Peygamberimiz S.A.V vermiş olduğu mücadele sonucunda, Medine’de İslam Devletini kurmuştur. Bu devletin kuruluşunda Anayasasını oluştururken bütün toplum kitlelerinin onayı ile ilan etmiştir. Peygamber Efendimiz kendi devletini kuran tek peygamberdir. Bu özelliği diğer peygamberlerden farkını ortaya koymaktadır.
Bildiğimiz üzere Peygamber Efendimiz şahlık, krallık olmak yerine “Kul-Peygamber” olmayı tercih etmiştir.
Efendimiz (S.A.V) kurmuş olduğu Medine İslam Devleti’nde hem başkan, hem hakim, hem de yöneticiydi. Bir devlet adamı olarak siyasi, diplomatik, bürokrasi ve idarecilik alanlarında önemli adımlar atarak, mesajlar vererek güzel sonuçlar ortaya koymuştur.
Hz. Peygamber'de mevcut yüksek idarecilik kabiliyet ve özellikleri o andan itibaren daha açık bir şekilde ortaya çıkmıştır. Tabilerini kendisine kayıtsız şartsız bağlama imkânına rağmen, Peygamber Efendimiz devlet yönetiminde cahiliye döneminin aksine, tebaası üzerinde baskı kurma çabasına gitmemiş; bu anlamda yönetimde ve yönetim anlayışında bir devrim gerçekleştirmiştir. Devlet yönetiminde yolsuzluğun, rüşvetin, hırsızlığın inancımız gereği ne kadar kötü ve haram olduğunu, bunun yapılmaması hususunda örnek olmuştur.
Hırsızlık, rüşvet ve yolsuzluk, dinimizin çirkin gördüğü en büyük günahlardandır. İslam’da, helal alışverişe dair bazı şekil ve şartlar konmuş, bunların dışındaki yolların haram olduğu belirtilmiş ve inananlara bu yönde yer yer hem ikazlar yapılmış hem de müjdeler verilmiştir. Âdil idareci, emin emanetçi, dürüst tüccar ayet ve hadislerde sena edilmiş, zalim, hain, aldatan kimseler ise kötülenmiş, ağır cezalarla tehdit edilmişlerdir.
Devlet malını yemek, umumi manasıyla gulul, hakkı olmayan bir şeye el uzatma, ondan yararlanma, emanete hıyanet etme demektir. Daha hususî çerçevede ise, taksimat yapılmadan önce ganimet malından bir şeyler aşırma, kamu malından gizlice bir şeyler alma, devlet malında suistimalde bulunma manalarına gelir. Efendimiz (S.A.V) sık sık ümmetini gululden sakındırmıştır. Ebu Hureyre anlatıyor: "Bir gün Resulullah aramızda ayağa kalkarak gululü andı. Onun din nazarındaki ne kadar çirkin ve büyük bir günah olduğunu, ne kadar feci akıbetlere sebep olacağını anlattı.
Sonra da şöyle buyurdu: "Sakın sizden birinizi Kıyamet günü, boynunda böğüren bir deveyle gelip “Ya Resulallah beni kurtar!" demesin. Ben orada “Senin için bir şeye malik değilim; ben sana tebliğ ettim" derim…” Allah Resulü bu ifadelerini aynen tekrarlayarak beş şeyi daha saymıştır. Bunlar sırasıyla, at, koyun,  çığlık atan bir kimse, elbise ve altın-gümüştür.
 Peygamber Efendimiz kadınların eğitim ve öğretimi ile de meşgul oluyordu. Haftanın sadece belli bir günün kadınlara ayırdığı bir gününde onlara konuşmalar yapıp ders veriyor, sorularını cevaplandırarak problemleri ile ilgileniyordu. Kadınların ikinci sınıf muamele görmemeleri adına onların önemini ortaya koymuştur.
İslam dinin, özgürlüğün, demokrasinin, adaletin ifadesi olduğunu göstermiştir. İnsanlık İslam dini ile özgürlüğe, demokrasiye, adalete kavuşmuştur. Bunun adımlarının atılmasını sağlamıştır. Özgür demokratik ve adil bir düzen kuran Efendimiz (S.A.V) devlet adamlığı ile de büyük adımlar atmıştır. İslam dinin nasıl bir din olduğunu ve İslamı benimsemiş olan devletlerin de, nasıl bir yönetim anlayışı olması gerektiğinin örneği olmuştur.
İnsanlık adına önemli bir dönemin başladığını görüyoruz. İdareciliğinde her konuda insanların da görüşlerini dinler ve devlet adına karar vereceğinde ortak hareket etmeyi tercih eder ve insanların fikirlerini göz ardı etmezdi. Peygamber Efendimizin siyaset anlayışında sadece yeryüzünün belli yerinde değil, yeryüzünün tamamında adaleti hakim kılmayı esas almış ve bu anlayışı benimsemiştir.
Büyük bir devrim gerçekleştirmiştir ve insanlığa faydalı olması açısından önemli hizmetler yapmıştır. Bunlar neler olmuştur; En önemli 10 madde                                                             
1-Cami ve okulu aynı anda birlikte inşa etmiştir.                                                                              
2-İlk yazılı ve çoğulcu anayasa Efendimizin eseridir.                                                                        
3-Gayri müslimlerin haklarını koruma altına almıştır.                                                                            
4-Devlet yönetiminde teşkilatlanmayı gerçekleştirmiştir.                                                                              
5-Ekonomi alanında önemli adımlar atmıştır.                                                                                        
6-Halifeler seçimle göreve getirilmiştir.                                                                                                        
7-Sistemli bir devlet teşkilatı oluşturulmuştur.                                                                                              
8-Adli teşkilatlar oluşturulup vilayetlere kadılar atanmıştır.                                                                      
9-Askeri amaçlı olarak ikta sistemi uygulanmaya başlamıştır.                                                        
10-Bu dönemde İslam Devleti Medine bölgesinin siyasi anlamda en güçlü devlet haline gelmiştir.

