Malum olduğu üzere bugünki adı «Taşkale» ve eski adı «Kızıllar» olan bir köyümüz var. Bunun yanında bir de «Kızıllar Ağini» adlı köy vardı. Tamamen saf Türkçe olan bu isimleri kim ve hangi akla hizmet ederek değiştirdiler?

Türk tarihinde yer ismi değiştirmek diye bir «usûl», «adet» yoktur; Türkler yeni bir yerleşim yerini bir baştan kurdular ise, raya ya mensûb oldukları «oymak», «kabile», «boy» isimlerini veya o yeni kurulan yerleşim yerinin konumuna (… kuyu, … dağ vs.) göre veyâhud başlarındaki boy beyi, kabile büyüğü ve bazen bazı yerler zaviyelikten köye terfi etmiştir, o zaviyenin kurucusunun adına ve bazen bir câmi ve mescid bânisinin ismine göre isim verirler. Diğer isimlendirme meselesi de, ya kendilerinden önce zaten vardır ve oranın da bir ismi vardır, bu ismi kendi Türkçe söyleyişlerine göre telaffuz ederler ve öyle kalır. Bu gün Anadolu'daki şehir adlarımız gibi. Ankara'sından, İstanbul'una, Adana'sından Niğde, Erzurum, Trabzon'u kadar olduğu gibi; bunlar ve benzeri pek çok ilimizin, ilçemizin, pek çoğu değiştirilen köylerimizin ismi aslında «Türkçe» değildir ama, söylenişi yüzyıllar içinde Türkçeleşmiştir. Osmanlı tarih, krnoloji ve resmî devlet yazışmalarında görüldüğü gibi, Türkler, gerek kişi ve gerek ise yer isimlerini nasıl duydular ve nasıl telaffuz ettiler ise öyle yazmışlardır.

Türklerde daha Ortaasya devrinden beri renklere dayıalı isimlendirme de gittikleri bütün coğrafyada yaygın bir usûldür. «Kara» (Kara/ca), «Kızıl» (Kızıl/ca), «Gök» (Gök/ce/çe), «Ak» (Ak/ca/ça) gibi bilinen bilinmeyen, tarihe geçmiş veya mahallî bir mevkı ismi olarak kalmış binlerce isim sayılabilir. Bunları saymaya ve örnekler vermeye kalksak bu yazı amacından çıkar. Türkistan'da meşhûr «Karakum», «Kızılkum», «Karasu», «Kızılsu» gibi çöller ve ırmaklar vardır. Altınorda devletinde «Ak Orda», «Kara Orda», «Kızıl Orda» gibi kabileler vardı. Türklerin her gittiği coğrafyada «ak», «kara», «gök» ve «kızıl» ile başlayan binlerce yer ismi vardır. Benim de doğup büyüdüğüm Kemranlı (Aybastı) köyünde «Kızılöz» dediğimiz bir yer var; «öz»: aslında «çimenlik yer» yer demektir. Halbuki bu bizim «Kızılöz» ne kendinde ne de buraya yakın herhangi bir yerde suyu olmadık bir yer olup, sadece kıpkırmızı, ot bile bitmeyen kumluk bir arazidir.

Benim tesbit edebildiğim Anadolu, Rumili ve Ortadoğu coğrafyasında tam olarak 8 binden fazla «ak», «kara», «kızıl» ve «gök» ile başlayan «kişi», «cemaat», «kabile» ve «yer» ismi var.

Kızıllar meselesine gelirsek…

Ali Güler isimli bir yazar tarafından kaleme alınmış «Karamanlı Sarı Paşa» isimli bir kitabı gözden geçirdim.

Bu arkadaşımız «Anadolu» ve «Rumili»'nde içinde «kızıl» geçen ne kadar «özel» isim varsa toplamış ve buradan kendi kendine bir «kızıloğuzlar» diye bir «oğuz» gurubu icat etmiş.

Yapılan araştırmalara ve yayınlanan kaynaklara göre, ne Türkçe, ne Farsça, ne Arapça, ne Çince ve ne de batılı kaynakların kaydettiği bir «Kızıloğuz» adlı bir Türk «kavmi», «boyu», «kabilesi» yoktur. Eğer arkadaşımızın mantığı ile hareket edersek, «Akoğuzlar»'dan, «Karaoğuzlar»'dan «Gökoğuzlar»'dan mı bahsedeceğiz. Yine bu mantık ile hareket edersek, Anadolu'da Oğuz boylarından Avşar yok, Beğdili yok, Çepni yok, Kayı yok, Kınık yok, Dodurga yok, hepsi «Kızıloğuz».

Bu arkadaşımızın karıştırdığı diğer bir konu da, elden geçirdiği araştırmalarda geçen «Karaman»'ı bu günki Karaman'dan ibaret zannetmesi. Bugünki Karaman, tarihte adı geçen «Karaman» isimli coğrafyanın küçük bir cüz'idir. Tarihteki Karaman'ın içinde bugünki Mersin, Antalya, Kayseri, Konya, Karaman, Nevşehir, Niğde, Aksaray illeri vardır. Hatta arkadaşımız konuya o kadar uzak ki, her gördüğü bilgiyi, kitabına aktarmış.

