Demokratik Toplum Kongresi’nin Genel Kurul toplantısında konuşan DTK Eşbaşkanı Hatip Dicle, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Başbakanlık döneminde 2004 yılında Diyarbakır’da yaptığı konuşmayı hatırlatarak, bunu tarihi bir konuşma olarak gördüklerini söyledi.

Diyarbakır’da iki gün boyunca devam edecek olan Demokratik Toplum Kongresi’nin Genel Kurul toplantısı Eşbaşkanlar Hatip Dicle, Selma Irmak, DBP Eşbaşkanı Emine Ayna, DTK delegeleri ve çok sayıda davetlinin katılımıyla Cegerxwin Kültür Merkezi’nde başladı. Toplantı saygı duruşu ve divan başkanı HDP Kars Milletvekili Mülkiye Birtane’nin konuşmasıyla başladı.

DTK Eşbaşkanları adına ilk konuşma Selma Irmak tarafından yapıldı. Irmak, Kürtçe yaptığı konuşmasında Kürt sorununda gelinen aşamaya değinerek, çözüm süreciyle ilgi değerlendirmelerde bulundu. Irmak, demokratik özerkliği sadece Kürtler için değil, bütün halklar ve inançlar için istediklerini belirterek, üniter devletin de bu eksende bir reforma gitmesi gerektiğini söyledi.

DTK Eşbaşkanı ve İmralı heyetinde yer alan Hatip Dicle ise konuşmasına, Abdullah Öcalan ve KCK yetkililerinin selamlarını katılımcılara ileterek başladı. Dicle, "Tarihi bir kavşakta olduğumuz bu süreçte, sizlere Türkçe hitap edeceğim. Çünkü mesajımızın ulaştırılması gereken yerler vardır. Bugün çok kıymetli bir selam getirdim. Öcalan’ın İmralı’dan en sıcak ve coşkulu selamlarını iletiyorum" dedi.

"BUGÜNLERE KOLAY GELMEDİK"

Bugünlere kolay gelinmediğine dikkat çeken Dicle, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın 2004 yılında Diyarbakır’da yaptığı konuşmaya değinerek, "Bugünlere kolay gelmedik. 2004 yılında başlanan çatışmalarda çok kan aktı, acılar yaşandı. AK Parti hükümeti o dönemde iktidardaydı. O günlerde askeri vesayet çok kuvvetliydi. Onlar da o günlerin rüzgarına kapılıp gitmişlerdi. O süreçte ilk farklı yaklaşım 2005 Ağustos ayında oldu. O günün başbakanı Recep Tayyip Erdoğan’ın, 2004 Ağustos ayında Diyarbakır’da yaptığı konuşmayı tarihi bir konuşma olarak görüyoruz. Ama onun pratikleşmesini daha çok önemsiyorduk. Maalesef gereklilikleri olmadı. 2006 yılından sonra Abdullah Öcalan ile bu temelde, biz kendi aramızda bu sorunu mutlaka çözmeliyiz, aksi taktirde Türkiye’nin büyümesini, güçlenmesini istemeyen güçler, bunu hep sabote ediyorlar diye devlet farkına vardı" diye konuştu.

"BU GELİNEN TARİHİ HALKAYI ÖNEMSEMEK GEREKİYOR"

Bugün gelinen noktanın çok önemli olduğunu aktaran Hatip Dicle, 2011-2012 yılında yaşanan çatışmalara vurgu yaparak şunları söyledi:

"2 yıl boyunca nasıl kısır bir döngü, şiddet sarmalı içinde olunduğunu herkes gördü. Belli mesafeler alındı ama geldiğimiz noktayı, hafızamızı tazelemek için anlatıyorum. Bugün geldiğimiz nokta çok önemli. Öcalan görüşmede ‘Hükümete söyleyin bu son şanstır. Bu taslak üzerinde en geç Nisan’a kadar mutlaka bir siyasi çözümü yakalamalıyız. Aksi takdirde sabrımın son noktasındayım. Bir hafta on gün sonra bekliyorum’ dedi. Ama 14 gündür daha adaya gidip Öcalan’ın sadece Kandil’in mesajını çok şeffaf bir şekilde iletebiliriz. Hükümeti halen bilmiyoruz. Bu gelinen tarihi halkayı önemsemek gerekiyor. Hükümeti uyarıyoruz. Bizim yapacağımız analizleri kendileri de yapabilirler ama bulunduğumuz noktanın kıymetini sadece biz değil onlar da bilmelidir. Biz özgür irademizle bu yolda yürüyoruz. Ama Öcalan’ın ortaya koyduğu taslağı boşa çıkarmaya ya da oyalamaya hiç kimsenin hakkı yoktur. Kimse kabul edemez. Sorunun muhatapları bizim halklara duyduğumuz sorumluluk gereği canı gönülden haykırdığımızı duymak zorundadırlar."

Toplantı, daha sonra basına kapalı devam etti.