Karabük Üniversitesi (KBÜ) Tasarım İstasyonu Kulübü tarafından “1. Tasarımda Ekoloji Günü” etkinliği düzenlendi.

Programda mimar ve mimar adayları bir araya gelerek mimarlık alanında ekolojik bilinci oluşturmak amacıyla “Ekolojik Yaşayalım Ekolojik Tasarlayalım” sloganı ile bilgilerini paylaştı.

Birincisi gerçekleştirilen Tasarımda Ekoloji Günü etkinliğinde kitlesel farkındalık oluşturmak ve mimarlık alanındaki ekolojik uygulamalara dikkat çekmek amacıyla mimarlıkta ekoloji ve sürdürülebilirlik gündeme getirildi.

Safranbolu Fethi Toker Güzel Sanatlar ve Tasarım Fakültesi Konferans Salonu’nda düzenlenen etkinliğe Yüksek Mimar Çelik Erengezgin ve Yüksek Mimar Gökben Güven Özçiçek konuşmacı olarak katıldı. Programda konuşmacılar gelecek nesillerin daha sağlıklı ve çevre dostu yapılarda yaşamasını sağlamanın yollarını açıkladı.

“Ekolojik yaşamın değerini anlamaya başladık”

Safranbolu Fethi Toker Güzel Sanatlar ve Tasarım Fakültesi Mimarlık Bölümü Bölüm Başkanı Prof. Dr. Aysun Özköse, ekolojik yaşamının önemine değinerek, “Ekolojik yaşamayı kaybettik, kaybettikçe de ekolojik yaşamın değerini anlamaya başladık. Ekolojik yaşam bir davadır. Ekolojik yaşam geleneği, geçmişte yapılarımıza da yansımıştı. Kaybettiğimiz bu değerleri yavaş yavaş tekrar kazanmaya, özellikle de mimarlık eğitiminde öğrencilerimize vermeye gayret ediyoruz.” dedi.

“Kültür ve yaşamla birleştirdiğiniz zaman o bina sürdürebilir olur”

Eski yapıların sürdürülebilirliğinden bahseden Yüksek Mimar Özçiçek, Kapadokya bölgesinin günümüzde hala narenciye depoları olduğunu söyledi. Geçmişten günümüze kadar var olan sürdürebilir yapı malzemesinin pomza olduğunu vurgulayan Özçiçek, “Binlerce yıl önce ortaya mükemmel fiziksel özellikleri olan Kayseri pomzası çıktı. imarlık sadece bina yapmak değil. Yaptığınız binayı o kültürle ve yaşamla birleştirdiğiniz zaman bir bina sürdürebilir olur. Siz harika bir bina yapın ama o topluma uymasın. O doğaya ve coğrafyaya uymasın ve hiçbir kültüre ifade etmesin sizin orada sürdürebilir bir yapı yapmanız çok mümkün değil.” dedi.

“Ülkemiz enerjinin yüzde 70’ini yurt dışından alıyor”

Binalardaki enerji verimliliğinin önemine değinen Yüksek Mimar Özçiçek, enerji verimli binaların yapılabilmesi için dış duvar katmanının mümkün olduğu kadar A veya B enerji performanslı olmasına dikkat edilmesi gerektiğini söyledi. Özçiçek, ülkemizdeki enerjinin yüzde 70’inin yurt dışından alındığını dile getirerek bu enerjinin yüzde 40’ının binalarda kullanıldığını vurguladı.

“21 yıl önce enerji mimarlığı kavramını ortaya attım”

Yüksek Mimar Çelik Erengezgin ise, enerji ve ekoloji konusunda çarpıcı açıklamalarda bulundu.

Enerji mimarlığı hakkında bilgi veren Erengezgin, “21 yıl önce enerji mimarlığı kavramını ortaya attım. Enerji mimarlığı, kendi enerjisini nefes alma kolaylığında üretebilen ve çevresel sorun yaratmadan inşa edilip, yaşamını zararlı atık vermeden sürdürülebilir yapılardır. Enerji mimarlığı güneşe ve toprağa sahip çıkmaktır.” dedi.

Türkiye’deki toprakların ve enerji kaynaklarının değerli olduğuna dikkat çeken Yüksek Mimar Çelik Erengezgin "Dünyanın en zengin ülkesinde yaşıyoruz. Türkiye’de kaynaktan bol bir şey yok. Kaynak zenginiyiz. Kültür zenginiyiz. ABD’de insanların yüzde 80’ni ahşap binaları tercih ederken, Avrupa’nın yüzde 60’a yakını ahşaptır.” İfadesinde bulundu.

“Enerji mimarlığının birinci özelliği sürdürebilir yaşamdır”

Konuşmasının devamında enerji mimarlığının birinci özelliğinin sürdürebilir yaşam olduğunu dile getiren Yüksek Mimar Çelik Erengezgin “Enerji mimarlığı geçerli ve kalıcı olmayı doğal olanaklarda arar. Geri dönüşümlü ve yenilebilir olmayı öngörür. Doğayla yaşamak ve onu kirletmemektir. Mimarlıkta yaşamın doğal bir kılıfı olmalıdır. Bu kılıf içine sıkıştırılmış zoraki bir yaşam değildir. Mimarlık yaşamın biçim haline gelmesidir” diye kaydetti.

Program Mimarlık Bölümü öğrencileri tarafından hazırlanan “Geçmişten Günümüze Ekolojik Tasarımlar Sergisi” ile devam etti. Sergide ekolojik ve sürdürebilir yapı tasarımlarını içeren çalışmalar yer aldı.