CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, “İnsan hakları ihlalleri o kadar büyük boyutlara ulaştı ki isyan etmemek mümkün değil. Demokrasiyi geliştirmemiz gerekirken demokrasiyi, insan haklarını geliştirmeye çalışırken insan haklarını yok ediyoruz” dedi.

CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, İnsan Hakları Haftası etkinlikleri çerçevesinde katıldığı Geleceği Birlikte Kuralım İnsan Hakları Buluşması’nda, “İnsan hakları ihlalleri o kadar büyük boyutlara ulaştı ki isyan etmemek mümkün değil. Ve şu soruyu sormaktan kendimi alamıyorum. 1946-2014, demokrasiyi geliştirmemiz gerekirken demokrasiyi yok etmeye çalışıyoruz. İnsan haklarını geliştirmeye çalışırken insan haklarını yok ediyoruz. 456 yurttaş güvenlik güçlerinin silahlarıyla öldürüldü. Nasıl bir ülkede yaşıyoruz? Kendi ülkemizin silahlı kuvvetleriyle 34 çocuğumuzu linç ediyoruz, katlediyoruz. Sorumlusu? Sorumlusu yok. Aykırı düşünen insana tahammül edemiyoruz. Oysa düşünmek kadar güzel bir şey yok. Neden tahammül edemiyoruz?” diye konuştu.

“BİZ SADECE TÜRKİYE’DE DEĞİL, BÜTÜN DÜNYADAKİ İNSAN HAKKI İHLALLERİYLE İLGİLENMEK DURUMUNDAYIZ”

“Aslında insan doğanın bir parçası” diyen Kılıçdaroğlu, şöyle konuştu:

“Doğanın haklarını hep beraber savunmak zorundayız insan haklarıyla beraber. Çocuğun da hakkı var, yaşlının da hakkı var, ağacın da hakkı var, taşın, toprağın da hakkı var. Madem ben doğanın bir parçasıyım ve madem ben o doğada güzel ve rahat yaşamak istiyorum düşüncelerimle yaşamak isterim ben, özgürlüğümle yaşamak isterim ben. Geldiğimiz noktaya bakabilir misiniz? İnsan haklarından söz ediyoruz, medya üzerindeki baskılara bakın. İnsan haklarından söz ediyoruz, egzoz dumanında ısınmaya çalışan Suriyeli kızın dramına bakın. O da insan. Ben rahatsız oluyorum. Savaştan kaçtılar yaşamak için Türkiye’de. 5 çocuk zehirlendi ve hayatını kaybetti Antalya’da. Neden? İnsan hakları evrenselse ki, öyle olmak zorundadır. Biz sadece Türkiye’de değil, bütün dünyadaki insan hakkı ihlalleriyle ilgilenmek durumundayız. Fakat geldiğimiz nokta kendi ülkemizin sorununu önce çözelim. İnsan hakkı ihlallerini önce burada kaldıralım dedik. Faili meçhuller. Nasıl olur faili meçhuller? Bizim bir cezaevi komisyonumuz var. Hasta mahkumlar var değerli arkadaşlarım. İlacını kendisi alamayacak, ancak koğuş arkadaşının ilacını verip suyunu içirdiği bir hastayı düşünebiliyor musunuz? Mahkum. Dışarı bırakılmıyor. Neden? Kaçacak. Koğuşta yürüyemiyor zaten bu. Sadece biz mi gözlüyoruz bu olumsuzlukları? Hayır bütün dünya gözlüyor, bütün dünya. Uluslararası kuruluşların raporları var. Türkiye’deki insan hakkı ihlalleri bütün ayrıntılarıyla anlatılıyor. Belki bizim bildiğimizden çok daha fazlasını onlar biliyorlar.”

“BU SIZI SADECE BU TOPLANTIYA ÖZGÜ DEĞİL, BU SALONA ÖZGÜ DE DEĞİL”

