Başbakan Ahmet Davutoğlu, "Kamu düzeni ile çözüm süreci arasında bir tür ikilem oluşturmaya çalışanlara fırsat verilmeyecektir. Ne çözüm süreci bahane edilerek kamu düzeninden taviz verilebilir ne de kamu düzeni provoke edilmek suretiyle çözüm süreci akamete uğratılabilir" dedi.

Başbakan Ahmet Davutoğlu, AK Parti’nin 23. İstişare ve Değerlendirme Toplantısı’nın kapanışında yaptığı konuşmada, “Afyonlu hemşehrilerime teşekkür ediyorum. Hemşehrilerim derken tesadüfen demiş değilim. Bir Afyon damadı olarak söylüyorum. Afyon kabinemizde çok iyi temsil ediliyor. Bir bakanımız var, iki de damat var. Başbakan Yardımcımız Ali bey da Afyon damadı. Sağlık Bakanımız da liseyi Afyon’da okumuş. İstişare bir kültür dedim. Gerçekten geleneğimizde istişarenin anlamını bilenler şunu da bilirler ki her konuda istişare etmek bir kültürel zarurettir. Aynı zamanda istişare ile birlikte bir başka husus da gelir; istişare insanı kibirden uzakta tutar. İstişare eden kişi ben her şeyi biliyorum diyerek istişareye başlamaz. Muhatabı olan kimse ondan bir şey öğrenmek ister istişareye başlar. Bu geleneksel kültürümüzün son derece önemli bir ilkesi ve şahsiyetimizi şekillendiren en temel süreçlerden birisi. AK Parti gelenek ile çağdaşlığı bünyesinde barındırma özelliğini her zaman temel niteliklerden biri olarak siyasete yansıtmıştır. Burada da geleneğimizin istişare esası ile çağdaş kurumsal kültürün özeleştiri esasını birleştiren bir süreç yaşıyoruz. Hem istişare ediyoruz hem de gerektiğinde kendimizi hesaba çeken ve çağdaş anlamda özeleştiri yaparak acaba eksik bıraktığımız bir şey var mı, milletin bize tevdi ettiği emaneti yerine getirirken ihmal ettiğimiz bir husus var mı diye yüz yüze, gönül gönüle bakarak konuşuyoruz. Dün ve bugün bunun en güzel örneklerinden birini verdik" dedi.

“BU YENİLENME SONRASINDAKİ VE CUMHURBAŞKANLIĞI SEÇİMLERİ SONRASINDAKİ İLK İSTİŞAREMİZ”

Zihni ve siyasi yenilenmenin bir aracı olarak istişarenin aslında zamana da hitap ettiğini belirten Davutoğlu, "Zamanlaması üç açıdan önemliydi istişare toplantımızın. Birincisi; Türk siyasi tarihinde ilk defa iktidardaki bir parti liderini cumhurbaşkanı yaptıktan sonra geride genel başkanlık ve başbakanlık boşluğu oluşturmadan ve kesinlikle tek vücut halinde hiçbir ihtilaf olmaksızın sühuletli ve herkesin saygı duyduğu bir bayrak değiş tokuşu yaşadı. Bu dönemde son iki ay içinde bütün AK Parti kurumsal yapısında yenilenme söz konusu oldu. Kabinemizde MYK’da parti yönetim kademelerinde, gençlik kollarında, kadın kollarımızda bir yenilenme söz konusu oldu. Bu yenilenme sonrasındaki ve Cumhurbaşkanlığı seçimleri sonrasındaki ilk istişaremiz bu. Zamanlama o bakımdan önemli" ifadelerini kullandı.

