Karamanlılar Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği tarafından 08-11 Mayıs tarihlerinde Atatürk Kültür Merkezinde gerçekleştirilen Başkentte Karaman Tanıtım Günleri’nin üçüncü gününde Karamanoğlu Mehmetbey Üniversitesi (KMÜ) Edebiyat Fakültesi öğretim üyeleri tarafından “Türk Dili ve Karaman Tarihi” konulu panel düzenlendi.
Karaman Valisi Murat Koca, Karaman Eski Valisi Halil Nimetoğlu, Atatürk Kültür Merkezi Başkanı Prof. Dr. Turan Karataş, KMÜ Rektörü Prof. Dr. Sabri Gökmen, Karamanlılar Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği Başkanı Veli Bozkır ile çok sayıda dinleyicinin katıldığı panelin başkanlığı Tarih Bölümünden Doç. Dr. Mehmet Mercan yaptı.

Doç. Dr. Mercan, konuşmasının başında KMÜ Edebiyat Fakültesi hakkında bilgi vererek fakültede 30 öğretim üyesi ve 40 araştırma görevlisinin yer aldığını söyledi. Fakültede Karaman edebiyatına ilişkin gerçekleştirilen projelere de değinen Mercan, “Karamanlı Şairler ve Yazarlar” ile “Türk Şiirinde Karaman” konulu projelerden söz etti.

“Karaman, Yesevi dervişlerinin ilk durak yerlerindendir”

Panelin ilk konuşmacısı olan Türk Dili ve Edebiyatı Bölümünden Yrd. Doç. Dr. Yasemin Akkuş, Karamanlı şairler ve yazarları mercek altına aldı. Yrd. Doç. Dr. Akkuş, Karaman’ın tarihte en parlak dönemini Karamanoğulları Beyliği zamanında yaşadığına vurgu yaparak “Karaman tarihi, müstesna bir değere sahiptir ve Orta Asya’daki Yesevi dervişlerinin ilk durak yerlerindendir. Özellikle 13. ve 14. yüzyıllarda gelişen Türk edebiyatına pekçok Karamanlı şair yön vermiştir.” şeklinde konuştu.

Yrd. Doç. Dr. Akkuş, Karamanlı şairler ve yazarlar hakkında bilgi vererek Eski Türk Edebiyatı dönemine ait 35, Halk Edebiyatı dönemine ait 91 ve Yeni Türk Edebiyatı dönemine ait 11 Karamanlı şair ve yazarın bulunduğunu söyledi.

Eski Türk Edebiyatı devri şairlerinden Sultan Veled’in özellikle ele alınması gerektiğini kaydeden Yrd. Doç. Dr. Akkuş, “Sultan Veled, hem iyi bir şair, hem Mevleviliği günümüze kadar taşıyan bir âlimdir.” dedi. Akkuş, Şems-i Tebrizi’nin söylediği “Allah bana iki şey bahşetti. Biri başım, öbürü sırrım. Başımı Mevlana’ya bağışladım, sırrımı Sultan Veled’e.” ifadesini aktararak Sultan Veled’in şiirlerinin önemine dikkat çekti.

Halk Edebiyatı devri şairlerinden Yunus Emre’nin Türk edebiyatında ayrı bir yeri olduğunu kaydeden Akkuş, kendisinin üç ay önce Karaman’a gelerek Yunus Emre’nin kabrini ziyaret ettiğini belirtti ve “Gönlüm, ruhum bana Yunus Emre’nin Karamanlı olduğunu söylüyor.” şeklinde konuştu.
“Stanbulum, Karamanım, diyar-ı milket-i Rumum”

Karamanlı şairler ve yazarların yanı sıra Türk şiirinde Karaman’ın da ele alınması gerektiğini ifade eden Yrd. Doç. Dr. Akkuş, Kanuni Sultan Süleyman’ın Hürrem Sultan’a yazdığı “Stanbulum, Karamanım, diyar-ı milket-i Rumum / Bedahşanım ve Kıpçağım ve Bağdadım, Horasanım” mısralarından, Karaman’ın o devirde ne kadar önemli bir şehir olduğunun anlaşıldığını dile getirdi.

Karaman ve Türkçe

Panelin ikinci konuşmacısı olan Türk Dili ve Edebiyatı Bölümünden Yrd. Doç. Dr. İdris Nebi Uysal ise ‘Karaman ve Türkçe’ başlıklı sunumunda Karaman’ı diğer şehirlerden ayıran özelliğin, Türkçenin önemli isimlerini yetiştirmesinde gizli olduğunu belirtti.

