Mardin Müftülüğü bayanlara yönelik ’Muharrem ve Aşura’ konulu konferansı düzenledi.

Mardin Müftülüğü Aile ve Dini Rehberlik Bürosu tarafından Mardinli bayanlara yönelik Muharrem ayının öneminin anlatıldığı bir konferans düzenledi. Müftülük toplantı salonunda yapılan konferans Kur’an kursu öğretmeni Asiye Beyza Çelikkol’un okuduğu Kur’an-ı Kerim tilavetiyle başladı. Kur’an kursu öğretmenleri Tuba Alkanoğlu ve Elif Bağdaş’ın okudukları ilahilerden sonra Mardin Müftülüğü bayan vaizlerinden Deniz Seçilmiş katılımcılara ’Muharrem ve Aşura’ konulu konferans verdi.

MUHARREM AYININ AYRICALIĞI

’Haram aylar’ içinde Muharrem ayının ayrı bir yeri ve önemi olduğunu belirten Seçilmiş, "Bu ayrıcalığı ’Muharrem’ adından da fark etmek mümkündür. Zira ‘muharrem’ kelimesi, ‘haram kılınmış’, ‘hürmete layık’ anlamlarına gelmektedir. Kısacası ‘haram aylar’ uygulamasının genel adı, anlam itibarı ile bu aya özel bir ad olarak verilmiştir. Bu özel uygulama, şüphesiz Muharrem ayına atfedilen önemin bir yansıması olarak değerlendirilmelidir. Aynı önem İslam kültür ve tarihi sürecinde de devam ede gelmiştir. Zira İslam, Hz. İbrahim’in tebliğ ettiği Hanif dini esaslarının devamı niteliğinde olması sebebi ile, o geleneğin değerlerinin de sahibidir, dolayısı ile bu ayı değerli kılan tarihi olayları önemser. Diğer yandan, İslam’ın zuhurundan sonra da Muharrem ayı, dini, sosyal ve tarihi önemi haiz olaylara sahne olmuştur. Bu durum Muharrem ayını, İslam kültürü açısından daha da ön plana çıkarmaktadır" dedi.

Muharrem ayını önemli kılan özelliklerinden de bahseden Seçilmiş, "Muharrem ayı, 12 ay ve 355 gün olan kameri yılın ilk ayıdır. Adından da anlaşılacağı üzere, kameri yılda -güneşin değil- ayın hareketleri esas alınmaktadır. Hicrî tarih, Hz. Muhammed’in (sav) Mekke’den Medine’ye göç edişi ile başlar. Hicretin takvim başlangıcı olarak kabul edilmesi, Hz. Ömer devrinde olmuştur. Onun devrine gelinceye kadar Araplar, düzenli bir tarih belirleme sistemine sahip değillerdi. Fil vakası gibi önemli olayları kıstas olarak benimsemişlerdi. Hz. Ömer devrinde, Hz. Peygamber’in Mekke’den Medine’ye hicret ettiği yıl (Miladi 622), İslamî takvimin başlangıç yılı (Hicri 1) olarak, Muharrem ayı da bu takvimin ilk ayı olarak kabul edildi. Bilindiği üzere Hz. Peygamber (sav) Medine’ye hicret ettiğinde, orada Arap halkla birlikte yaşayan Yahudiler vardı. İşte bu Yahudiler, Hz. Musa ile İsrail oğullarının, Firavunun zulmünden aşure günü kurtulduğunu söyleyen Yahudileri, Hz. Peygamber (sav) yalanlamamış ve hatta bu yönde olumlu bir tavır sergilemiştir. Bunun yanı sıra tüm Sami dinlerde özel bir yere sahip görünen aşure günü, cahiliyye Araplarınca da önemli kabul edilmiştir. Hatta Resul-i Ekrem’in de peygamberlik öncesi ve sonrası dönemde, bir süre bu günde oruç tuttuğuna dair rivayetlere de rastlanır. Medine döneminde bu orucu Müslümanlara tavsiye ettiği bilinen bir husustur. Aşûre günü adı verilen 10 Muharrem gününde meydana geldiği rivayet edilen diğer bazı önemli olayları da kısaca şöyle sıralamak mümkündür, rivayete göre, Hz. Nuh’un gemisi Tufandan kurtulup, Cudi dağına aşure günü oturmuştur. Bilindiği üzere, Hz. Nuh, Allah’ın emri üzerine kendine inananları yaptığı bir gemiye bindirmiş, tufan gerçekleşince, inanmayanlar suda boğularak helak olmuşlardı. Hz. Ademin tövbesinin kabul edilmesi, Hz. İbrahim’in, Nemrut’un ateşinden kurtulması,Hz. Yakub’un oğlu Yusuf’a kavuşması, Hz. Musa ve İsrail oğullarının Firavunun zulmünden kurtulmaları, 10 Muharrem (Aşure) günü gerçekleştiği rivayet edilen olaylar arasındadır. Emeviler’in ikinci hükümdarı Yezid zamanında ve Hicri 61, Miladi 680 yılı Muharrem ayının onuncu Cuma günü, Hz. Hüseyin’in şahadeti ile sona eren tarihi olay meydana gelmiştir. Ehlibeytin çok değerli bir ferdinin hayatına mal olan bu elim olay sebebi ile 10 Muharrem, Müslümanlarca yas günü sayılmıştır. Muharrem ayı, İslam kültür tarihinde önemli yeri olan bir zaman dilimini temsil etmektedir. Bu ayın önemi, içinde meydana gelmiş olan önemli olaylardan kaynaklanmaktadır. İslam tarihinin en üzücü olaylarından biri olan Kerbela olayı da bu ayda gerçekleşmiştir. Bütün Müslümanları üzen bu tarihi olay, tarihin hakemliğine bırakılmalı, müminler arasında soğukluğun ve kırgınlığın sebebi kılınmamalıdır. Bütün Müslümanlara düşen görev, tarihin güzelliklerini, yaşadığımız dönemin şartları içinde yeniden yaşamaya gayret göstermek, yanlış ve üzücü örneklerden ibret alarak, onların tekrar yaşanmaması için ne gerekiyorsa onu yapmaktır" diye konuştu.

Deniz Seçilmiş’in konferansından sonra bayanlara sinevizyon eşliğinde Dursun Ali Erzincanlı’ın şiir sunumu yapıldı. Sinevizyondan sonra söz alan İl Müftülüğü vaizlerinden Selcem Tan konferansın kapanış konuşmasını yaptı. Program sonunda misafirlere Mardin Müftülüğü tarafından hazırlanan aşure ikramı edildi.