Karamanoğlu Mehmetbey Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Turan Karataş’ın, naat türünde yazılan eserlerin azaldığına değinen yazısı edebiyat dünyasında gündem oluşturdu.
“Naat Nehri Kuruyor mu?” başlıklı yazısında Karataş, Hz. Muhammed’i övmek ve şefaatini dilemek amacıyla yazılan naat türündeki eserlere son 40-50 yıldır rastlanmadığına dikkati çekti.

Yusuf Has Hacib, Edip Ahmet Yükneki, Ahmed Yesevî gibi Türk İslamlığının ilk dönem şairlerinin eserlerinde görülen naat söyleme arzusunun yaklaşık sekiz asır boyunca gürleşerek akan bir şiir ırmağı oluşturduğunu anlatan Prof. Dr. Turan Karataş, 19. yüzyılın ikinci yarısına kadar Türkçe şiir yazan hemen her şairin, kitaplarını en az bir naatla taçlandırdıklarını vurguladı.

Yazısında 19. asrın ikinci yarısından itibaren naat nehrinin suyunun azalmaya başladığını ifade eden Karataş sözlerine şöyle devam ediyor: “Şinasi, Namık Kemal, Abdülhâk Hâmid, Tevfik Fikret, Cenâb Şahabeddin, Ahmet Haşim, Yahya Kemal ve daha sonra Türk şiirinde öne çıkan onlarca isim, Peygamberin övgüsüne, üstün özelliklerine şiirlerinde yer vermezler. Hiç değilse bazı şiirlerini peygamber sevgisiyle yoğurmazlar. Çünkü toplumumuz ve insanımız başka değerler, inançlar dünyasının çekim alanı içine girmiştir. Türk şiiri de seküler bir zemine kaymıştır maalesef.”
 
1960’dan itibaren Türk şairinin, bir süredir kaybettiği cevherini Arif Nihat Asya ve Sezai Karakoç’la birlikte hatırladığını ifade eden Karataş, Sezai Karakoç’un “Küçük Na’t”ından örnek veriyor:
Göz seni görmeli ağız seni söylemeli
Hâfıza seni anmak ödevinde mi
Bütün deniz kıyılarında seni beklemeli
Sen Eskimoların ısınması sevgililer mahşeri

Köşe yazısında  “Son kırk yılın belli başlı şiir kitaplarını hatırladım, bazılarını gözden geçirdim, ait olduğumuzu iddia ettiğimiz dünya görüşünün/ inanışın önemli bir yansıması ve göstergesi olan naat örnekleri göremedim. Acaba, günümüz şairinin öncelediği konular, temalar arasında, peygamber sevgisi gereği kadar bir öneme sahip değil mi? “ diye soran Prof. Dr. Turan Karataş en büyük arzusunun, bugünkü Müslüman şairin peygamber sevgisine şiirinin burcunda yer vermesi olduğunu belirtiyor.