Davutoğlu, "Bir kez daha son toplantımızda bize bu salonda hitap etmiş olan ve halkımızın tertemiz oylarıyla Cumhurbaşkanlığı makamına seçilerek gelen devlet başkanı olma hüviyetini taşıyan Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’a selam ve minnetlerimizi ifade ediyoruz. Bir istişareye ihtiyaç vardı. Bir yenilenme olmuştu. Bu yenilenme sonrasında atılacak adımları bir kez daha oturup planlamamız gerekiyor. Zamanlamanın ikinci önemli noktası yeni bir yasama yılının başlaması. Bu yasama yılı seçimler öncesindeki son yasama dönemi. Dolayısıyla milletimizin beklediği yasaların yasama sürecinde çıkarılması ve seçimlere kadar olacak olan yasama takvimi de dahil olmak üzere atılacak adımların da istişaresi. Üçüncüsü, partimiz ve Türkiye açısından zamanlama açından son derece önemli olan kısım ise önümüzdeki haftadan itibaren ilçe kongrelerine başlıyoruz. Genel merkezde, belediyelerde, hükümette, parlamento programında uyum içinde yaşamış olduğu değişimi şimdi kongrelerle teşkilatımızın her kademesine yansıtacağız. Bu açıdan da zamanlama çok önemlidir. Son derece önemli konuları ele aldık. İstişaremizde küçük bir format değişikliği yaptık ve üç konuda eşzamanlı olarak derinlemesine tartışma yapma kararı aldık. Bunlardan birisi çözüm süreci ve iş güvenlik reformu, ikincisi dış politikada bölgemizde yaşanan değişim, üçüncüsü ise küresel ve Türkiye’deki değişim, Türk ekonomisindeki gelişmeler. Bu üç ana tartışma konusunda dün açılış konuşmasından sonra saatlerce süren istişareler yaptık. Her biri yaklaşık 6-7 saat süren ve tamamen interaktif sunumlara dayalı değil, bütün katılımcı arkadaşlarımızın görüşlerini ifade ettiği istişareler yaşandı. Bunu çok önemsiyorum. AK Parti’nin bu istişare ve değerlendirme toplantılarındaki katılımcı niteliği ve niceliği Türkiye’nin en geniş siyasi platformudur. Türkiye’nin her köşesinden, her ilinden, her bölgesinden milletvekillerimiz, teşkilat temsilcilerimiz burada. Başka hiçbir partide siyasi harekette böyle bir temsil gücü yoktur. Hangi konuyu ele alırsanız alın Türkiye’nin hissiyatını bu platforma taşıyan arkadaşlarımız bu toplantılara katıldı. Bu toplantılar son derece dinamik, eleştiriye açık, yapıcı bir diyaloğun seyrettiği toplantılar haline geldi. Bütün arkadaşlarımız hiçbir kısıtlama olmadan önü açık istişareler gerçekleştirdi" dedi.

Davutoğlu, konuşmasını şöyle sürdürdü:

"Bu istişarelerde ortaya konana ahlaki felsefe istişarenin muhtevası kadar önemlidir. Son kapalı toplantıda da bu üç konuda yapılan toplantıların özet sunuşları yapıldı. Daha sonra bugün yapılan genel toplantıda 43 arkadaşımız söz aldı yorumlar yaptı öneriler getirdi. Gerektiğinde eleştiriler yaptı. Ve yine bakanlarımız bu önerilere bu yorumlara bu eleştirilere cevaplar vererek son derece yapıcı bir diyaloğun gelişmesi için katkı yaptılar. Dün eş zamanlı toplantılar sürerken kurucular kurulumuzla bir araya geldik. 12 sene önce AK Parti’nin kurucular kurulu üyesi olma onurunu taşımış olan bu öncü arkadaşlarımıza bir kez daha teşekkürü borç biliyorum. Son derece his dolu bir toplantıydı. Yeni oluşmuş olan kadın ve gençlik kolları ile bir araya geldik."