Peygamber Efendimiz bu yapmış olduğu hizmetleri ile göstermiş oluyor ki; bir kimseyi diğerinden ayırt etmeden, adalet ve hakkaniyet ölçülerine uyma, O'nun kaçınılmaz prensiplerinden idi. Adalet önünde soy, mevki, makam, mal, mülk gibi farklılıklar gözetmez; hakkın yerini bulmasına gayret gösterirdi. Devlet başkanı olarak Hz. Muhammed (s.a.v.), toplumda Müslümanlar arasında veya İslam Devleti’ni altında yaşayan, bulunan gayr-i Müslimler arasında çıkan anlaşmazlıkları, dava konusu olan problemleri de çözümlüyordu. Bu gibi durumlarda davacıyı olduğu kadar davalıyı da dinliyor; yerine göre şahitlerin bilgisine başvuruyor, getirilen delilleri değerlendiriyor ve meseleyi fazla uzatmadan, sürüncemede bırakmadan, çoğu zaman hemen o anda, değilse en kısa zamanda çözüme bağlıyordu. 

Peygamber Efendimizin bir Hadis-i Şerifi ile bitiriyorum.

Şöyle buyuruyor :
"Şunu iyi dinleyip kulak verin:  Benden sonra başkanlar gelecektir.  Kim onların yanlarına girip de,  yalanlarını doğrulayıp, zulümlerine yardımcı olursa, o benden değildir, ben de ondan değilim. Bu kimseler, cennetteki havuzumun başında yanıma gelemezler
Kim de onların yanına girip, zulümlerine yardımcı olmaz, yalanlarını da doğrulamazsa, o bendendir, ben de ondanım Ayrıca, bu kimseler, havuzumun başında yanıma da gelecektir"

Önceki yazımda kültürümüzün değerlerimizin önemini naçizane anlatmaya çalıştım. Bu yazıları yazmamdaki amacım; genç neslin değerlerine sahip çıkması ve bunları unutmamız gerektiğine inandığım içindir.

Bu yazımda da devlet yönetiminde, inançlarımızı ve değerlerimizi göz önüne alıp, bu uğurda yönetim ve idareciliği ile örnek olmuş, büyük liderlerimizin, döneminde yapmış oldukları hizmetler, bunları yaparken de nasıl güzel bir anlayış benimsediklerini elimden geldiği kadar aktarabilmektir. Hayatımızın her alanında geçmişte yaşanmış olayları, unutmadan ve unutturmadan hedeflerimize ulaşma yolunda kendimize örnek teşkil etmeliyiz. Saygılarımla.