TBMM Başkanı Cemil Çiçek, “Her alanda İslam toplumları bilgi üreten hale gelmediği sürece ne bağımsızlıklarını koruyabilirler, ne de onurlarını koruyabilirler. Nitekim yeteri kadarda korunamıyor” dedi.

Bilkent Otel’de düzenlenen 5. Din Şurası’nın son gününe TBMM Başkanı Çiçek ve Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Mehmet Görmez katıldı. Çiçek, burada yaptığı konuşmada İslam dünyasının çok büyük sıkıntılarla karşı karşıya olduğunu belirterek, son bir yılda Kuzey Afrika’dan Asya’ya varıncaya kadar, Ortadoğu’ya varıncaya kadar örnekleme suretiyle birçok görüşmeler yaptığını anlattı. Beklentilerin önemli bir kısmının Türkiye’den olduğunu kaydeden Çiçek, “Onun için Din Şuraları sadece bizim bakımımızdan değil, içinde yaşadığımız o kaostan bir çıkış yolu bulabilmek bakımından da fevkalade önemlidir. Önemli bir hizmet ifa edildiğine şahsen inananlardanım” dedi.

“HEPİMİZ KABUL EDİYORUZ Kİ, BİR 5 SENE EVVELKİ NE TÜRKİYE VAR, NE İSLAM DÜNYASI VAR”

Şuranın 5 yılda bir yapılıyor olmasının kendisine uzun geldiğini söyleyen Çiçek, “İnsanlar hayatı günlük yaşar. Hepimiz kabul ediyoruz ki, bir 5 sene evvelki ne Türkiye var, ne İslam dünyası var. Her sabah dünyanın yeniden kurulduğu doğru, her sabah İslam dünyası için yeni bir acıdır, yeri bir kaostur, yeni bir sorundur. Bu sorunlara dini birimler açısından, inançlar açısından bakamazsak, anlayamazsak, kavrayamazsak o takdirde birçok yanlış yollara sapıyoruz, yanlış tercihler yapıyoruz, yanlış kararlar alıyoruz sonra teflisi mümkün olmuyor. Dolayısıyla insanlar 5 sene bekleyemez. Mümkün olan sıklıkla Müslümanların dini bilgi ihtiyaçlarının giderilmesi gerekiyor. Çünkü hayat hızla akıyor. 5 sene evvel ne IŞİD vardı ne de işitmediklerimiz vardı. Ne Suriye problemi vardı, ne başka bir yerdeki bu boyutta yaşanan sıklıklar” ifadelerini kullandı.

“Dünün güneşiyle bugünün çamaşırı kurumuyor” diyen Çiçek, “Bugünün güneşi lazım. Bugünkü çamaşırı kurutmak bakımından. Dünün bilgisi de bugünün sorunlarını bazen çözmeye yetmiyor. Dünün bilgisi bugünde geçerli olsa bile onu yeni bir yöntemle, yeni bir ambalajla insanımıza ulaştırmadığımız takdirde o zamanda birçok eksikliği yaşamış oluyoruz” şeklinde konuştu.

“HER ALANDA İSLAM TOPLUMLARI BİLGİ ÜRETEN HALE GELMEDİĞİ SÜRECE NE BAĞIMSIZLIKLARINI KORUYABİLİRLER NE DE ONURLARINI KORUYABİLİRLER”

İslam dünyasında üç konuda ciddi bir kirlilik yaşandığını belirten Çiçek, şöyle konuştu:

“Bu kirliliği İslam’ın üzerinden Müslüman toplumların üzerinden kaldırmamız, temizlememiz gerekiyor. Bunlardan bir tanesi daha evrensel, daha herkesin kabul edebileceği çevre kirliliğidir. Allah İslam coğrafyasına her türlü imkânı vermiş. En büyük çevre kirliliğini İslam dünyası yaşıyor. Petrol bu coğrafyada, gaz bu coğrafyada, altın, gümüş bu coğrafyada, uranyum bu coğrafyada, benzeri zenginlikler ama bir talan yaşanıyor. Herkes kar peşinde, rant peşinde, tabiat tahrip ediliyor, İslam coğrafyası tahrip ediliyor. Adeta bir köstebek tarlasına dönmüş vaziyette İslam coğrafyası. Bu konuda yüce dinimizin mesajları var. İkincisi, bilgi kirliliğidir. Teknolojinin gelişmesi sebebiyle bunlar bilgiye ulaşmada, bilgiye erişmede, bir kısım eksikliklerimizi gidermede çok önemli bir imkan olsa bile, bugün maalesef bu imkanların önemli bir kısmı özellikle İslam ile ilgili Müslümanlar ile ilgili bir olumsuz vermek bakımından büyük ölçüde bilgi kirliliği yaşanıyor. İslam dünyası gerçekten çok ciddi bir bilgi kirliliğiyle karşı karşıya. Konserve çeşidinden fazla Müslümanlık çeşidi çıktı. Bunun bir kalitesi, standardı olması gerekmez mi? Günümüzde bunun adına terör diyebiliriz, hepsi İslam dünyasında. Biz hala bilgiyi üreten toplumlardan olamadık. Dini bilgiyi sanayi alanında, başka alanlarda bilgi üretenlerden beklememiz yanlış olur. Hiç olmazsa bu alandaki bilgiyi bizim kendimizin üretmesi lazım. Her alanda İslam toplumları bilgi üreten hale gelmediği sürece ne bağımsızlıklarını koruyabilirler ne de onurlarını koruyabilirler. Nitekim yeteri kadarda korunamıyor.”

“İSLAM DÜNYASI CİDDİ BİR AHLAKİ KİRLİLİĞİN İÇERİSİNDEDİR, TEMİZLENMESİ GEREKİYOR”

Üçüncü kirliliğin ahlak kirliliği olduğunu bildiren Çiçek, “İslam dünyası ciddi bir ahlaki kirliliğin içerisindedir. Temizlenmesi gerekiyor. Eğer kalkınacaksak, haksızlığa hukuksuzluğa sebebiyet vermeyeceksek, devlet ile millet kaynaşacaksa, kardeşlik dediğimiz kavramı özümseyerek benimseyerek yaşanan bir olgu haline getirebileceksek bu ahlak meselesi üzerinde başlı başına durmamız lazım. Belki bu konu bile başlı başına şura konusudur ” dedi.

Çiçek, demokrasi denilen şeyin kültür ve ahlakla temellendirilmediği zaman fay hattı üzerine yüksek bina yapmış gibi olacağını söyledi. Şuraları önemsediğini, hiç olmazsa gerçeklerin ortaya çıkmasında, bir kısım çözümlerin ortaya konulmasında önemli bir fırsat ve imkân olduğunu ifade eden Çiçek, şunları kaydetti:

“Biz siyasetçiler rakamlarla övünmeyi çok severiz. Bu bizim işimizi kolaylaştırır. Belli ölçüde de bir gerçeği ifade eder. Çok şükür artık çok sayıda imam hatip okullarımız var. Çok sayıda ilahiyat fakültelerimiz var. Birçok dönemle mukayese ettiğimizde bunlar çok önemli imkanlar ama bu imkan fırsata dönüşmeli ve bu imkan kalite ile beraber olursa olmalı. Çin malı gibi ilahiyatçı olmaz. Çok açık. Çok net söylüyorum. Bu din bilgisi, din eğitimi, dini tatbikat hafta sonu meselesi değil. Cuma günü giyip, pazartesi günü çıkaracağımız bir elbise gibi ihtiyaç maddesi gibi değil. Buradan YÖK’ten olan arkadaşlar varsa, onlara seslenelim. Üniversiteler açıyoruz bu bizim görevimiz siyasetçiler olarak ama kalite getirmek onların görevi. Bir müdür, bir mühür toplam kaliteyi düşürüyor. Tüm bilim dallarında düşürüyor, bazılarında telafisi bir dereceye kadar olur mu bilemem ama belli bilim dallarında, belli alanlarda kalite meselesi en az sayı kadar önemlidir. Kalite meselesi göz ardı edilmeyecek kadar önemlidir. Buna çözüm bulmak gerekir.”