“ÇÖZÜM SÜRECİ SADECE TÜRKİYE İÇİN DEĞİL BÖLGEMİZ İÇİN DE TEK BAŞARI HİKAYESİDİR”

"Ulaştığımız sonuçlar göz önüne alındığında birincisi çözüm süreci ve iç güvenlik reformu bağlamında dün yapılan toplantıda arkadaşlarımızın ortak aklı şu noktalarda özellikle tebellür etti" diyen Davutoğlu, "Birincisi çözüm süreci yüz yıllık bir dünya savaşından sonra açılan yaraları, sadece ülkemizde değil, bütün bölgede açılan yaralar itibarıyla söylüyorum, bu uzun muhasebe döneminden sonra yürütülmekte olan çözüm süreci sadece Türkiye için değil bölgemiz için de tek başarı hikayesidir. En önemli başarı hikayesidir ve her ne surette olursa olsun, kim sabote etmek isterse etsin, etmeye çalışırsa çalışsın mutlaka kararlılıkla sürdürülecektir. Çünkü bizim için bu mesele milletimizin bütünleşmesi, milletimizin her kesiminin temsil bakımından siyasi hayat içinde, kültürel hayat içinde, ekonomik hayat içinde yer alması bakımından önemlidir ve ülkemizin bekası açısından kaçınılmazdır. Bu çözüm süreci demokratikleşme ve özgürlük alanlarının genişletilmesine, desteklenmeye devam edilecektir. Kararlılıkla sürdürdüğümüz bu politikaların özellikle Doğu ve Güneydoğu Anadolu’dan gelen arkadaşlarımızın da gözlemleriyle halkımızda nasıl bir güven uyandırdığını, nasıl bir iyimser, olumlu perspektifle ülkenin geleceğine baktıklarını görmek de bizim bu kararlılığımızı teyit etmek bakımından önemli olmuştur" şeklinde konuştu.

Çözüm sürecinde kamu düzenine büyük önem verdiklerini anlatan Davutoğlu, "Çözüm süreci kararlılıkla sürdürülürken kamu düzeni konusunda herhangi bir ihmale, tereddüde fırsat verilmeyecektir. Bunu buradan Afyon’dan, istiklalimizin ve cumhuriyetimizin beşiği olan bu güzel şehirden bir kez daha bütün milletimize söylüyorum ki bu ülkenin her bir santimetrekaresinde sadece ve sadece milletten meşruiyetini almış olan siyasi iktidarın teminatı altında olan kamu düzeni egemen olacaktır her bir bölgede. Kamu düzeni ile çözüm süreci arasında bir tür ikilem oluşturmaya çalışanlara fırsat verilmeyecektir. Ne çözüm süreci bahane edilerek kamu düzeninden taviz verilebilir ne de kamu düzeni provoke edilmek suretiyle çözüm süreci akamete uğratılabilir. Ortak aklımız bize şunu söylüyor, diyor ki; ’Bu milletin her bir ferdini, bu ülkeye, Türkiye Cumhuriyeti devletine aidiyet bağıyla bağlamak bu ülkenin ikbali ve istikbali için temel bir zarurettir. Bu aidiyet bağının zayıfladığı toplumlarda, Suriye’de, Irak’ta neler olduğunu hepimiz gözlüyoruz. Aslında AK Parti böyle bir aidiyet ve meşruiyetin adresidir" diye konuştu.

“KONUŞTUKLARI DİL, KULLANDIKLARI SİYASİ TERMİNOLOJİ VE SÜRDÜRDÜKLERİ POLİTİKALAR HEP BİR KESİMİ DIŞLAYAN POLİTİKALAR”

Davutoğlu, konuşmasında şunları kaydetti:

