulüm gören insansa biz insanın yanında yer alırız ve mazlumu elinden tutup kaldırmayı kutsal bir görev sayarız.

Yaşanan olayların sonuçlarına bakılınca kimin kime hizmet ettiği açıkça görülmektedir.

Bu kapsamda değerlendirildiğinde;

Türkiye’nin doğu ve güneydoğu illeri ile bazı yerleşim yerlerimizi vandalca tahrip etmek, insanlarımızın huzur ve güvenliğini tehdit etmek, masum insanların zarar görmesine ve hatta ölümlerine neden olmak, vahşettir, barbarlıktır. Bu tür vahşetler ve barbarlıklar, IŞİD, PKK gibi terör örgütlerinin işine yaramaktan başka bir sonuç yaratmazlar. Kim ki bu vahşetin yanındadır, biliniz ki onlar da IŞİD ve PKK’nın ekmeğine yağ sürmektedirler ve doğrudan veya dolaylı olarak Suriye deki mezalime katkı sağlıyorlar"dedi.