Halkın Demokratik Partisi (HDP) Eş Genel Başkan Figen Yüksekdağ, "Güvenlik paketleriyle militarizmi tahkim ederek demokrasiyi getiremezsiniz" dedi.

HDP Eş Genel Başkanı Yüksekdağ, partisinin grup toplantısında yaptığı konuşmada, Kobani eylemleri ile ilgili insanların kardeşlerinin yaşamı için sokağa çıktıklarını belirterek, demokratik bir biçimde başlayan eylemlerin linç tezgahlarıyla kesilmeye çalışıldığını iddia etti. "Kobani’deki soylu insanlık direnişi Kobani’nin düşmeyeceğini bütün dünyaya ilan etti” diyen Yüksekdağ, sözlerine şöyle devam etti:

"Kobani düşmedi, hükümetin karanlık hesapları düştü. Türkiye itibar kaybetti, gözden düştü. Hükümet BM Güvenlik Konseyi geçici üyesi olmak için kapıda bekliyor ama seçilemiyor. İtibarı yere çakılmıştır."

Kobani direnişinin gücünü en geç fark edenin hükümet olduğunu savunan Yüksekdağ, "Sadece mecbur kaldığında adım atma siyaseti tekerrür etmiştir. Memlekette Kobani düşmesin diye yer yerinden oynadı, Davutoğlu şimdi ‘Suruç’la Kobani’yi birbirinden ayırmıyoruz’ diyor. Beyefendi yeni farketmiş. Sayın Davutoğlu, Kobani gerçeğini bir ay önce görseydiniz bu kadar insan yaşamını yitirmeyecekti" şeklinde konuştu.

Gerçeği ve somut politikanın kendisini istediklerini söyleyen Yüksekdağ, "Akil insanlar toplantısı yapıldı. Peki akil insanların ilk çalışmasında hazırlanan raporlar ne oldu? Akil insanlar size yol haritasının somut noktaları olacak tasarılar sundu. Sayın Öcalan yol haritası sundu. Hiçbir şey yapmadınız. Hükümet sürecin deyim yerindeyse ekmeğini yemeye devam ediyor, ama somut adım atmıyor. Taslak da taslak" ifadesini kullandı.

"Güvenlik paketleriyle militarizmi tahkim ederek demokrasiyi getiremezsiniz" diyen Yüksekdağ, şöyle devam etti:

"Önce demokrasiyi getireceksiniz. Gerçekten derdiniz sınır güvenliğiyse Rojava kantonlarını tanıyın. Güvendeki bir Rojava’dan daha güvenli bir bölge olamaz. Sınır içindeki güvenlik de demokrasiyle sağlanır. Demokrasiyi sağlamazsanız hiçbir yer güvenli değildir. Bize de değildir, size de değildir."

Yüksekdağ, "Çözüm sürecinde kimi muhatap alacağız? Bakanlar ’Öcalan’ın konumu değişebilir, tartışalım’ diyor, Cumhurbaşkanı çıkıyor ’Villa verecek halimiz yok’ diyor. Siz İmralı’da kaç masa, televizyon, sandalye olduğuyla uğraşmayın. Sizin daha çok önemli işleriniz var. Yol temizliği için adımlar atılsın. Müzakere süreci bekleme koridorundan çıkarılsın. Yoksa Öcalan’ın villa istediği yok. Bizim gibiler villa istemez. Kürt siyasetinin ve halkın böyle bir tartışması, beklentisi yoktur" dedi.