Samur, mitingde yaptığı konuşmada, “İnsanların bir arada mutlu ve müreffeh hayat yaşaması ancak barış ortamlarıyla mümkündür. İnsanlığın kurduğu medeniyet ve kültür hamleleri ancak barış ve huzur ortamlarında gerçekleşmiştir. Ancak tarihi olaylar göstermektedir ki, savaş ve çatışma da insanlığın kaçınamadığı bir gerçekliktir. Her toplumun iç ve dış kaynaklı tehditler için güvenlik kuvvetleri bulundurması, toplumun huzur ve güvenine yönelik tehditlere karşı koymak içindir. Yoksa insanları öldürmek için değildir. Ülkemiz çağdaş dünyada medeni hamleler meydana getirmek için olağanüstü çaba ve gayret gösterirken, maalesef dış destekli terör örgütleri ülkemizi yeniden terör sarmalının içine sokmak istemektedir. Varolan veya varolduğu söylenen ülke sorunları, ancak konuşarak, tartışarak çözüme kavuşturabilecek iken, maalesef sebebini anlamadığımız bir şekilde, son bir ayda artan terör ve tedhiş olayları ülkemizin ihtiyaç duyduğu huzur ve güveni tehdit eder duruma gelmiştir. Terörün artması ile birlikte, artan can ve mal kaybı, ateş düşen ocaklar, evladını teröre kurban veren analar- babalar gittikçe çoğalmaktadır. Ancak ateş düştüğü yeri yakar sözü gereği, gencecik evlatlarını toprağa veren ailelerde yetim kalan çocuklar, dul kalan kadınlar, sönen umutlar, millet olarak hepimizi derin keder ve üzüntüye sevk etmektedir.

Terör sadece sivilleri, asker ve polis ailelerini değil, bütün bir ülkeyi vurmaktadır. Elbette bir insanın ölmesi, bütün insanlığı yakan bir kor ateştir. Ülkeye hakim olan puslu hava, ülkemizin birlik ve bütünlüğünü de tehdit etmekte, ekonomik anlamda toplumun refahını, huzurunu, kalkınmasını; siyasi olarak istikrarsızlığını, toplum olarak da kardeşliğimizi bozmaya yöneliktir.

Orta doğu’da savaş ve çatışmalardan dolayı ülkeler yerle bir olurken, insanlar başta ölüm olmak üzere, göç, açlık, susuzluk ve yokluk deryasında yüzerken, dış güçler, ülkemizin birlik ve dirliğine göz dikmiş, içerdeki maşaları kullanmak suretiyle ülkemizi kan deryasına çevirmek istemektedir. Millet olarak buna izin vermemiz mümkün değildir.

Bizlere düşen bir an önce, bu savaş ve çatışma halinin sona erdirilmesi, ülkemize, bu vatan uğruna hayatını vermiş şehit ve gazilerimize sahip çıkmaktır. Ayrıca duyarlı kamuoyunun aklını başına toplayarak, birlik ve beraberliğimize yönelik bu saldırıya karşı nasıl tavır alınacağını belirlemek zorunda olduğunu hatırlatmak isteriz.

Buradan ülkemizde varolan huzur ve güven ortamını bozmaya yönelik tertiplenen anarşi ve terör olaylarına sebep olanları ve ocaklara ateş düşüren zavallıları kınıyoruz. Akıllarını başlarına almalarını tavsiye ediyoruz. Yoksa bu milletin sabrını sınamak kimsenin haddi değildir, olmamalıdır. Şehit kanlarıyla sulanmış bu aziz vatan toprakları sahipsiz değildir.  Türk devleti ve milleti, tarihin çeşitli dönemlerinde olduğu gibi, bu tip kirli hadiselerin üstesinden gelme gücü ve iradesine sahiptir.

Bu vesile ile, ülke savunmasında toprağa düzen şehitlerimize Cenabı Allah’dan rahmet niyaz ediyor, gazilerimize acil şifalar diliyorum. Ocaklarına ateş düşen ailelerimize ise, cenab-ı Allah’dan kendi sabrından vermesini niyaz ediyorum.

Birliğimize, huzur ve güvenliğimize yönelmiş terör olaylarını huzurunuzda bir kez daha kınıyor. Şehitlerimize Fatihalar gönderiyoruz. Allah’ın milletimize ve devletimize zeval vermemesini diliyorum” dedi.