Etkinliğin açılışında kısa bir sunum yapan Zeki Tuman, Doğu anlatım geleneği hakkında kısa bir bilgi verdi. Doğu anlatı geleneğinin binlerce yıllık bir geçmişi olduğunu ve anlatıların “hikâye” olsun diye anlatılmadığını her hikâyenin sonunda mutlaka bir ders verildiğini ve insanların ibret almaları gereken bir konunun dile getirildiğini belirtti. Televizyon ve internetin hayatımıza bu kadar yoğun girmediği dönemlerde, her köyde, her mahallede çocukların ne anlatacağını büyük bir merakla beklediği büyüklerin olduğunu, çocukların heyecanla anlatılan masalları ve hikâyeleri dinlediğini ve kuşaktan kuşağa bu hikayelerin aktarıldığını belirtti. Katılımcılardan Adem Büyükzengin ise Karaman’da bu anlatılara “Metel” dendiğini ve her mahallede “metel” anlatan büyüklerin olduğunu ve çocukların Metelleri büyük bir heyecan ve dikkatle dinlediklerini belirtti.
Programın başlangıcında söz ve sözün erdeminden bahseden Onur Aykaç ise Yunus Emre, Mevlana, Hacı Bektaşi Veli ve Hz. Ömer’den sözün önemi ve erdemi hakkında örnekler verdi. 1900’ lü yılların başında sözlü kültür örneklerinin yazıya geçirilerek kitaplaştığını, Hz. Ali Cenkleri, Battalnameler ve Ebu Müslim-i Horasani hikâyelerinin binlerce baskı yaptığını ve halkta büyük teveccüh gördüğünü belirtti.

İlk programda Onur hoca iki hikâye okudu. İlki Çukurova’da geçen “Beyoğlu Osman ile Yörük Kızı Senem”in 60 yıllık aşklarını ve sevgilerini anlattı. Ardından Dede Korkut hikâyelerinden “Dumrul bey hikayesi”ne geçildi. Tam bu esnada elektriklerin kesilmesi tamda bu hikâyelerin anlatıldığı dönemlerin atmosferinin oluşmasına yol açtı.

Çocukları ile birlikte masal dinlemeye gelen konuklar ise beklediklerinden daha güzel bir program gerçekleştiğini kendi çocukluklarına geri döndüklerini ve çocuklarının da bu kültürü ve geçmişi yaşamaktan keyif aldıklarını dile getirdiler.