İNSAN OLMAK
 
      Herkesin unutamadığı bir anısı vardır mutlaka.  Sadece bir insan değildir bu. Sevdiği kişiden başka bir kedisi, köpeği, bir kuşu mutlaka olmuştur. Onlarla geçirilen bir zaman, bir anımız,  ne zaman aklımıza gelse içimiz acır. Benimse hiç unutamadığım kedimin dışında ilk sevdiğim bir arkadaşımı ve ondan sonra da çok kıymetli bir ağabeyimi kaybettim. Öyle bir duygudur ki kelimeler yetmez anlatmaya. Çok sevdiğiniz kedinizin bir anda başka hayvan tarafından boğulması, ilk sevdiğiniz bir kız arkadaşınızın bir anda ölmesi ve ardından çok sevdiğiniz bir arkadaşınızın bir ağabeyinizin bir trafik kazasında kaybetmenin ne demek olduğunu ancak yaşayan bilir.

     İnsan olmak, saygıyı ve sevgiyi içten yaşamak benim için çok önemlidir. Bizler hep sonradan anlıyoruz kaybettiklerimizin değerini. Oysa yaşarken kıymetini bilseydik hak ettiği değeri verseydik belki bu kadar vicdan azabı çekmezdik. Ve hep keşke diyoruz ama iş işten geçtikten sonra keşkeler geri getirmiyor gidenleri. Bana sorarsanız insanlığın tanımını belki anlatamam, yazamam ama yaşarak gösterebilirim. Bunun en güzel örneği de her ne kadar engelli olsam da engeli aşarak insanlara ve hayata bakış açımdır. Ben hep kendimle dalga geçiyorum ve hayata meydan okuyorum, engelimden faydalanmak isteyenlere yine engelimle cevap veriyorum ki utanıp insan olduklarını hatırlıyorlar.
     
      Benim içimdeki insanlık duygusunu şu şekilde açıklıyorum ve bunu da hayatta uyguluyorum ki insanlıktan hiç kopmuyorum ve hep kazanan ben oluyorum içimde tarifsiz bir huzur oluyor.
İnsanların dış görümü,
Güzellikleri ya da çirkinlikleri, (çirkin olsalar da onlar yine hep güzeldir.
Zengin ya da fakir olması,
Engelli olması.
 
       Bunların hiç biri beni bağlamıyor, beni bağlayan tek şey içindeki duyguları ve güzellikleridir. İnsanların dış görünümü bizleri aldatmasın. Mevlana’nın dediği gibi “NE ELBİSELER GÖRDÜM İÇİNDE İNSAN YOK, NE İNSANLAR GÖRDÜM ÜSTÜNDE ELBİSESİ YOK” sözünden pay biçerek buna göre değerlendirmek lazım. İkincisi benim için güzel insan çirkin insan yoktur. Her insanın kendine göre bir güzelliği vardır. Dış güzellik gelip geçicidir. Önemli olan kalbinin ve ruhunun, huyunun güzel olmasıdır. Aynı şekilde zengin ya da fakir olması da zira aynı düşüncedeyim. Ama zengin olmanın getirdiği avantajını da iyi kullanmak gerekir ki yoldan çıkmamak lazım.
                  
       Son olarak engelli olmak herkesin kendi tercihi değildir. Kendi elimizde olan bir şey değildir, kendimden örnek veriyorum. Biz engelliler isteyerek engelli olmadık takdir ilahi demekten başka diyemeyiz. Ama şükürler olsun ki düşünebiliyoruz, akılımız yerinde, konuşabiliyor, görebiliyor, duyabiliyoruz, iyiyi ve kötüyü ayırabiliyoruz. Çok şükür halimizden memnununuz,  asla isyan etmiyoruz ve haddimiz değildir. Sözlerime burada son verirken Karamanlı tasavvuf halk şairi Yunus Emre’nin dediği gibi “YARADANILANI HOŞGÖR YARADAN ÖTÜRÜ” demiştir. 
       Her anımız, her saatimiz, her dakikamız, bir geçmiştir bir anıdır. O ana, o geçmişe bir daha dönemeyiz. Bunun için bir birimize davranırken dikkatli olalım, kalp kırmayalım, küsmeyelim. Çünkü yukarıda bahsettiğim gibi kaybettiklerimiz tekrar gelmiyor. Şimdi sizleri 'Adını Her Andığımda' adlı şiirimle baş başa bırakıyor saygı ve sevgilerimi sunuyorum.
 Adını Her Andığımda 
Adını her andığımda
Anılar canlanır gözümde,
Adını her andığımda başımdan
Kaynar sular dökülür yar.
 

Adını her andığımda,
Yüreğim yanar, gözlerim dolar ağlayamam,
Adını her andığımda ateşler basar içimi,
İsyanlar lanetler eder dilim.
Adını her andığımda yar,
Adını her andığımda…
Zafer ÖZKAY