ANKARA (AA) - CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, 2011 seçimlerinde sandıklara sağlıklı sahip çıkmayan 10 bine yakın CHP'linin üyeliğini düşürdüklerini açıkladı.

Kılıçdaroğlu, HaberTürk televizyonunun canlı yayınında 7 Haziran'da yapılacak Milletvekili Genel Seçimleri ve partisinin vaatlerine ilişkin açıklamalarda bulundu. 

Ekonomi alanındaki vaatlerini sıralayan Kemal Kılıçdaroğlu, 6 milyon 200 bin olarak açıkladıkları işsizlik oranının içerisinde iş aramaktan vazgeçenleri de saydıkları için bu rakama ulaştıklarını kaydetti. 

Emekli maaşlarıyla ilişkin görüşlerine, Başbakan Ahmet Davutoğlu'nun "ispat etsin" dediğini anımsatan Kılıçdaroğlu, "Eğer bir daha aynı cümleyi kullanırsa bunun için özel bir basın toplantısı yapacağım. Bakın rakamlar bana ait rakamlar değil, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığına ait rakamlar, Çalışma türü bazında emekli aylıkları Ocak 2015, 11 milyon 13 bin 697 kişi emekli aylığı alıyor. Ne kadar ödeniyor? 11 milyar 953 milyon 840 bin 824 lira. Biz bunun içinden emekli sandığı emeklilerini çıkarttık, bunlar bin liranın üzerinde alıyorlar. Diğerlerini topladık, aylığa böldük bin 14 lira çıkıyor,  9 milyon küsur kişi bin 14 lira alıyor ortalama. Biz ne diyoruz, bin liranın altında alan 8 milyon diyoruz. Aslında 8 milyon liradan da fazla" değerlendirmesinde bulundu. 

Kemal Kılıçdaroğlu, söz konusu bilgilerin Sosyal Güvenlik Kurumunun internet sitesinden kaldırıldığını iddia ederek, Başbakan Davutoğlu'na başta yanlış bilgi verildiğini, kendisinin rakamları açıklaması üzerine, konu hakkında bir daha yorum yapmadığını belirtti.

- "İmam hatip okullarını kapatmayacağız"

Daha önceki seçimlerdeki CHP ile şu anda seçim kampanyası yapan CHP'nin farklı olduğuna ilişkin bir soru üzerine Kılıçdaroğlu, şu yanıtı verdi:

"Şundan bütün vatandaşlarımın emin olmasını isterim, dünya değişiyor, insanlar, fikirler değişiyor ve gelişiyor, her kurum gelişiyor. CHP'de gelişiyor. Son 3-4 yıl içinde en büyük değişimi yaşayan parti CHP'dir. Muhafazakar kesim CHP'ye uzaktan mesafeli bakıyor, 'acaba bunlar söyledikleri sözlerin arkasında dururlar mı durmazlar mı' veya 'imam hatip okullarını kapatırlar' gibi bu kaygıları taşıyorlar. Şunu CHP'nin Genel Başkanı olarak açıkça söylüyorum imam hatip okullarını hiç kapatmayacağız, niye kapatalım, tam tersine ben İmam hatip okuluna giden çocuğun çok daha iyi eğitim almasını istiyoruz. Ben şunu garanti ediyorum bir aile, herhangi bir kişi ben inancımı özgürce yerine getiremiyorum diyorsa gelsin beni bulsun. Vallahi de billahi de önüne düşeceğim. Onun inancını özgürce yerine getirmesi için çaba harcayacağım."

Başörtüsü konusuna da değinen Kılıçdaroğlu, ülkenin 20-25 yıl bu konu yüzünden enerjisini kaybettiğini ve kadınların istediğini giymesi gerektiğini anlattı. 

CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, "Diyanet İşleri Başkanlığı'nın siyasetten uzak olması lazım. Bazı siyasetçiler camide insanları toplayıp, propaganda yapıyorlar. Ben bunu inanca saygısızlık olarak görüyorum. Hiç kimsenin inancına siyaset müdahale etmemeli. Müslümanlık'ta inanç Allah'la kul arasındaki duygudur. O duyguya dışarıdan birinin müdahale etmesi, sen dindarsın, sen değilsin diye müdahale etmesi doğru değil"  diye konuştu. 

Muhafazakarlığın "Değişime direnen kişi" anlamına geldiğini vurgulayan Kılıçdaroğlu, bu yüzden muhafazakarlık kavramının tartışılması gerektiğini kaydetti.

Geçmişte belli dönemlerde değişime direndiklerini, o zamanlar kendilerini muhafazakar olarak tanımlamadıklarını ifade eden Kılıçdaroğlu, şunları söyledi:

 "Çünkü muhafazakarlık tanımı farklı bir kavram onu din argümanı içinde koymayı ben biraz haksızlık buluyorum. Bizim inancımız, bizim dinimiz şunu diyorsa 'ilim Çin'de olsa bile git öğren' nasıl biz o insana muhafazakar deriz, 'bana bir harf öğretenin 40 yıl kölesi olurum' diyen bir inanç, nasıl olur da biz onu muhafazakar olarak tanımlarız. Muhafazakar değişime direnendir. Eğitimin ne kadar önemli olduğunu, bilginin birikimin ne denli önemli olduğunu savunan bir inancı, biz getirdik muhafazakar kalıba soktuk, ben bunu haksızlık olarak görüyorum." 

