HAK-İŞ Genel Başkanı Mahmut Arslan ve Ünlü Sanatçı Ahmet Yenilmez, Karamanlı vatandaşları “demokrasi nöbeti”nde yalnız bırakmadı.

Karaman Aktekke Meydanı'nda "demokrasi nöbeti" tutan vatandaşlara hitap eden Mahmut Arslan, 15 Temmuz'un Türkiye'nin yaşadığı en karanlık gecelerinden birisi olduğunu söyledi.

Birçok darbeye şahit olduğunu ve darbelerin ne acılar yaşattığını, bildiğini belirten Mahmut Arslan, şunları kaydetti:

"Bu darbe kalkışması bunların hepsinden farklı. Buna bir darbe de diyemeyiz. Bu bir saldırı. Uluslararası güçlerin taşeronları tarafından ülkemize yapılmış bir saldırı. Uçağımızın düşmana karşı atacağı bombaları kendi halkına atan ihanet şebekeleri. Helikopterimizin kurşunlarını düşmana değil, halka sıkan ihanet şebekesi. Bunların gerçekten bu ülkeyle ilişkisi olamaz. Bu toprakların çocukları olamaz onlar. Onlar olsa olsa Amerika'nın çocukları olur. Pensilvanya'daki ihanet şebekesinin başı hain, bu ülkeye yaptığı ihanetin bedelini ödemek zorunda. Meclisimiz, hükümetimiz ve devletimiz bu ihanetin başını bu ülkeye getirip hesap sormak zorunda. Çünkü bu ihanetin gerçekten bedeli çok ağır oldu."

"Mazlumlar Son Kalenin Düşmemesi İçin Dua Etti"
HAK-İŞ Genel Başkanı Arslan, 15 Temmuz gecesinin özellikle Türkiye Cumhuriyeti'nin bekasına, varlığına, birliğine, geleceğine yönelik bir kalkışmanın, bir ihanetin adı olduğunun unutulmaması gerektiğini vurgulayarak, "Dünyanın, yeryüzünün bütün mazlumlarının gözü Türkiye'de. 15 Temmuz'da bütün mazlumlar bu ülke için dua ettiler. Çünkü yeryüzünün bütün mazlumları için son kale son umut ne yazık ki Türkiye. Son kalenin düşmemesi için, son kalenin ayakta kalması için yeryüzünün bütün mazlumları size ve bize dua ettiler." şeklinde konuştu.

"Gün Omuz Omuza Verme Günüdür"
Hainlerin, ihanet şebekelerinin, uluslararası güçlerin, emperyalist ABD ve Batı'nın hesapları olduğunu iddia eden Mahmut Arslan, konuşmasına şöyle devam etti:

"Ancak, hesapların en büyüğünü yapan Rabbimin de bir hesabı vardı. Bu hainlerin hesapları yerle yeksan oldu. Ülkeme, milletime teşekkür ediyorum. Siyasal görüşlerimiz, fikirlerimiz, yaşam biçimlerimiz, istikametimiz, dünyaya bakışımız farklı olsa da bu ülkenin bir yurttaşı olarak, o gün ve 15'inci gecede de meydanları doldurduk. Sağımıza solumuza kimdir diye bakmadan omuz omuza, yan yana bu ihanet şebekesine karşı dimdik durduk ya. Allah sizden razı olsun. Bu birlikteliği 15 Temmuz öncesi ve sonrası diye ikiye ayıralım. 15 Temmuz sonrasında bu ülke, bu ihanet şebekesi ve onun uşaklarının dışındaki bütün milletimizin fertleriyle kucaklaşmak, dayanışma içerisinde olmak ve geleceğimizi birlikte inşa etmek için tarihi bir fırsat olmuştur. Bir felaketin fırsata dönüştürülmesi işte budur. Başta Cumhurbaşkanımız, Başbakanımız, Parlamentomuz, ana muhalefet partileri ve tüm STK'lar olarak bu darbe girişimine birlikte durduğumuz için bugün buralardayız. Sayın Cumhurbaşkanımızın siyasi liderleri külliyeye davet etmesini tarihi bir adım olarak görüyoruz. O liderlerin oraya gitmesi, birlikte görüntü vermeleri ve kalkışmaya karşı mesaj vermeleri çok önemlidir. Bunu devam ettirmek gerekiyor. Gün, dayanışma günüdür. Gün, omuz omuza verme günüdür."