18 Mart Çanakkale Deniz Zaferi’nin 102’nci Yıldönümü ve Şehitler Günü etkinlikleri çerçevesinde Konya Gıda ve Tarım Üniversitesinde da bir konferans düzenlendi. Programa, üniversite Rektörü Prof. Dr. Cumhur Çökmüş, rektör yardımcısı, dekanlar, akademisyenler ve öğrenciler katıldı. Saygı duruşunda bulunulması ve İstiklal Marşı’nın okunması ile başlayan programın açılış konuşmasını rektör Prof. Dr. Cumhur Çökmüş yaptı. Üniversitelerin sadece öğretim yapmadığını, aynı zamanda eğitim de verdiğini ifade eden Çökmüş, güçlü bir gelecek için mutlaka tarih bilincinin oluşması gerektiğini vurguladı.

“18 MART’TA ÖLÜM KALIM SAVAŞI VERİLDİ”

Rektör Cumhur Çökmüş’ün konuşmasının ardından Gazi Üniversitesi Eğitim Fakültesi Öğretim Üyesi ve Askeri Tarih Komisyonu Üyesi Prof. Dr. Selma Yel’in “Çanakkale Zaferi” konulu konferansına geçildi. Çanakkale Zaferinin, dünyanın en önemli olaylarından birisi olduğunu ifade ederek konuşmasına başlayan Yel, “Anadolu coğrafyası dünyanın en pahalı coğrafyasıdır. Çünkü dünyanın en kıymetli coğrafyası, Anadolu coğrafyasıdır. 18 Mart 1915 Çanakkale Deniz Zaferinin, Türk Milletinin yiğitlik ve kahramanlıklarla bezenmiş muhteşem tarihinde seçkin bir yeri vardır. 18 Mart 1915 günü, Türkler gerçekten bir ölüm - kalım savaşı vermiştir. Milli Mücadele ruhunun ilk meşalelerinin yakıldığı, Türkiye Cumhuriyetinin ilk temel taşlarının bu mücadeleler sırasında atılmış olması ve Türk milletine Mustafa Kemal Atatürk'ü kazandırmış olmasıyla Çanakkale Zaferi, bu topraklarda yaşayan herkesin heyecan, coşku ve gurur duyması gereken bir zaferdir. 102. yılında hala unutulmamış, hala çok canlı anılar içermektedir” şeklinde konuştu.

“TÜRK, DÜNYA SAHNESİNDEKİ ROLÜNÜ BIRAKAMAZ”

Çanakkale Zaferinin dünyaya Türk'ün tükendiği sanılan gücünün henüz tükenmediğini, artık tarihi misyonunu tamamladığını sandıkları Türk'ün şartlar ne kadar zor olursa olsun daha çok şeyler başarabilecek güç ve inanca sahip olduğunu gösterdiğini dile getiren Prof. Yel, konuşmasını şöyle sürdürdü: “Karşımızdakiler bir devletin çöküşü ile milletin inanç ve gücünün çöküşünün farklı şeyler olduğunu burada anlamışlardır. Türk tarihinde hükümetler çökebilir ama devleti devam ettiren milletin kendisinin çökmesi söz konusu değildir. Türk, dünya sahnesindeki rolünü bırakmaz, bırakamaz. İşte Çanakkale Zaferi budur.

Bu, o kadar büyük bir zaferdir ki tanık olmak bile şükür gerektir; 18 Mart gecesi Çanakkale Müstahkem Mevkii Komutanı Cevat paşa, Rumeli mecidiyesinin etrafındaki tabyaları gezerken kımıldamayan bir askere rastlar. Omzuna dokunup neyin var deyince asker ayağa kalkar. Vah yavrum gözlerin der paşa. Asker, üzülme kumandanım der “onlar göreceklerini gördüler", yani gözlerini kaybetse de mutludur, çünkü vatanın kurtuluşuna hizmet etmiştir.”

