Okullarda Osmanlıca dersinin okutulması gündemi meşgul etmeye devam ediyor. Osmanlıcayı bir dil gibi yani 'İngilizce öğrenmek' gibi kabul edenlerin yoğunluğu bir hayli fazla gibi.

Oysa bu toplumun  yüzde doksanı Osmanlıcayı bilir ve okuyabilir. Çoğumuzun çocukluğunda mahalledeki camiye uğramışlığı , cami hocamızdan elif ba  öğrenmişliği vardır. Yani demem odur ki  herkes aslında Osmanlıcayı okuyabilir. Birazda Arabi harflere geçmişten beridir uzak durmamızdandır ki Osmanlıca başlı başına bir dil gibi görünmektedir.

Yıllarca emek verdiğimiz ancak bir türlü öğrenemediğimiz İngilizceyi ne kadar önemsiyorsak bir o kadarda Osmanlıcadan uzak durmamamız gerekir.

Osmanlıca , eski Türkçe diye adlandırılan eskimez Türkçemizdir. Osmanlıca eserleri okumaya başladığımızda görürüz ki Türkçe kelimeler dizilir karşımıza. Türkçe kelimelerden bile bir hayli uzaklaştığımız şu yıllarda Osmanlıca eserlerle dostluğumuz Türkçemizi zenginleştirir. Artı  ecdadımızın  paha biçilmez eserleri  ile karşılaşırız.

Osmanlı Arşivinde bizi bekleyen ‘95 milyon belge’ ve ‘400 bine yakın el yazması defter’  bulunuyor. Bu belgelerin henüz yüzde 50’si tasnif edilebilmiş.

Eğer ki biz bu eserlerle uğraşacak vaktimiz yok dersek  heba olup gidecek değiller elbet. Osmanlı arşivlerindeki ‘yabancıların’ çokluğuna bakılırsa devasa eserler bir şekilde değerlendiriliyor demek ki. Ancak  bu toprakların insanının hizmetine sunulması , bu toprağın evladının tercüme etmesi pek mühim bir meseledir.

Eleştiri Osmanlıca kelimeleri bilmemek ise İlkokuldan itibaren ders kitaplarına konacak şiirler ,hikayeler , Osmanlıca metinler ve açıklamaları ile kelimelerin anlamı hakkındaki yabancılığımız pek rahatlıkla giderilebilir.

www.fatihbircan.com

Fatih Bircan