Başbakan Ahmet Davutoğlu, "Türkiye’de sadece atıl kapasitenin kullanımının ötesinde yapısal dönüşümlere ihtiyaç var ilkesinden hareketle arkadaşlarımız çok yoğun bir çalışma içine girdiler ve 25 öncelikli yapısal dönüşüm programını büyük ölçüde tamamladılar. Bunun ilk 9’unu Perşembe günü açıklayacağız" dedi.

Davutoğlu, TBMM AK Parti Grup Toplantısı’nda partililere seslendi. Eski Türkiye’de nüfusun yüzde 30’unun günde 2-4 doların altında yaşadığını, şimdi ise sadece yüzde 2’sinin bu sınırın altında olduğunu belirten Davutoğlu, "Birkaç yıl içinde o yüzde 2’yi de standardın üzerine çıkaracağız. Ülkede yoksulluğa, yolsuzluğa ve yasaklara karşı mücadele şiarıyla yola çıkmış olan AK Parti şiarı kararlı bir şekilde bu yoluna devam edecek" dedi.

Bu hafta Perşembe günü çok daha kapsamlı bir yapısal ekonomik hamle planını açıklayacağını bildiren Davutoğlu, "Ekonomide yapısal dönüşüm programı 25 program ve bin 200 eylem planından oluşuyor. Hükümet programımızı açıklarken dile getirdiğimiz artık Türkiye’de sadece atıl kapasitenin kullanımının ötesinde yapısal dönüşümlere ihtiyaç var ilkesinden hareketle arkadaşlarımız çok yoğun bir çalışma içine girdiler ve 25 öncelikli yapısal dönüşüm programını büyük ölçüde tamamladılar. Bunun ilk 9’unu Perşembe günü açıklayacağız. Ondan sonra da 9 ve 8’erli paketler halinde açıklamaya devam edeceğiz. Dün Başbakan Yardımcımız Sayın Babacan ilk 9 paketini Bakanlar Kurulumuza sundu ve Bakanlar Kurulu’ndan da onay aldık" diye konuştu.

Paketin içeriği hakkında bilgi veren Davutoğlu, şunları kaydetti:

"Bu pakette ithalata olan bağımlılığın azaltılması var. Şu anki trend sadece ithalatımızda bir düşüşü gösteriyor. Bu düşüşün iç yapısına baktığımızda büyük ölçüde sağlık alanında gözleniyor. İthalata bağımlılığı azaltmak hem içerde reel sektörün üretiminin artmasını sağlar hem de cari işlemler açığını minimize eder. Bu konuda eylem planlarımız hazır. Önümüzde 2018 yılına kadar ithalata olan bağımlılığın azaltılması için stratejik bir plan geliştiriyoruz. İkincisi öncelikli teknoloji alanlarında ticarileştirme programı. Bu da inovasyon ve Ar-Ge alanında, yani nitelikli kalkınma ve teknoloji yoğun kalkınma alanında yepyeni bir yapısal değişimin işaretini sağlıyor. Kamu alımları yoluyla teknoloji geliştirme ve üretim programı üçüncüsü, dördüncüsü yerli kaynaklara dayalı enerji, üretim programı. Bu da yine ekonomimizin en yapısal sorunlarından birine işaret eden, parmak basan bir husus. Cari işlemler açığımızın büyük bir kısmı enerjiye olan bağımlılığımızdan kaynaklanıyor. Yerli kaynaklara dayalı enerji üretimi bu anlamda bağımlılığı azaltacak ve ülkenin milli ekonominin, milli enerjiyle tahkim edilmesini sağlayacak. Enerji verimliliğinin geliştirilmesi programı. Tarımda su kullanımının etkinleştirilmesi programı ki yine özellikle su kaynakları itibarıyla iklim değişiklikleriyle meydana gelen meydan okumalara karşı şimdiden hazırlanmak için tarımda suyun etkin bir biçimde kullanılması için de kapsamlı bir değişim programı açıklayacağız. Sağlık endüstrilerinde yapısal dönüşüm programı. Sağlık Türkiye’de son 10 yıl içinde çok büyük reformların gerçekleştirildiği alan, şimdi sağlığı sadece içeride insanımızın sıhhati açısından değil, bir ekonomik sektör olarak da dünya standartlarının üzerinde bir cazibe merkezi haline getireceğiz. Sağlık turizminin geliştirilmesi programı, taşımacılıktan lojistiğe dönüşüm programı. Bütün bunlar Türkiye’nin geleceğiyle ilgili AK Parti vizyonunun nasıl titizlikle planlandığını açıkça gösteriyor."