Toplantının küçük bir salonda yapılıyor olduğunu ama herkesin yüreğinde derin bir sızı olduğunu ifade eden Kılıçdaroğlu, “Bu sızı sadece bu toplantıya özgü değil, bu salona özgü de değil. Hakkari’den Edirne’ye, Kars’tan İzmir’e kadar, Samsun’dan Adana’ya kadar toplumun yüreğinde bir ateş var. Bizim sorumluluğumuz var. Buraya oturacaklar, bize insan hakkı ihlallerini uzun uzun belki anlatacaklar bilmiyorum. Ama konu insan hakları. Ama bu ülkede yaşayan her bireyi görüşü ne olursa olsun, inancı ne olursa olsun, yaşam tarzı ne olursa olsun, etnik kimliği ne olursa olsun hiçbir ayrım yapmadan bu toplumu kucaklamadığımız sürece insan hakkı ihlallerini önleyemeyiz. Biz bütün toplumu kucaklamak zorundayız. İnsansa kimliğiyle insandır, düşüncesiyle insandır, düşüncesini açıklamasıyla insandır. Ona saygı duyacağız. Farklı görüşleri dinlemeyi bir anlamda görev sayacağız. Bırakın tahammül etmeyi görev sayacağız farklı görüşleri dinlemeyi. Eğer bunu yapabilirsek çok önemli bir aşamayı katetmiş oluruz” şeklinde konuştu. CHP olarak nerede bir insan hakkı ihlali varsa onun üzerine gitmeye çalıştıklarını kaydeden Kılıçdaroğlu, “Hapishanedeyse hapishanede, meydandaysa meydanda, evdeyse evde, kırdaysa kırda. İnsanları kucaklamak istiyoruz. Biz 1946’dan buyana gerçek anlamda demokrasiyi yaşamamış bir toplumuz. Demokrasiyi sadece seçimlerde sandığa gidip oy kullanmak zannediyoruz. Bu demokrasi değildir arkadaşlar. Demokrasi nedir biliyor musunuz? Birde şöyle düşünün, sıcak siyasetin doğrudan müdahale etmediği alanlar ne kadar fazla olursa demokrasi o kadar güçlü olur. Tanımı şudur bunun arkadaşlar; eğer bir sivil toplum örgütü varsa, insan hakkı ihlalleriyle ilgileniyorsa, oraya sıcak siyaset müdahale etmediği sürece demokrasi güçlenir. Eğer medyaya özgürce haber yapmaması için sıcak siyaset, yani iktidar müdahale ediyorsa orada demokrasi yoktur. Müdahale edemiyorsa orada demokrasi güçlenir. O nedenle bizim bu alanları genişletmemiz gerekiyor ve büyütmemiz gerekiyor. Her alan iktidarın merceği altındaysa orada demokrasi yoktur. 46’dan beri geldik demokrasi yok” dedi.

“İNSAN HAKKI İHLALLERİ KONUSUNDA ORTAK SES ÇIKARMAK ZORUNDADIRLAR”

Bu ülkenin bütün aydınlarının görüşü ne olursa olsun demokrasi konusunda ortak ses çıkarmak zorunda olduklarını söyleyen Kılıçdaroğlu, şunları kaydetti:

“İnsan hakkı ihlalleri konusunda ortak ses çıkarmak zorundadırlar. Geçmişe baktığımızda bu yönde karnemiz kırık. Benden olanları savundum, benden olmayanların karşısına çıktım. Oysa insan hakkı ihlali benden olmayan diye bir ayrımı asla kabul etmez. İnsansa biz ona her türlü ama her türlü ayrıcalığı tanımak zorundayız. Onun düşüncesini açıklıkla ifade etmesinin yollarını yaratmak zorundayız. Bu bizim temel görevimiz olmak zorundadır. Şimdi konuklar gelecekler buraya çıkacaklar konuşacaklar, hep beraber dinleyeceğiz ve sonra insan hakkı ihlalleri konusunda büyük dramlar yaşamış ailelere plaket vereceğiz. O plaketler sadece bu ailelerin değil, mazlum olan bütün ailelerin plaketleridir onlar. Onlar temsilen bu plaketleri alacaklar. Kabul buyururlarsa bir anlamda hoşgörü tohumları da ekeceklerdir bu topraklara. Zengin bir kültürümüz var, Yunus’umuz var, Mevlana’mız var baktığımız zaman. Dönüp o zaman kendimize sormamız gerekiyor Yunus’umuz, Mevlana’mız varsa neden bu insan hakkı ihlalleri var?”

Kılıçdaroğlu’nun konuşmasının ardından moderatörlüğünü CHP Genel Başkan Yardımcısı Sezgin Tanrıkulu’nun yaptığı İnsan Hakları Buluşması paneline geçildi. Panelin ardından Kılıçdaroğlu, Erdal Eren, Kemal Türkler, Ali İsmail Korkmaz ve Vedat Aydın’ın ailelerine plaket verdi.