Bahar mevsimini geride bırakıp yaz sıcaklarını yavaştan hissettiğimiz şu günlerde anadolumuzun birçok yerinde, birçok il, ilçe ve beldesinde festivaller, şenlikler yapılmakta.

Anadoluda baharın müjdecisi nevruzla başlayan etkinlikler, yaz boyunca çeşitli isimlerle devam edip, güz aylarında kavun veya üzüm festivalleriyle sona ermekte.
Ufak illerimizde ve ilçelerinde genelde yöreye dayalı ürünlerin tanıtımı amacıyla düzenlenen şenlikler, bu ürünler yanında o ilin veya ilçenin de adının duyurulmasını amaçlayan etkinlikler olurken, büyük illerimizde caz festivali, Uluslararası sanat festivali, film festivali, kültür-Sanat festivali şeklinde kutlanmakta, biraz daha ulusal veya uluslararası boyut kazanmış olarak karşımıza çıkmakta.
Bir çok ilçemizde yayla festivali olarak da karşımıza çıkan bu etkinlikler, bazı yörelerimizde domates, madımak, kiraz, ceviz hatta balon festivali olarak karşımıza çıkmakta. Bazı illerimizde Mesir macunu festivali.
Adı ne olursa olsun ister festival ister bayram, ister şenlik, ortak amaç insanımızı bir araya getirmek, birlik ve beraberliği sağlamak, etkinliğe mevzu olan ürünün tanıtılmasını ve daha iyi şartlarda pazarlanmasını sağlamak, bu ortak değer etrafında toplanılması olarak özetleyebiliriz.
Bunların yanında bir de tarihimize mal olmuş, o bölgede hüküm sürmüş, somut olmayan kültürümüz için önemli yeri olan şahıslar, şahsiyetler adı ile düzenlenen etkinlikler var. Bunların birkaçını Yunus Emre, Hacı Bektaş Veli, Karacaoğlan etkinlikleri olarak sıralayabiliriz. Nallıhan’da Taptuk Emrenin
kızı Bacım Sultan festivali yapılırken, Karsta Aşık Şenlik festivali yapılabilmekte.
Birçok ilimizde veya ilçemizde de kurtuluş etkinlikleri adı altında yıl dönümleri kutlanmakta halkın bir araya gelmesi, o kentin veya beldenin sevincinin, neşesinin tüm halk tarafından paylaşılması hep birlikte eğlenilmesi, bu ortak değer etrafında toplanılması amaç edinilmekte.
Bunların haricinde öyle yerler biliyorum ki; ne yetiştirdiği ürün ön plana çıkarılmış, ne önemli bir şahsiyet çıkara bilmiş, ne de kurtuluş yıldönümü var. İşte bu durum birçok bölgede görülmekte. Bu tür yörelerimizde bir şahsiyet var edilmeye çalışılmakta veya önemli bir şahsiyet bizim buralıdır denilerek sahiplenilmekte, adına anma etkinliği veya festival yapılmakta. Zorla da olsa hikayeden efsane oluşturulmakta, buna dayandırılarak o ürün veya şahsiyet sahiplenilmeye çalışılmaktadır. Sonuçta çok tutarlı kökü olmayan milli miras oluşturmaya çalışılıp üç gün üç gece festival yapılmakta.
Evet işte bu tür etkinlikleri gördükçe, duydukça, şahit oldukça Karaman’lı olmakla daha da gurur duyuyor, mutlu oluyorum. Tarihte önemli olaylara imza atmış, şahitlik etmiş bir yer Karaman. Birçok uygarlığın hüküm sürdüğü, Ünlü bilginlerin, heybetli denizcilerin yetiştiği yer Karaman. Karamanoğlulları beyliğinin hüküm sürdüğü bir mübarek yer Karaman. Bir taraftan da üzülmüyor değilim. Birçok alimi bağrından çıkarmakla kalmamış, bir çok ta somut olmayan kültüre imza atmış Karaman’ımız. Türk Dil bayramı etkinlikleri ile Yunus Emre’yi anma etkinlikleri vazgeçemeyeceğimiz, her yıl kutlamamız gereken bayramımızdır, festivalimizdir. Öyle de olmalıdır. Bu değerlerimiz etrafında birlik olacağımız en önemli milli mirasımız. Yunus Emre, Mevlana, Piri Reis, Karamanoğlu Mehmet bey, Kazım Karabekir Paşa, Zembilli Ali Efendi, Mümine Hatun, Kemal Reis, Molla Fenari, Kasım beyler, ile yakın tarihimizde öne çıkmış çok değerli ilim ve edebiyat şahsiyetlerimiz mevcut. Daha niceleri. Ne yazık ki kavun üzerine şarap üzerine etkinlik yapan yöreler kadar sahiplenemedik değerlerimizi. Ne yazık ki bu değerlerimize sahip olma şuuruna varamadık. Kısacası kendi milli değerlerimize sahip çıkamadık, hepsini bir kenara ittik.