Kocacık yörükleri meselesi:

«Karaman» değil, Anadolu coğrafyasında «Kocacık» diye adlandırılan herhangi bir «yörük» veyâ «türkmen» gurubu, kabilesi, aşireti yoktur. Kocacık yörükleri isimlendirmesi Rumili'nde ortaya çıkmış bir isim olup, Prof. Dr. Tayyib Gökbilgin bu isimlendirmeyi «Koca Hamza» adlı birisinin adından türediği kanaatinde olup, kendisi de bu hususta hüküm vermekten kaçınmıştır. Anadolu'da bazı «Kocacık» isimli küçük yerleşim yerleri ile mezraa isimleri tesbit edilmiş olup, bunların tamamı «Amasya», «Canik (Samsun)» civarları ile ilgilidir.

Kızıl Kocalı meselesi:

Anadolu'da «Kızılkocalı/Kocalu» isimli bir cemaat olup, bunların da tamamı bilhassa «Bozok» yani «Yozgad» ve civarında bulunmaktaydılar. Hattâ «Bozok sancağı»'nda «Kızılkocalı» isimli bir kaza dahi vardı. Kızılkocalıların Dulkadirli bakiyesi olması dolayısı ile «Kürt» menşeli olma ihtimali dahi vardır.

Konyarlar meselesi:

Konyarlar sözü de yine Rumili'nde ortaya çıkmış bir «yörük» isimlendirmesi olup, bu da tamamiyle zorlama olarak, hiçbir delile dayanmaksızın «Konya»'dan geldiği varsayımından öteye gitmez. Ancak Rumili'nde muhtelif «yörük» grublarının yaşadıkları «Konyar» isimli yerler var idi.

Kızıllar

Anadolu coğrafyasında eskiden yani 1500'lü yıllarda yer ismi olarak birkaç yer olup, bunlar: Bolu, Sivas, Bursa, Çankırı, Urfa, Manisa, Adana ve Trabzon'dadır. Doğrudan doğruya Larende'de 1500'lü yıllarda «Kızıllar» isimli bir köy ve gurup yok idi. Kızıl ile başlayan birkaç Larende köyü olup, bunlar «Kızıl-Kilise» mezraası, «Kızılca-Ağaç», «Kızılca-Kışla», «Kızılca-Kuyu» köyleri ve mezraalarıdır. Görüldüğü bu yer isimlerinin tamamındaki «Kızıl» kelimesi tamamiyle tabiat ile ilgilidir.

Bugünki Karaman'ın «Taşkale» yani eski ismi ile «Kızıllar» köyünün ismine ise ilk defa kaynaklarda 1640'lı tarihlerde tesadüf ediliyor. 1500'lü yılların sonuna doğru ise Anamur'da doğrudan adı «Kızıllar» olan bir köy bulunuyordu. Dolayısı Kızıllar köyünün en iyi ihtimal 1600'lü yılların başında kurulduğu kabul edilebilir.

Türkler vatan tutmak amacıyla Malazgirt savaşını müteakib, Anadolu'ya giriş yapmışlardır. Türklerin «Ereğli» ve «Larende» ile tanışması en iyi ihtimal ile 1200'lü yılların başı, Toroslara geçişleri de yine en iyi ihtimal 1228 tarihinden sonra ve Karamanlı Türkmenlerinin Ermenek tarafına geçişleri de 1240'lı yıllardan sonra olmuştur. Rumili'ne göçürülen veya sürülen Türkler ise tamamiyle vatan tutmamış konar-göçer insanlardı. Zaten Rumili'ne iskân edilmek üzere Türk gurublarının geçişi, Osmanlı beyi II. Mehmed ve kısmen II. Bayezid devri ile tamamlanmıştır.

Türkler daha 1360'lı yıllardan itibaren Rumili'ne geçmeye başlamışlardı. Çoğunluğuna «yörük» denilen bu Türklerin geçiş güzergahı da ana hatları ile Toros dağlarıdır.

Atatürk'ün «Taşkale» yani «Kızıllar»lı olup olmadığını bilemiyoruz. Karadeniz boylarından Trakya'ya geçen Türklerin akibeti hakkında detaylı bilgimiz olmadığına göre, Rumili'ndeki her Türk, oraya Anadolu'dan ve Anadolu'nun bir yerlerinden gitmiştir.

Ali Güler'in ve Karamanlıların bilmediği ve idrak edemediği konu şu:

Tarihin bahsettiği Karaman: önce Karamanoğullarının hüküm sürdüğü, sonra Osmanlı zamanında «Karaman Beylerbeyliği» olarak teşkilatlandırılan coğrafyadır. Bugünki Karaman ili ile alakası yoktur.

Kitaplarda geçen «Kızıl» ile başlayan yer ve şahıs isimlerinden «Kızıloğuz» üretmek, tarihe ihanettir, cehalettir.

«Kızıloğuz» isimli bir Türk gurubu yoktur.

Bunlar tarihi bilmemek değil, tarihi çarpıtmaktır.