Avusturalya’da yapılacak G-20 Zirvesi’ne işaret eden Davutoğlu, "Aslında bütün bu yapısal dönüşüm programlarıyla G-20’nin yükselen ülkesi olmaya karar vereceğiz" dedi.

"KARAMSAR TABLO ÇİZENLERE KÖTÜ BİR HABERİMİZ VAR"

Mayıs ayında 9,66 olan enflasyonun Ekim ayında 9,6’ya gerilediğini hatırlatan Davutoğlu, "Aslında daha fazla bir düşüş için çok çaba sarf ettik. Ama özellikle Türkiye’deki iklim şartları ve gıda fiyatları dolayısıyla istediğimiz ölçüye gerilemedi. Hani ülkede enflasyon tekrar çift haneli rakamlara çıkar diye bir felaket tellallığı yapanlar ve böyle bir karamsar tablo için neredeyse bütün enerjilerini sarf edenlere kötü bir haberimiz var. İnşallah bu ülke bir daha onların döneminde olduğu gibi iki haneli, üç haneli enflasyonlarla yönetilmeyecek. Enflasyon ilerleyen dönemlerde gittikçe artan bir hızla düşecek" şeklinde konuştu.

KOBANİ EYLEMLERİ

Davutoğlu, çözüm süreci konusunda terörü sonlandırmanın önemli bir hedef olduğuna dikkat çekerek, "Terörü sonlandırmanın esas kaynağı ülkede aidiyet bilincini güçlendirmektir" dedi.

3 Kasım 2002 tarihinden beri Türkiye’de birey ile devlet arasındaki aidiyet bağının giderek güçlendiğini söyleyen Davutoğlu, "Biz çözüm süreciyle bu aidiyet ve kardeşlik bağını güçlendirmeye çalışırken, birileri de aksine bu aidiyet bağını zayıflatmaya çalıştılar. Kobani bahane edilerek yapılan eylemlerden sonra şimdi herkesin bir muhasebe yapma vaktidir" diye konuştu.

TBMM’de çözüm komisyonu oluşturulduğuna dikkat çeken Davutoğlu, şunları kaydetti.

"Bütün tarafların beklentilerini karşılamak üzere Nisan 2013’te akil insanlar heyeti oluşturuldu. Bütün Türkiye’yi dolaştılar, her birine teşekkür ediyorum. Beklenti neydi, mutabık kalınan husus neydi? Mayıs ayında terör unsurlarının Türkiye’yi terk etmeleriydi. Terk ettiler mi? Mayıs ayında bunu ilan etmelerine rağmen Türkiye’yi terk edip, silahsızlandırma yönünde herhangi bir adım attılar mı? Hayır. Çünkü onlar bu zamanı kazanıp Türkiye’yi tekrar istikrarsızlaştırma çabası içine giriştiler. Ve o günlerde tam da çözüm ümitleri büyük bir ivme kazanmışken Türkiye’de Gezi provokasyonları yaşandı. Bu provokasyonlar dolayısıyla hemen geri adım attılar, arkasından hükümetimiz çözüm ve demokratikleşme iradesini gösterdi, 30 Eylül demokratikleşme paketini açıkladı ve 12 yılın en kapsamlı demokratikleşme paketini devreye soktu. 16 Kasım’da Diyarbakır’da Sayın Başbakanımızla birlikte Sayın Barzani’nin birebir yaptıkları çağrılarla çözüm süreci tekrar ivme kazandı. Bu sefer 17-25 Aralık provokasyonlarıyla yine darbe vurmak istediler ve o zaman bu darbe teşebbüslerine karşı da HDP, o zamanki adıyla BDP kararlı bir tavır ve tutum sergilemedi. Buna rağmen biz çözüm süreci irademizi hiç tereddüt etmeden ortaya koyduk. Çünkü biz birilerini memnun etmek için değil ezelde kardeş olan bu milletin her bir ferdini ebediyete kadar kardeş kılmak için çözüm süreci iradesini ortaya koyduk. Haziran ayında bunun için yasa çıkardık. Biz o yasalarla uğraşırken tam da yasalarla onların da istediği gibi bir hukuki çerçeve oluştururken, onlar Ankara’da siyaset yaparken ilişkili oldukları bazı gruplar şehirlerimizin etrafında kendilerine has bir düzen kurma çabasına giriştiler, eşkıyalık yapmaya kalktılar, haraç almaya kalktılar, tehditler, şantajlar yapmaya kalktılar. Biz hepsini takip ettik, bekledik ki HDP ortaya çıkıp çözümü süreci perspektifini ortaya koysun."

