Okuyan bireylerden oluşan toplum, hayatı sorgulayan,olayları analiz edebilen,eleştirel düşünceye sahip ve çözümü edep çizgisini aşmadan ,rencide fiilinden mümkün mertebe uzak durarak bulabilen toplumdur.
Gelişmiş ülkeler dediğimiz batı toplumlarında kitap okuma, toplum bireylerinin belirlenmiş günlük ihtiyaç listesinde 18.sırada yer alıyorken ülkemizde kitap okuma ihtiyacı 235.sırada yer almaktadır.
Geçmişi  divanlar,destanlar,mesneviler ve hamseler ile süslü ,”İlim kendin bilmektir” desturunu şiar ederek ölümsüz eserlerin bırakıldığı ve birçok eserin hala avrupa müzelerinde bulunan bir kültür çizgisinin çocukları olarak maalesef okumuyoruz.
Okumuyoruz çünkü ;okumayı okulda başla ve bitir mantığı ile  sınırlıyoruz buna karşın televizyon,dizi ,magazin,internet ,bilgisayar oyunları gibi entrümanları zamanımızın  mihenk taşına oturtuyoruz.
Okumuyoruz çünkü;hayranlık ve ilgimizi kitaplar değil daha çok zenginlik ve finasman, daha çok eğlence almaya başladı.Okumuyoruz çünkü; aile ortamlarımızda kitaplar ya raflarda süs mahiyetinde  ya da çantalarda öylece beklemekte.
Okumuyoruz çünkü; tüketici toplum özelliklerine uyarak,üretmenin zahmetli tüketmenin lezzetli olduğu kanısıyla yaptığımız alışverişlerde ,aile bütçemizden kitaba verilen ödenek en minimize değerlerde.
Okumuyoruz çünkü;okumadan da bol para kazanabileceğimiz gibi yanlış algıyı zamanı boşa öldürme ile eş tutuyoruz.
Okumuyoruz çünkü;okumaya zaman bulamıyoruz;oysa ne boş zamanları ne boş işlerde öldürüyoruz.
Okumuyoruz…
                                                                                 ***
Bir dostu Carlyle’a sorar:
-Bu kadar kitabı nasıl biriktirdiniz?
Carlyle’ın cevabı:
-Bu kütüphane benim her günkü tütünümdür.
Ne demek istediğinizi anlamadım?
-Başkalarının tütüne verdiği parayı ben kitaplarıma verdim…
Evet sizce gerçekten okuyor muyuz?

Mehmet BAŞTUĞ
Eğitimci-Yazar