Karaman ile Türkçe arasındaki çağrışımın Karamanoğlu Mehmet Bey ve Yunus Emre ile yakından ilişkili olduğunu kaydeden Yrd. Doç. Dr. Uysal, ilk olarak Karamanoğlu Mehmet Bey’in 13 Mayıs 1277’de Konya’da yayınladığı fermana değindi. Fermanın ilk kez İbni Bibi’ye ait Farsça ‘Selçukname’ adlı eserde yer aldığını kaydeden Uysal, “Mehmet Bey, fermandan altı ay sonra öldürülmüş ve Selçuklu saraylarında yeniden Farsçaya dönülmüştür. Ancak fermanın etkisi bence ortadan kaybolmamış ve ferman bir çığır açmıştır. Çünkü o tarihten sonra Türkçe çok ciddi eserler verilmeye başlanmıştır. Bunun da en güzel örneklerini Yunus Emre, Âşık Paşa, Gülşehri gibi şairlerin eserleri oluşturmaktadır.” şeklinde konuştu.

“Yunus Emre, varlıklı ve hayırseverdi”

Konuşmasında Yunus Emre’ye de değinen Yrd. Doç. Dr. Uysal, Ahmet Hamdi Tanpınar’ın “Yunus, hüviyeti nüfus kağıdına sığmayanlardandır.” tespitini paylaşarak bu yüzden Yunus Emre’nin çok sayıda mezarı bulunduğunu kaydetti. Yunus Emre’nin yaşantısına dair Bektaşi geleneğine mensup menkıbeler ile Halveti geleneğine mensup menkıbelerde farklı tasvirlerin yer aldığına dikkat çeken Uysal, tarihi belgelere göre ise Yunus Emre’nin ‘varlıklı ve hayırsever’ bir özellikte olduğunun anlaşıldığını dile getirdi. 

Yunus Emre’nin akıncı değil, ekinci bir kültürden geldiğini de söyleyen Uysal, Yunus’un halk şairi olmasına rağmen edebiyatımızdaki ilk divanı da kendisinin yazdığını belirtti.

KMÜ Edebiyat Fakültesi tarafından hazırlanan ve önümüzdeki günlerde raflarda yerini alacak olan “Yunus Emre Divanı”na da değinen Uysal, 14. asrın sonları ya da 15. asrın ilk yarısında kayda alınan Yunus Emre Divanı’nın Karaman nüshasını basıma hazırladıkları bilgisini vererek Divan’da Risâletü’n-Nushiyye’nin yanı sıra Yunus Emre’ye ait 218 şiirin yer aldığını belirtti.

“Karaman tarihi, 10 bin yıl öncesine dayanıyor”

Panelin son konuşmacısı olan Tarih Bölümünden Doç. Dr. Mehmet Kurt ise Karaman tarihi hakkında dinleyenleri bilgilendirdi. Süleymanhacı köyü sınırları içerisinde yer alan Pınarbaşı Höyük’te yapılan kazı ve araştırmalar sonucu Karaman tarihinin bundan 10 bin yıl öncesine kadar gittiğini belirten Doç. Dr. Kurt, Karaman Kalesinde yapılan kazı ve araştırmalara göre ise Karaman merkezindeki yerleşimin bundan 4500 yıl öncesine gittiğini ifade etti.
Anadolu’nun pekçok yerinden kovulan Aziz Paulus’un Karaman’daki Derbe yerleşim yerini üç kez ziyaret ettiğini ve burada kabul gördüğünü söyleyen Doç. Dr. Kurt, “Yunus’un hoşgörüsü bu topraklarda eskiden beri mevcuttur.” dedi.

“Karamanoğullarının Anadolu’nun Türkleşmesinde vazgeçilmez bir yeri vardır”

Doç. Dr. Kurt, Karamanoğullarının Niğde ve Sivas’tan Isparta ve Anamur’a kadar uzanan geniş bir coğrafyada hakimiyet kurmaları ve savaşçı nitelikte olmaları nedeniyle sınırları korumak üzere kritik bölgelere yerleştirildiğini ve Moğol baskısına karşı durduklarını kaydederek “Karamanoğullarının Anadolu’nun Türkleşmesinde vazgeçilmez bir yeri vardır.” şeklinde konuştu.

“Yunus hala Karaman’da Karamanlıların şahsında yaşamaya devam etmektedir”

Panelin ardından söz alan Karaman Eski Valisi Halil Nimetoğlu da 1993-1996 yıllarında Karaman’da görev yaptığını ve Karamanlıların son derece mütevazi ve yardımsever insanlar olduklarını söyledi. Nimetoğlu, “Yunus Emre’nin mezarını hiç orada burada aramasınlar. Çünkü Yunus hala Karaman’da Karamanlıların şahsında yaşamaya devam etmektedir.” şeklinde konuştu.

Panel, katılımcılara teşekkür belgesi verilmesinin ardından sona erdi.