Kayseri Büyükşehir Belediye Başkanı Mehmet Özhaseki, AK Parti Melikgazi ilçesi 5. Olağan Kongresi’nde yaptığı konuşmasında, "Biz göreve geldiğimizde DHKPC’li olan belediye çalışanları vardı. Onların belgeleri elimizde bizim" dedi.

Büyükşehir Belediye Başkanı Mehmet Özhaseki, “Bu samimiyet olduğu sürece biz ileriye doğru işler yaparız. Dün başlayan o hareket bu gün nereye kadar geldi. 94 seçimlerinde Memduh başkan il başkanıyken bana belediye başkanlığını teklif etti. Siyaseti düşünmediğimi söylemiştim. Sayın Cumhurbaşkanımız Abdullah Gül Bey, rahmetli babama demişti" dedi.

Başkan Özhaseki, "Böyle başlayan istişareler ile geldiğimiz nokta bu. Gündüz dükkan dükkan gezdik. Herkesin elini sıkmaya gayret ettik. Evlere gidip sohbet ediyorduk ve kendimizi tanıtıyorduk. O günler zor günlerdi. Bulunduğumuz parti itibari ile alaya almalar, dışlamalar vardı. Şimdiki gibi rahat değildik. Bu çalışmaların neticesinde Allah başarı verdi. Bu başarının altında samimiyet ve gayret vardı.

İlk belediye başkanlığında oturduğumda tebrikler bitmiyordu. İnsanlar bizden hizmet bekliyordu. Dua edenlerin yüzü suyu hürmetine bu gün buralar gelindi. Aslında belediyeler partilerin çöküş yeridir.

Ama biz bir gayret ve ihlasla partimizi iktidara doğru taşıdık. İlk geldiğimizde altyapı yoktu, parklar işgalliydi, belediyelerde ideolojikti. DHKPC üyesi olan belediye çalışanları vardı. Onların belgeleri elimizde bizim. Bunlar bilinen gerçeklerdi. O günlerde bir de muhalifler vardı. Nasıl ki sağ ve sol partiler çöktü bunlar da çökecekler diye düşünüyorlardı. Bir grup medyaya hakim olan güçler vardı, iyi şeyler de yapsanız aleyhinize çalışıyordu" ifadesinde bulunarak konuşmasını şu şekilde sürdürdü:

"Mahallelerde fuhuş belaları vardı bizim geldiğimizde. Kıranardı’da küçük yavrular satılıyordu. Ne kadar şer yuvası varsa onların başına yıktık. Sivas Caddesi’ne Emirgan parkına insanlar giremiyordu.

Bir de o günlerde 28 Şubat belası vardı. Kalın kabanımı yanımda hazır bekletiyordum. Belediyelerden müfettiş eksik olmazdı. Onlarca dava açtılar. Günümün yarısı savunma yazmakla geçiyordu. Allah’a şükürler olsun bizim gücümüz ve dayanağımız bir tek sizlerdiniz, sizin desteğiniz eksik olmadı.

İyin başı iyi niyet. Yola iyi çıkarsanız Allah sizin gören gözünüz oluyor. O günlerde ideolojik belediyecilik vardı. Amacı ‘Ben kafamdaki dünya görüşüne giderken oraya nasıl otururum ve nasıl militanları doldururum’ bu hesaplar vardı. Onun içinde bankamatik memurlar vardı. Biz buna son verdik. O siyasetin alışılmış kalıplarını yıkarak işe başlamış olduk.

Biz hizmete en düşük oy aldığımız Battalgazi mahallesinden başladık. Bütçeleri dengeledik. Hırsızlıklara, yolsuzluklara son verdik ve neticesinde hizmet başladı.

İlk günden bu güne kadar 10 bin ayrı iş yapmışız. 4 bin civarında yol var, alt yapılar ve üst yapılar var. Kayseri’ye dün taşra diye bakıyorlardı, bu gün marka olarak bakıyorlar.Şimdi başka bir şey ile uğraşıyoruz. Bu şehri nasıl büyütürüz? Önümüze bir rapor çıkıyor, eğitim ve sağlık, kültür, spor da yapılması gerekenler belli. O yüklerin altından kalkmaya çalışıyoruz.

Bu çabalar partimizi iktidara getirdi. 2002 yılı öncesinde dünyada Türkiye’nin itibarı yoktu. İçeride sosyal patlamalar yaşanıyordu. Vesayet rejimi vardı. Hakim güçler, babalarımızın seçtiği demokrat parti iktidarına neler yaptılar? Niye idam edildiler, onların hoşuna gitmediği için. O vesayet rejiminin güçlü insanları bunları hazmedemediler. Sizin bizim inancımıza saygı göstermiyorlardı. Ayar vermeye çalışıyorlardı. AK Parti geldiğinde de denediler, denemeye çalıştılar. En zor günlerde iktidara geldik. 2002’den itibaren iktidara gelen iktidarımız engelli maratonuna başlamıştı. Mayınlar ve tuzaklar vardı. Başka engeller vardı. Bunların son bulması gerekiyordu. Ekonomideki kötü gidişe son verildi. Eğitim, sağlık ve her alanda iyileşmeler oldu. Başardık hamd olsun. İktidarda bir taraftan iyileşmeler oldu bir taraftan da vesayet rejimi çöktü.

Kurumlar öyle bir hale gelmişti ki, halkın iktidara getirdiği kim olursa onlara hayat hakkı tanımıyorlardı. Üniversitedeki cübbeliler de sokaklarda iktidarı düşürebilmek için kara cübbelerle yürüyorlardı. İş alemi, anayasal kuruluşlar hepsi bir yerden işaret alınca halkın seçmiş olduğu iktidarın burnundan getirirlerdi.

İçimizde sızı olan bir şey var. İnanan insanlar kendilerini bu ülkede ABD’nin zencisi gibi hissediyorlardı kendilerini. Benim kendi eşim bile bayramda geldiğinde Hürriyet, Milliyet ve Cumhuriyet gazetesinde manşet olmuştu. ‘Türban protokolde’ manşeti atmışlardı. Size mi soracağız nasıl yaşayacağımızı? Dün böyleydi ama bu gün Allah’a şükür öyle bir şey kalmadı.

Ayrıcalıkları çatışma ortamına dönüştürmemeliyiz, çatışmaya dönüşenlere de fırsat vermemeliyiz.

Son yıllardaki kalkınmayı çekemeyenler var. Yurt dışındaki uzantıları ile. Size göre Gezi olayı sadece ağaç mıydı? Yalova’da 180 ağaç kesildi. İktidarı hedefliyorlardı. Biraz önce saydığım iyileşmenin lideri olan Recep Tayyip Erdoğan hedefteydi.

17 Aralık ve 25 Aralık’ı iyi okumak lazım. İnancımızın insanı isek uyanık olmak zorundayız. Kendi aramızda ufak tefek kırgınlıklarımız varsa bir kenara bırakmak zorundayız"