- "Sandıklara sahip çıkma konusunda ciddi sorunlarımız var"

CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, "Partinizin bu sefer oya sahip çıkacağından emin misiniz" sorusu üzerine, üyelerine bu konuda eğitimler verdiklerini, sandığa nasıl sahip çıkacaklarını öğrettikleri bilgisini paylaştı. 

Bütün siyasi partilerin sandıklara sahip çıkma konusunda özel çaba göstermelerini isteyen Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:

"Biz parti olarak elimizden geleni yapıyoruz. Geçmişte hatalarımız elbette oldu. Sandıkları erken bırakanlar oldu mu? elbette oldu 2011 seçimlerinde biz sandıklara sağlıklı sahip çıkmayan 10 bine yakın üyemizin üyeliğini düşürdük. Dedik ki kusura bakmayın siz CHP'li değilsiniz. Son seçimlerde ıslak imzalı tutanakların yaklaşık yüzde 70'ine ulaşabildik. Bazı yerlerde sandıklara sahip çıkma konusunda ciddi sorunlarımız var. Özellikle doğu ve güneydoğu da, kırsalda köylerde ciddi sorunlarımız var ama onun dışında diğer yerlerde ciddi bir sorun bu seçimlerde yaşamayacağız."

Kampanya sırasında çeşitli şiddet olayları yaşanmasına ilişkin görüşlerinin sorulması üzerine de Kemal Kılıçdaroğlu,  provokasyonlar konusunda uzak durmaları için üyelerini uyardıklarını, seçim bürolarına yönelik saldırılarla ilgili de kim olursa olsun bir saldırı varsa ortada bir suç olduğunu ve adalete teslim edilmesi gerektiğini bildirdi. 

PKK'nın HDP lehine bir oy baskısı yaptığına dair söylentiler olduğunun ve partisine yönelik böyle baskıların olup olmadığına ilişkin bir soruya Kılıçdaroğlu, Doğu ve Güneydoğu'da PKK'nın etkin bir unsur olarak ortaya çıktığını belirterek, "Baskı var. baskıyı giderecek olan kim hükümetin kendisi, ama süreç öyle bir tablo önümüze koydu ki kimse birisine dokunmak istemiyor. Bir kaygı yaşanıyor. Doğu ve güneydoğu da baskı olacak mı olmayacak hep birlikte göreceğiz bunu" değerlendirmesini yaptı. 

Kılıçdaroğlu, Kürt sorununa ilişkin bir soru üzerine de şunları kaydetti:

"Eğer Türkiye'nin en temel en derinlikli sorunu çözmek istiyorsanız bir samimi ve dürüst olacaksınız. İki, gizli kişisel bir ajandanız olmayacak. Üç, millete hesabını veremeyeceğiniz angajmanlara girmeyeceksiniz. Dört, millete bilgi vereceksiniz, açıklayacaksınız neyi nasıl yapacağınızı. Biz bunu söylediğimizde iktidar itiraz etti ve biz adresin Parlamento olduğunu da söyledik ona da itiraz ettiler ama sonuçta parlamentoya bir yasa getirdiler. O yasa kabul edildi. Orada kamuoyuna belli aralıklarla bilgi verileceğine ilişkin bir madde de var ama yasa çıktığından bu yana hiçbir bilgi verilmiş değildir. Sorunun çözümünü biz isteriz. Neler görüşüldü bugüne kadar bilmiyoruz, hangi vaatlerde bulunuldu onuda bilmiyoruz. Sorunun çözümünde iki tarafında çok samimi olduğuna inanmıyorum. Eğer HDP bu sorunun çözümünde samimi olsaydı, görüşmelerin birinci maddesine yüzde 10 seçim barajını koyardı."

- "Tek başıma iktidar olacağım diye demokrasiyi askıya almak bir darbe anlayışıdır"

"HDP yüzde 10 barajını aşmalı mı aşarsa bu sizin açınızdan ne anlama geliyor?" şeklindeki bir soru üzerine Kemal Kılıçdaroğlu,  "Yüzde 1 oy alan bir partinin seçimlerde en azından genel başkanının parlamentoda temsil edilmesini istiyoruz. Kürt siyasal hareketinin parlamentoda temsili de önemlidir. hem milli irade diyeceksiniz hem darbelere karşıyız diyeceksiniz, 12 Eylül hukukunun arkasına sığınacaksınız. Bu samimi bir davranış değildir. Ben HDP'den bağımsız bu sorunun çözüleceğine ben düşünmüyorum. Siyasi partilerin kendilerinin düşünmelerinin ötesinde ülkeyi ve dünyayı düşünmek zorundalar. Tek başıma iktidar olacağım diye demokrasiyi askıya almak bir darbe anlayışıdır" yanıtını verdi.

