İl Defterdarlığı önünde toplanan KESK ve Kamu- Sen'e bağlı sendika üyeleri, yapılan zammın yetersiz olduğunu belirtip durumu protesto etti. Daha sonra Cumhuriyet Parkı’nda toplanan sendika üyeleri bir basın açıklaması yaptılar.
Sendikalar adına basın açıklamasını okuyan Büro Emekçileri Sendikası Şube Başkanı Süleyman Sırrı Çetin, “Kamu emekçileri olarak bizimle dalga geçenlere 2012’nin Türkiye’sinde bizi hala kapı kulu olarak görenlere en iyi cevabı vermek için grev hakkımızı kullanıyoruz. Grev hakkınız yok tehditlerini boş çıkaran yüzbinlerce kamu emekçisi bugün tüm Türkiye’de hayatı durdurmuş durumda. Dağın fare doğurmasını bekleyenler dışında herkesin kamu emekçilerinin, işçilerin, emeklilerin yürekleri bugün bizimle çarpıyor. Biz sadaka değil, yasal haklarımızı istiyoruz” dedi.

Kamu-Sen'e bağlı üyeler adına Atatürk Parkı'nda basın açıklamasında bulunan Türk Eğitim Sen Karaman İl başkanı Mehmet Serin çalışanlara, emeklilere karşı yapılan  haksızlıkların, adaletsizliğin; alın terimizi, emeğimizi çalanların karşısında dimdik ayakta olduklarını göstermek için eyleme katıldıklarını ifade etti.

Serin yaptığı basın açıklmasında;''Kavgam, ekmeğim için; sevdam, ülkem için diyerek, her türlü baskı ve zulme karşı dimdik ayakta duran, kutlu mücadelemizin er meydanı olan alanlara koşan çilekeş kamu görevlisi arkadaşlarım, çok kıymetli basın mensupları, Hoş geldiniz, şeref verdiniz.

        Bugün buraya gelmemizin amacı biz çalışanlara, emeklilere karşı yapılan, haksızlıkların, adaletsizliğin; alın terimizi, emeğimizi çalanların karşısında dimdik ayakta olduğumuzu göstermektir.    

        Siz; Türkiye Kamu-Sen’in büyüklüğüne inandınız, gücüne güvendiniz, her türlü engeli aşarak buraya geldiniz.Allah sizden razı olsun!

        Değerli basın mensupları; kıymetli arkadaşlar

        Memurları, emeklileri enflasyona ezdirmedik deyip, ülkenin kaymağını yandaş çevrelere dağıtanları bir ay kadar önce yatırım paketi adı altında sanayici ve iş adamlarına 2 milyar TL’lik bir kaynak yaratılırken, memur ve emeklimize 5 aydır zam vermeyerek kamu çalışanlarını enflasyona ezdirmeyeceğiz diyenlerden günlerce toplu sözleşme masasında tiyatro izledik.

      Hükümet ve  taraflı tutumu ile sözde bir sendikanın oluşturduğu toplu sözleşme masasından kamu çalışanları, emekli, dul ve yetimler için  sunulan maaş artış teklifi, %3,5+%4; yıllık toplam %7,5 olmuştur. Bu teklif kamu çalışanlarına yapılan  bir saygısızlıktır.

       Nisan ayında yapılan zamlarla devletin resmi rakamlarına göre enflasyon son 3,5 yılın rekorunu kırarak  %11 üzerine çıkmıştır. Doğalgaza elektriğe akaryakıta bir yıl içerisinde %30 u aşan zamlar yapılırken çalışana %7.5 zam reva görülmüştür. İçinde bulunduğumuz ay ile birlikte 5 aydır maaş zammı alamayan kamu çalışanları ile dalga geçen, emeklilerini hiçe sayan bu teklifi kabul etmemiz mümkün değildir. Hani dünyanın en hızla büyüyen 2.büyük ekonomisine sahiptik. Büyüyen ekonomiden payımıza düşeni istiyoruz. Şimdi sıra bizde; şimdi herkes susacak; biz konuşacağız.

       Değerli basın mensupları; kıymetli arkadaşlar;

          Hak mücadelemizde milli ve manevi değerlerimizi ön planda tutarak, “önce ülkem” diyerek yer aldık. Ancak, bu iyi niyetimize karşılık olarak memurlarımız aleyhine yürütülen kampanyalara, memurlarımızın kazanılmış haklarının ellerinden alınma gayretlerine maruz kaldık. Kamu çalışanlarını üretmemekle yan gelip yatmakla suçladılar. Sorarım sizlere;

         Hastadan bulaşan virüs nedeniyle can veren doktor; kilometrelerce ötedeki köye ders vermeye giderken soğuktan donan öğretmen; haciz ihbarnamesini borçluya tebliğ ettiği için katledilen postacı; yangın söndürürken hayatını kaybeden itfaiyeci, ormancı; asayişi sağlarken şehit edilen polis, zabıta; raylara döşenen bombanın patlamasıyla şehit düşen makinist de biz değil miyiz?