"EŞKIYALIKLARINI ZİRVEYE ÇIKARDILAR"

Davutoğlu, "Yeni hükümet kurulduğunda yaptığımız ilk iş, daha güvenoyu almadan yaptığım ilk toplantı çözüm süreci mekanizmasını oluşturma toplantısı oldu. 1 Ekim’de de Başbakanlık kararnamesiyle çözüm süreci mekanizmasını ortaya koyduk. Peki cevap ne oldu? 6-7 Ekim’de eşkıyalıklarını zirveye çıkardılar. Biz bunlara sessiz mi kalacağız? Doğu’da kendileri dışında hiçbir siyasi yapıya izin vermeyen defakto bir durum ortaya çıkarmalarına izin vermeyiz" dedi.

"HDP pozisyonunu tespit etsin" diyen Davutoğlu, "Eğer çağrısı CHP’yse daha Dersim’den özür dileme erdemini gösteremeyen parti ile bir arada olacaklarsa beraberlikleri hayırlı ve mübarek olsun. HDP ve CHP zulümde, zalimlikte beraberler, eğer IŞİD ve Esad’ı desteklemekte beraberlerse buyursunlar. Biz ise bu topraklardaki her bir kardeşimizle beraberiz, etnik fark gözetmeden her biriyle beraberiz. Şiddeti mazur görenler muhatap olma özelliğini kaybederler. Çıksınlar ’6-7 Ekim’de yapılanlar sürece ihanettir’ desinler. Vatandaşlara sorsunlar, bu olayları onaylayan kimse yok" ifadelerini kullandı.

"MHP VE CHP’YE SESLENİYORUM; ALANA İNİN"

Davutoğlu, "Bir kez daha sesleniyorum; hükümetin çözüm sürecindeki iradesi tam ve kesindir. Kimse bundan şüphe etmesin. Ama çözüm sürecinin başarıya ulaşması için kamu düzenini koruma konusunda irademiz aynı ölçüde kesin ve kararlıdır... Çözüm sürecindeki kararlılığımızı istismar etmek isteyen MHP ve CHP’ye de sesleniyorum; Türkiye’nin birliğini ve beraberliği korumak Ankara’dan olmaz, alana inin" dedi.

"Kongreler ve seçimler vesilesiyle adım atmadığımız vatan toprağı kalmayacak" diyen Davutoğlu, "Bugün sabah mangalda kül bırakmayan Sayın Bahçeli gelecek hafta grup toplantısında bugün benim burada söylediğimi söyleyecek mi? Diyebilecek mi ’seçimlerde adım atmadığım vatan toprağı kalmayacak’ diyebilecek mi? Sorumuz budur. Karşımıza kim çıkarsa çıksın, önümüze kim engel olmaya çalışırsa çalışsın, AK Parti kadroları Türkiye’nin her yerinde Türk bayrağını dalgalandıracak. Bu ülkede herkesle konuşabilen tek parti AK Parti’dir."

"ZİKZAK ÇİZMEDİK, VERDİĞİMİZ SÖZDEN GERİ DURMADIK"

Davutoğlu, "2002 3 Kasım’ından bu yana genel başkanımızı yasakladılar, bu tavrımız değişmedi. Darbe teşebbüsü organize edenler oldu, bu tavrımızı değiştirmedi. E-muhtıra verildi, tavrımız değişmedi. Parti kapatılma davası açıldı, tavrımız değişmedi. Gezi, 17-25 Aralık ve Kobani provokasyonları yapıldı, tavrımız değişmedi. Çünkü bizim tavrımız milletin ve tarihin tavrıdır, sadece bir siyasi partinin tavrı değildir. Zikzak çizmedik. Allah da şahit, millet de şahit. Verdiğimiz sözden geri durmadık. Zalimin tehdidinden geri adım atmadık, namerdin tuzağına hiçbir zaman boyun eğmedik. Sadece milletimizi, vicdanımızı, tarihten gelen ecdadın sesini dinledik, dinlemeye devam edeceğiz. Biz gönül kulağıyla duyar, gönül diliyle konuşuruz. Gönül kulağıyla duyan, gönül diliyle konuşanlar milletle beraber aynı hissiyatı yaşarlar. 2025 seçimlerine yürürken hepinizden ricam durmayacağız" ifadelerini kullandı.