YAHU BUNU NASIL BAŞARDINIZ

Ronesans ve reformunu yapan batı dini, aşkın olanı ve metafiziği üzerinden atarak materyalist bir anlayışla 500 yıldır etkisine aldığı dünyayı buhranlara sürüklemiş ve hayatı insanlara zehir etmiştir. Sahip olduğu gücün etkisiyle özellikle İslam coğrafyasında sadece yer altı ve yerüstü zenginlik kaynaklarını sömürmemiş aynı zamanda bu coğrafyanın insan kaynaklarını da çürütmüş, içini boşaltmış ve bir kof haline getirmiştir.

Bu coğrafyayı aydınlatan kutlu avizeyi düşürmüş ve paramparça etmeyi başarmıştır.

Batı medeniyeti İslam coğrafyası üzerinde asırlardır ve mütemadiyen arkeolojik kazı!lar yapmıştır. Bu kazıları yaparken asla arkeolojik bir hassasiyet göstermemiştir. Kazmayı vurmuş ve dağıtmıştır. Dağıttıkça zevk almış, zevk aldıkça da kazmayı daha bir heyecanla vurmuştur.

Elbette ki bu yıkım hamlesine karşı yüksek perdeden itirazlar olmuştur. Mehmet Akif’ler, Bediüzzaman’lar, Necip Fazıl’lar, Sezai Karakoç’lar bu itirazı dillendirmiş büyük kahramanlardır. Erbakan Hoca sert bir kaya gibi karşılarına çıkmış ve onlara amansız bir korku salmayı başarmıştır.

2002’de sahneye bir lider çıkıyor. Recep Tayyip ERDOĞAN. Batının yaptığı bu arkeolojik kazılara, yok etme hamlelerine karşı Sezai Karakoç’un ifadesiyle alttan çıkan granitten, sert arkaik bir kök olarak duruyor. Artık kazmada sapta savrulmaya başlıyor.

7 Şubat, Gezi olayları ve 17 Aralık hamleleri sadece Türkiye’yi hedef alan basit bir kazma hamlesi değildir. Ümmetin geleceğini de aynı zamanda hedef alan bir hamledir.

Bu süreç Müslümanların helalleşmesini, birleşmesini önlemeye yönelik bir çabadır.

Şu işe bakın ki okullarıyla, yurtlarıyla, açtığı evlerle, medyasıyla, kurduğu sivil toplum yapılarıyla bir hizmet hareketi olarak toplum nezdinde olumlu bir algı oluşturan cemaat/camia CHP ile, Sabih Kanadoğlu ile, Erdoğan Teziç ile aynı çuvala giriyor ve aynı hedefe tekme sallıyor. Bu nasıl bir akıl körlüğü bu nasıl bir basiretsizliktir. Rüzgara karşı tükürdüğünüzün farkında değil misiniz? Nasıl bir geleceği baltalayanların ekmeğine yağ sürdüğünüzün farkında değil misiniz? Yıllarca Kur’an ile, Hadisi Şeriflerle, Risale-i Nurlarla iştigal etmiş bir yapının bu gözü dönmüşlüğü niye. Kim adına, ne adına kardeşlerinize CHP ile birlikte tekme sallıyorsunuz?    

11 yıldır içeride ve dışarıda yapılanlar ve özelliklede sizin hizmet hareketi dediğiniz yapıya yapılanlar bir Müslüman olarak sizi hiç heyecanlandırmadı mı? Neden ABD’yi sevindirecek, İsrail’i sevindirecek, AB’yi sevindirecek, Mısır’daki darbecileri sevindirecek, CHP’yi sevindirecek ya da neden Balkanlardaki Müslümanları, Somali’deki Müslümanları, Mısır’daki Müslümanları, Myanmar’daki Müslümanları, Gazze’deki Müslümanları üzecek böyle kirli bir planın içerisine girdiniz.

Türkçe olimpiyatlarıyla ses bayrağımız güzel Türkçemizle türküler, şarkılar söyleyen dünyanın renklerinin bir araya gelmesine vesile olan vatan hasretiyle yanıp tutuşan sizin deyiminizle muhabbet fedailerinin o gencecik öğretmenlerin ülkemizde oluşturdukları heyecanı yerle yeksan etmek niye?

Bu cümleleri sizler için kurmak ne kadar acıtıcı. Bir Müslüman olarak CHP ile, Sabih Kanadoğlu ile Erdoğan Teziç ile kol kola girmeniz ne anlama geliyor. Bu zihniyetin bu aziz millete şimdiye kadar ne katkısı olmuş ki onların arabasına atlıyorsunuz. O arabanın yolunun sonunun uçurum olduğunu bile bile bunu niçin yapıyorsunuz?  

Hizmet hareketini hezimete dönüştürecek öyle bir vebale girdiniz ki bunu ne zaman fark edeceksiniz doğrusu çok merak ediyorum.

Yahu bunu nasıl başardınız.

M.Abdulkadir YUSUFOĞLU