      Toplu sözleşme ve grev hakkı, kamu görevlilerinin uluslar arası sözleşmelerden doğan Anayasal hakkıdır. Ancak yıllar süren mücadelemiz sonucunda yapılan düzenlemede grev hakkı görmezden gelinmiş, toplu görüşmenin bile gerisinde bir sistem getirilmiştir. Bu yolla, toplu sözleşme sistemi sulandırılmış, sürüncemede bırakılmış ve gücümüz, kırılmak istenmiştir.

       4/C’li çalışanlarımızın insan haklarına aykırı uygulamalarla çalışmaya mahkûm edilmesinden vazgeçilmesini, mağdur edilen, unutulan 4/B’li ve diğer sözleşmeli çalışanlarımızın kadroya geçirilmesini,

İşyerlerinde yaşadıkları sorunların çözülmesini beklerken; aylarca çalışıp, günlerce müzakere ettiğimiz taleplerimizin neredeyse hiçbirinin dikkate alınmadığını görünce büyük bir hayal kırıklığı yaşamışlardır.

     Toplu sözleşme görüşmelerinde dahi bir gün ak dediğine öteki gün kara demiştir. Bir gün sıcak baktığı konulara, öbür gün soğuk bakmıştır. Seçim meydanlarındaki vaatlerini unutmuşlardır. Bizleri eylemlilik sürecine götüren neden de işte budur.

         Bizler, toplu sözleşme öncesinde, o masada memurun ve emeklinin gözü, kulağı ve sesi olacağımızı, kimsenin toplu sözleşme masasında pazarlanmasına müsaade etmeyeceğimizi söylemiştik. Bu sözümüzü tuttuk. İşte meydan; işte memur; işte Türkiye Kamu-Sen Bu noktada eylemimize destek veren tüm kamu çalışanlarına, emeklilere ve sivil toplum örgütlerine teşekkür ediyoruz.

          Bizim amacımız kamu görevlilerinin haklarını korumak ve geliştirmek. Bu amaçla bütün sivil toplum kuruluşlarını kucaklamaya hazırız. Sendikal taassuptan uzağız. Herkesi aynı içtenlikle kucaklayarak haklı davamız için yola çıktık; demokratik, ekonomik, sosyal ve siyasal haklarımızı istiyoruz. Türk memuru bu nedenlerle bir gün çalışmama hakkını kullanmaktadır.

        Yıllardır memursuz bir ülke özlemi ile yanıp tutuşanlar, şimdi memursuz Türkiye’yi görsünler. Bizler bugün hükümetin; Üzerine düşen sorumluluğu yerine getirmesi için, Memurlarımızın; Gerçek anlamda toplu sözleşme ve grev hakkı için,Onuru, haysiyeti, kariyeri ve kaybettiklerini geri almak için,Hak için, adalet için, daha güzel yarınlar ve çocuklarımızın geleceği için iş bıraktık. Hakkımızı alana kadar, mücadelemiz devam edecektir.

 YAŞASIN TOPLU SÖZLEŞMELİ GREVLİ SENDİKAL HAK MÜCADELEMİZ!''dedi.

  Mitingin ardından TES üyesi Ziya Hotamışlı'nın yaptığı duada;

’’Elektrik, su, gaz, benzin… zam yağmurundan bıktık Allah’ım! Sen rahmet yağmurunu yağdır Yarabbi. Çocuklarımız harçlık isteyince mahçup olmaktan kurtar bizi Allah’ım! Ev sahibinin yüzüne bakamaz, kasabın önünden geçemez olduk. Yemeklerimizi etlendir, sofralarımızı bereketlendir Allah’ım. Kurbandan kurbana et yemekten kurtar Allah’ım. Çocuklarımızı Avrupa, ABD değil Türkiye’de okutamaz olduk, yardım et yarabbi! Şeyh Edebali’nin vasiyetinden nasiplendir Allah’ım. Şeyh Edebali’den edep almayanlara da sesimizi duyur Allah’ım. TV ekranlarında, okullarda, hastanelerde… dayak yemekten, azarlanmaktan, horlanmaktan bunaldık, kurtar bizi Allah’ım. Habur’dan gelenlere, Suriye’den gelenlere gösterilen ilgi, alaka ve yardımı biz Türk Memurlarına da nasip et Yarabbi... Kaybolan itibarımıza yeniden bizi kavuştur yarabbi. Özellikle de işbirlikçilere her dönemin adamı değil, her dönem adam olmayı nasip eyle YARABBİ… Amin.’’ diyerek dua ettiler.

Basın açıklamasının ardından katılanlara helva ikramında bulunuldu.