AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Yasin Aktay, AK parti iktidarıyla Kürtlere dönük çok önemli haklar verildiğini, bu hakların 2001 yılındaki AK Parti’nin kuruluş programıyla başladığını söyledi. Aktay, “Ancak bazıları bu hakların silahlı mücadele sayesinde alındığını, ’bunlar bu silahlı mücadelenin kazanımıdır’ diyorlar. Hayır öyle değildir. Eğer Kürt kardeşlerimizin dahil olduğu haklar verildiyse bu sadece AK Parti’nin kendi felsefesinden kaynaklanıyor" dedi.

AK Parti Dış İlişkilerden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Yasin Aktay, Siirt Milletvekili Afif Demirkıran, Osman Ören, AK Parti Siirt İl Başkanı Fevzi Sevgili ve partililerin katılımıyla Siirt Merkez İlçe 5. Kongresi yapıldı.

Kültür merkezinde düzenlenen kongrede konuşan Aktay, AK Parti iktidarıyla Kürtlere dönük çok önemli haklar verildiğini, bu hakların 2001 yılındaki AK Parti’nin kuruluş programıyla başladığını söyledi. Aktay, “Ancak bazıları bu hakların silahlı mücadele sayesinde alındığını, ’bunlar bu silahlı mücadelenin kazanımıdır’ diyorlar. Hayır öyle değildir. Bu AK Parti’yi hiçbir zaman silahlara pabuç bırakacak bir parti değildir. Eğer Kürt kardeşlerimizin dahil olduğu haklar verildiyse bu sadece AK Partinin kendi felsefesinden kaynaklanıyor. Bunu ispatın da basit bir yolu vardır; 2001 yılında partinin kuruluş programına bakılırsa orada vardır. O programda Kürtlerle ilgili bugün ne yapılmışsa o gün ne verileceği söylenmiştir, vaat edilmiştir. Dolayısıyla birileri kalkıp Kürt kardeşlerimizi kendilerine borçlu çıkarmaya kalkışmasın. ‘Bak bana borçlusun, dolayısıyla sen bana tabi olacaksın, benim emrimde olacaksın’ demeye kalkışmasın. Ne yazık ki kalkıyorlar ne yazık ki bunu diyorlar. Silahlı örgüt kalkıp Kürt kardeşlerimize diyor ki ‘benim sayemde Kürt’üm’ diyebiliyorsun. Dolayısıyla bana tabi olacaksın. Bana köle olacaksın demek istiyor. Bir de kalkıp demokratik özerklik diyorlar. Bunun adı hayır demokratik özerklik değil, bunun adı derebeyliktir” dedi.

Silahlı örgütün, kendisine oy vermeyenden ‘hesabını sorarım’ dediğini ifade eden Aktay, “Kendine güvenmiyorsun, çünkü altındaki silahı tamamen yok etmiyorsun. Seçime gittiğinde bu halk bana oy versin diye silahı bırakmıyorsun. Bana oy vermeyenden hesabını sorarım diyorsun. Nitekim seçimlerden önce elde ettiğimiz istihbarat bilgilerine ve haberlere göre bir sürü insan kaçırıldı. Tehdit edildi ve seçim sonuçları garanti altına alındı. Eğer AK Parti’yi seçerse yanlış seçim yapar diyorsan senin Kemalizmden farkın yok. Hatta Kemalizmden daha kötüsün sen. Kemalizm hiçbir zaman bu kadar zorlamadı, bu kader despotça davranmadı. Yerel yönetimlerin güçlendirilmesi ve yerele yansıması bizim ilkelerimiz arasında var. Fakat biz demokratik özerklikten asla belli bir silahlı grubun eline bir bölgenin bırakılmasına anlamadık, anlamayız da. Ama birileri böyle anladı. Büyükşehir yasası çıkardık. Ama birçok büyük şehirde yanan yangın yerine itfaiye gitmedi. Bu ne biçim yerel yönetimdir, bu ne biçim yerel demokrasidir. Kasıtlı olarak gönderilmedi. Bunun adı yerel demokrasi midir? Bunun adı demokratik özerklik mi? Batsın böyle demokratik özerklik. Bu olsa olsa derebeyliktir” şeklinde konuştu.

Siirt Milletvekili Osman Ören ise, bölgede yaşanan sıkıntıları iki yıldır ilgili yöneticilere aktarmasına rağmen kendisine kimsenin inanmadığından yakındı. Ören, “Ben Pervari ilçe başkanımın ve köylümün sıkıntılarını yukarıya taşıyamıyordum. Çünkü kimse inanmıyordu. Pervari’de olan tehditleri, Eruh’taki yol kesme, kimlik kontrolleri ve cinayetleri ilgili yöneticilere iki yıldır aktarıyorum. Ama kimse bize inanmadı. Ta ki 6-7 Ekim olayları yaşandığı zaman inanmaya başladılar” şeklinde serzenişte bulundu.

Yapılan konuşmaların ardından genel kurul, tek liste ile girilen kongrede merkez ilçe başkanlığına Öner Geyik seçilirken, etkinlik faaliyet raporlarının okunmasıyla sona erdi