“Tarifi Bende: Bir İslam Aydını Olarak Nasreddin Hoca” adlı kitabın yazarı Şaban Abak, KMÜ Dil ve Tarih Topluluğunun daveti üzerine üniversitede konferans verdi. Karamanoğlu Mehmetbey Konferans Salonunda 28 Şubat Perşembe günü saat 15.00’te gerçekleştirilen konferansa KMÜ Rektör Yardımcıları Prof. Dr. Kemal Esengün ve Prof. Dr. Mehmet Karataş, üniversitenin akademik ve idari personeli ile çok sayıda öğrenci katıldı.

Yazar Şaban Abak, Nasreddin Hoca’ya ilişkin kitap yazma düşüncesinin 1996 yılının Dünya Nasreddin Hoca Kahkaha Yılı olarak ilan edilmesine içerlemesiyle ortaya çıktığını ifade etti. “Bana göre kahkaha yılı değil, tebessüm yılı olmalıydı.” diyen Abak, zihinlerdeki Nasreddin Hoca algısının İslamsızlaştırılmış, içi boşaltılmış ve son derece laikleştirilmiş bir hocaya dönüştürüldüğünün altını çizdi. 

Abak, Nasreddin Hoca hakkında şunları kaydetti: “Nasreddin Hoca bir molla, bir İslam aydını, kadı ve hukuk bilginiydi. Son dönemlerinde de müderrislik yapmıştı. Hoca, 1205 doğumludur. Anadolu’nun Moğol ve Haçlı saldırılarına uğradığı bir dönemde yaşamıştır. Onu değerlendirirken ve latifelerini anlatırken yaşadığı çağı göz ardı etmememiz gerekir.”

“Tarifi Bende: Bir İslam Aydını Olarak Nasreddin Hoca” adlı kitabını yazmak konusunda Sezai Karakoç’tan ilham aldığını belirten Abak, Karakoç’un Yunus Emre ve Mevlana adlı kitaplarının kendisinin Nasreddin Hoca’yı değerlendirmesinde bir yol haritası niteliği taşıdığını ifade etti. Abak, bu çalışmalarda Yunus Emre ve Mevlana’nın düşünceleri açığa çıkarılırken yaşadıkları dönemin son derece iyi tahlil edildiğinin altını çizdi, kendisinin de aynı yöntemi Nasreddin Hoca çalışmasında ortaya koyduğunu vurguladı.

Nasreddin Hoca’nın Anadolu’daki Hıristiyan halkla ve Haçlı Savaşlarının önderi papazlarla sık sık karşı karşıya geldiğini kaydeden Abak, Hoca’nın fıkralarındaki eşek figürünün de bu bağlamda anlaşılması gerektiğini belirtti. “Eşek, Hıristiyanlıkta kutsal bir hayvandır. İncil’de İsa’nın Kudüs’e eşek sırtında muzafferane bir şekilde girdiği kaydedilir.” diyen Abak, Haçlı Seferlerinin öncüsü papazların da eşek sırtında kasaba kasaba dolaşarak kendilerine taraftar topladıklarını ifade etti. Abak, sözlerine şöyle devam etti: “Anadolu’dan sürüler halinde eşekli Haçlılar geçerken Nasreddin Hoca, eşeğe ters binerek ‘asıl hak dinin temsilcisi benim, düşüm peşime’ demiştir. Burada eşeğin yönü ile Hoca’nın yönü birbirinin aksidir. Eşek evvela Hıristiyanlığı ve saldırganlığı simgelemektedir. Nasreddin Hoca, eşekte temsil edilen tüm olumsuzluklarla mücadele etmiştir. Çünkü eşek aynı zamanda anlayışsızlık, tembellik, ahmaklıktır ve Hoca’nın hiçbir eşekli latifesi boş değildir.”

Şaban Abak, Nasreddin Hoca’nın doğuran kazan latifesinin de önemli bir mesaj verdiğini dile getirerek şunları kaydetti: “Hoca’dan kazan isteyen komşusu muhtemelen gayri müslimdi ve Hoca, kazan doğurdu derken faizciliğe dikkat çekmek istemişti. Aynı komşusuna kazan öldü derken de faizi ve haksız kazancı yeriyordu. Çünkü komşusu bunu kabullenmek istemeyince Hoca ona ‘doğurduğuna inanıyorsun da öldüğüne neden inanmıyorsun’ diyordu.” Abak, bu hikayenin Hıristiyanlık inancına da bir tepki niteliği taşıyabileceğine dikkat çekerek şöyle konuştu: “Kazan hikayesi aynı zamanda Hıristiyanlığın Allah inancına da bir eleştiridir. Yani Hoca, gayri müslim komşusuna Allah’ın evlat edindiğine ve doğurduğuna inanıyorsan öleceğine de inanmalısın, demek istemiştir.” 

Abak, Nasreddin Hoca’nın tarihte yaşamış gerçek bir karakter olduğunun altını çizdi ve hem yaşadığı devirde hem sonrasında Müslüman Türk halkının moralini yükselten, zor durumlar karşısında bilgisi, zekası ve latifeleriyle insanlara güç veren bir değer olduğunu ifade etti.

Yazar Şaban Abak’a konferansı nedeniyle teşekkür eden KMÜ Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Kemal Esengün, “Nasreddin Hoca hakkında bilmediğimiz şeyler öğrendik, bize yeni bir bakış kazandırdınız.” diyerek kendisine plaket takdim etti. Abak, programın ardından kitaplarını imzaladı.