"12 Eylül darbe hukuku değişmediği sürece Türkiye'de demokrasi olmaz. Darbe hukuku değişirse o zaman bu ülkeye demokrasi gelir" ifadesine yer veren Kılıçdaroğlu, bütün siyasi partilerin barajı aşmasını istediklerini belirtti.

CHP'nin bir dönem doğu ve güneydoğu da olmadığına dikkati çeken Kılıçdaroğlu, bugün her ile ve ilçeye gidebildiklerini ve o bölgeden milletvekili çıkaracaklarını kaydetti. 

Kılıçdaroğlu, ayrıca mevcut sistem içerisinde parlamentoda milletvekillerinin kendi iradesini ortaya koyabilmesi gerektiğini de vurguladı. 

Avrupa Birliği'ne çok önem verdiklerine de işaret eden Kemal Kılıçdaroğlu, hangi kıstaslar varsa iktidara gelmeleri halinde hepsini getireceklerinin sözünü de verdi.

-"Kabahat Cumhurbaşkanından çok Yüksek Seçim Kurulundadır"

Türkiye'de siyasetin bir ahlak sorunu olduğunu ve iktidara geldiklerinde ilk olarak Siyasi Ahlak Yasası çıkartacaklarını dile getiren Kılıçdaroğlu, Sayıştayın yetkilerinin güçlendirilmesi gerektiğini anlattı.

Siyasi Partiler Yasası'nın değiştirileceğini ve lider sultasının kaldırılacağını aktaran Kılıçdaroğlu, yolsuzluk konusunun ise ülkede sıradanlaştığını, vatandaşların dertlerine odaklanılması gerektiğini, yolsuzluk olayının bu nedenle kendileri açısından ikinci planda yer aldığını ifade etti.

Çözüm Süreci'nde, CHP olarak muhataplarının meşru olması gerektiğini, bu anlamda HDP'nin barajı aşmasını önemsediklerini belirten Kemal Kılıçdaroğlu, bir hükümetin ve onun görevlendirdiği birisinin, İmralı ile görüşmesini doğru ve meşru bulmadıklarını, HDP barajı aşmazsa da resmi muhatap olabileceğini  kaydetti.

Sandığa gerçeklerle değil algılarla gidildiğini savunan Kılıçdaroğlu, partilerine ilişkin algının değişmesi gerektiğini, iktidar olamadıkları için halkı suçlama lükslerinin bulunmadığını, bu konuda bir öz eleştiri yapmaları gerektiğini bildirdi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın katıldığı toplu açılış törenlerine de değinen Kılıçdaroğlu, şöyle konuştu:

"Sayın Cumhurbaşkanı keşke TBMM'de yemin etmeden 'Ben gidip oraya oturacağım' deseydi. Bence daha mantıklı olurdu. Yemininin arkasında durmamak ağır bir vebaldir bana göre. Demokrasi açısından da ciddi bir kayıptır. Başbakanla beraber ortak hareket ediyorlar, bir siyasal partiye açıkça oy istiyor. Kabahat Cumhurbaşkanından çok Yüksek Seçim Kurulu'ndadır. Hukuk çalışmıyor, adalet çalışmıyor."

Kılıçdaroğlu, "Sayın Cumhurbaşkanına verilen sorumsuzluk en büyük sorumluluktur. Ona böyle bir sorumsuz alan yaratılması, sorumluluğunun gereğidir zaten. Ama 'Ben farklı bir Cumhurbaşkanıyım' diyor. İstediğini yapıyor" diyen Kılıçdaroğlu, bundan sade vatandaşın da rahatsızlık duyduğunu iddia etti.

-"Devlette 'Paralel Yapı' olmaz"

Devlette "Paralel Yapı"yı asla kabul etmediklerini vurgulayan Kılıçdaroğlu, "Devletin bir omurgası vardır. Anayasa belirler, herkes ona uymak zorundadır. Devlette "Paralel Yapı" olmaz. Ama hükümetin paraleli olabilir. Yapılan neydi? Hükümetin paraleliydi. Gerçek buydu" ifadesini kullandı.

Kemal Kılıçdaroğlu, "17-25 Aralık olaylarında, hükümet, devleti soymuştur. Çok açık. Hiçbir tereddüdüm yok. O telefon konuşmalarının yüzde 100'ü de doğrudur" iddiasında bulundu.

İsimsiz ihbar mektuplarıyla devletin yönetilemeyeceğini belirten Kılıçdaroğlu, "Paralel Yapı"yla mücadelenin hukuk içinde sürdürülmesi gerektiğinin altını çizdi.

Seçimde toplumun önemli bir kesiminden oy alacaklarını düşündüklerini ifade eden Kemal Kılıçdaroğlu, partilerinin stratejisini belirleyen bir firma tarafından yapılan ankette, CHP'nin oy oranının yüzde 30'un üzerinde göründüğü bilgisini paylaştı.

(Bitti)