“SU UYUR DÜŞMAN UYUMAZ”

Prof. Dr. Selma Yel konuşmasında İngilizlerin, 18 Mart bozgununa rağmen kara birliklerini desteklemek üzere Mayıs ayı itibarıyla boğazda manevralarını sürdürmeye devam ettiğini belirttiği konuşmasında “bu harekat, Türk savunmasına ağır derecede zarar verince Muavenet-i Milliye adlı Türk muhribi, 12-13 Mayıs gecesi Morto Koyu’ndaki İngiliz gemisi Goliath’a üç torpido göndererek boğazın sularına gark olmasını sağlamıştır.  Bu olaydan yıllar sonra 2 Ekim 1992’de Ege’de yapılan Nato Kararlılık Tatbikatı sırasında, Türk donanmasında bu geminin hatırasına aynı adı taşıyan Muavenet-i Milliye muhribinin Amerikan Saratoga gemisinden ateşlenen füzelerle sözde kazara vurulması akla ister istemez bu tarihi arka planı getirmekte ve haince intikam aldıklarını düşündürtmekte olup, “Su Uyur Düşman Uyumaz” atasözümüz bu manada kulağa küpe olmaya devam etmelidir” ifadelerini kullandı.

“DÜŞMANLAR, TÜRK’ÜN GÜCÜNÜ HESAP EDEMEDİ”

Çanakkale ruhunun günümüzde de devam ettiğine dikkat çeken Gazi Üniversitesi Eğitim Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Selma Yel, konuşmasını şöyle sürdürdü: “Çanakkale’yi kolayca geçeceklerini hesaplayan İngiltere ve Fransa önce denizde, sonra da karada mağlup olmuşlardır. Şaşkındırlar. Aslında şaşıracak bir şey yoktur. Çünkü her şeyi ince hesap ederken, çok önemli bir şeyi unutmuşlardır: Mustafa Kemal’i, Cevat Paşaları, koca Seyitleri, Asteğmen Mucipleri, Yahya Çavuşları, Bigalı Mehmet çavuşları, Lapsekili 15 yaşında vatanı için şehit olan Ahmetleri ve son neferine kadar inançla dolu olan sayamadığımız isimsiz kahramanları bağrından çıkaran Türk milletini unutmuşlardır. Bu öyle bir ruhtur ki “ben” diye bir şey yoktur, biz vardır ve bu biz vatanın tehlikede olduğu hissedildiğinde çok güçlü bir şekilde yeniden ve yeniden 15 Temmuz’da da görüldüğü üzere tezahür edecektir”.

“TÜRK TARİHİ, ZAFERLERLE TAÇLANMIŞ SAYISIZ SAVAŞLARLA DOLU”

Binlerce yıllık Türk tarihinin, zaferlerle taçlanmış sayısız savaşları ile 1071 Malazgirt'ten, 1915 Kut-ül Amare’ye, Çanakkale’den İstiklal Savaşı’na, Kore’den Kıbrıs’a, Güneydoğu Anadolu’da  İç Güvenlik Harekatı’ndan 15 Temmuz 2016 ‘ya, günümüzde Membiç’e kadar aziz şehitlerimizin, yurdumuzun ve dünyanın her köşesinde milletimiz için kanlarını dökerek, üzerinde özgür ve bağımsız olarak yaşadığımız bu vatanı bize yaşanılır kıldığını ve kılmaya da devam ettiğini vurgulayan Selma Sel, “bu nedenle bugünlere ulaşmamızı sağlayan, başta Büyük Önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşları olmak üzere, varoluşumuzun, birlik ve beraberliğimizin ve vatan sevgimizin ölümsüz abideleri olarak gönlümüzde yaşattığımız bugün ebediyete intikal etmiş tüm gazi ve aziz şehitlerimizi ve hali hazırda uzun ömürler dilediğimiz kahraman gazilerimizi saygı, sevgi, rahmet ve minnetle anıyor ve diyorum ki, Türk’ün, Müslümanın İstiklaline adanmış yaşayanlarımıza ve görev yapanlarımıza Allah güç kuvvet versin. Konuşmama Çanakkale'de şehit olan Boyabatlı Ömeroğlu Mustafa’nın üzerinden çıkan iki dize üzerine yazılmış,  bugünü de çok iyi yansıtan bir şiirle son vermek istiyorum: Çanakkale bugün toz ile duman! Düşmanda imkân var, Mehmet’te iman” dedi.

Konferansın sonunda Konya Gıda ve Tarım Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Cumhur Çökmüş, Gazi Üniversitesi Eğitim Fakültesi Öğretim Üyesi Askeri Tarih Komisyonu Üyesi Prof. Dr. Selma Yel’e bir plaket hediye etti.