"İki kongre ve iki değerlendirme süreci neredeyse eş zamanlı yapıldı. Bir AK Parti Olağanüstü Kongresi’ne bakınız. Çok önemli, görev değişikliğinin yapıldığı kongreye, oradaki vakara, oradaki kararlılığa, oradaki sürekliliğe, yeni Türkiye kavramıyla yeniliği ifade ederken aynı zamanda 12 yıllık bir yol arkadaşlığı bağlamında bir de sürekliliği ifade eden kavram ki, bunun üzerinde biraz daha durmaya ihtiyaç var. Bir ona bakınız, bir de yaptıkları yanlış tercihlerle cumhurbaşkanlığı seçiminden sonra türbülansa giren siyasi partilere bakınız. Özellikle de Cumhuriyet Halk Partisi’nin olağanüstü kongresine. Her türlü ithamın, hakaretin, karşılıklı olarak yürütülen kampanyaların egemen olduğu bir anlayış. Bizim ve CHP’nin yine eşzamanlı olarak yaptığımız istişare ve değerlendirme toplantılarının konularına, öncesinde yaşananlara ve sürecine bakıldığında aradaki fark görülecektir. Eğer diğer partiler de bu dönemlerde böyle istişareler yapmış olsaydı şu farkı herkes görecekti, AK Parti’nin istişaresine Türkiye’nin her yerinden katılım var. Her kesim temsil ediliyor, Hakkari’de de var, Şırnak’ta da var, Diyarbakır da var, Edirne’de de, İzmir’de de, Rize’de de, Konya’da da Kayseri’de, herkes her yerden var. Eğer bir ortak akıl üretecekse siyaset, siyaset ortak bir vicdanın eseri olacaksa işte platform burada ama diğer partiler bir araya geldiklerinde sadece ülkemizin bir kesimine ya da bir bölgesine hitap ediyorlar."

"Konuştukları dil, kullandıkları siyasi terminoloji ve sürdürdükleri politikalar hep bir kesimi dışlayan politikalar" diyen Davutoğlu, "HDP’nin en iyi açıklamalarına baktığınızda dahi en barışçıl görünümlü açıklamalarına, bırakın Türkiye’nin bütününü kuşatmayı Türkiye’nin batısında, ortasında yaşayan ve barış içinde diğer vatandaşlarla kardeşleriyle birlikte yaşayan Kürt vatandaşlarımıza dahi hitap etmez. Sadece belli bir bölgedeki vatandaşlarımıza hitap etmeye çalışır ve onunla siyasetin bittiğini düşünür. Siyasetin hedefi de bir kesime ait, kullandığı dil de bir kesime ait. Ya da Milliyetçi Hareket Partisi aynı şekilde bir araya geldiklerinde belli bölgelerin oralardaki o istişarelerde temsil edilmediğini görürsünüz, belli toplumsal kesimlerin. Cumhuriyet Halk Partisi için de bu geçerli. Aslında bu karşılaştırmalar AK Parti’nin kaderiyle Türkiye’nin kaderinin nasıl örtüştüğünü açık bir şekilde ortaya koyuyor. AK Parti kadroları bir araya geldiği zaman dışarıda kimse kalmaz, kimse kendisini dışlanmış hissetmez, kimse kendini ötekileşmiş hissetmez" şeklinde konuştu.

Davutoğlu, "Dünkü bölümünde çözüm süreciyle ilgili görüşmelerde son derece dinamik bir şekilde süren oturumda Diyarbakırlı kardeşimle bir İzmirli ya da Edirneli kardeşimin nasıl farklı perspektiflerle bazen ama aynı hedefe odaklandığını görmek bizi ümitlendirdi, bir kez daha ümitlendirdi. Aziz milletimizin ümitlenmesi için söylüyorum: her kim ayrıştırıcı ve ötekileştirici bir dil kullanırsa kullansın, kim hangi kesimi dışarıda bırakırsa bıraksın madem ki AK Parti vardır, bu milletin ortak vicdanı vardır, bu milletin ortak aklı vardır ve olacaktır ve AK Parti var oldukça da bu emaneti taşıdıkça da hangi formatta, hangi şekilde olursa olsun hiçbir vesayetçi, hiçbir paralel yapılanmaya da izin verilmeyecektir. Dün ve bugün süre giden istişarelerimizin ortak aklı bu gerçeğe işaret etmektedir. Çözüm Süreci siyasi meşruiyetin nihai kaynağının sadece ve sadece millet iradesi olduğunu ve bu millet iradesini savunmak gerektiğinde AK Parti kadrolarının gerekli çabayı göstereceğini bir kez daha ortaya koymuştur" dedi.