TBMM (AA) - TBMM Başkanı Cemil Çiçek, son günlerde bazı şahısların ve bazı parlamentoların Ermeni diasporasının ve arkasındaki güçlerin yürüttükleri bir iftira ve karalama kampanyasına şahit olunduğunu belirterek, "1915’te Ermeni çetecilerinin eline silah tutuşturanlarla, günümüzde ülkemizi kana bulayan teröristlere silah veren, eğiten, teşvik eden aynı adreslerdir" dedi.

TBMM Genel Kurulu, 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı ve TBMM'nin açılışının 95. yıl dönümü dolayısıyla, Meclis Başkanı Çiçek, başkanlığında özel gündemle toplandı.

Çiçek, yaptığı konuşmada, 1919’da Samsun’dan başlayan kutlu yolculuğun, 9 Eylül 1922’de İzmir’de zaferle sonuçlandığını, dönemin emperyalist güçlerine karşı Türk milletinin kahraman evlatlarının yeni bir destan yazdığını ifade etti. 

Günümüzden 716 yıl önce Söğüt’te göndere çekilen bayrağın bir daha yere düşmemesi için yeni ufuklar açıldığını vurgulayan Çiçek, "Devletimizi yıkılma, milletimizi dağılma noktasına getiren sebepler üzerinde kafa yorulmuş ve yenilenmenin alt yapısı kurulmuştur. Hürriyet ve bağımsızlığımızı bir daha tehlikeye düşürmemek için modern Türkiye’nin temelleri 95 yıl önce atılmıştır" dedi.

Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin  95 yıldır milli iradenin tecelli ettiği kurum olduğunu belirten Cemil Çiçek, millet iradesinin, 95 yıl önce, yokluk, yoksunluk içindeki bir imparatorluğun yıkıntılarından modern gelişmiş bir devlet inşa ettiğini söyledi.

Çiçek, "O irade ki hiçbir işgali, dayatmayı, kısıtlılığı kabul etmemiş; emperyalistlerin kendisine biçtiği gömleği yırtıp atmış ve kendi kaderini tayin etmek için en zor şartlara göğüs germiştir. O nedenledir ki biz bu yüce Meclise 'Gazi Meclis' diyoruz. Tarihsel anlamı, sıradan bir demokratik kurumdan ya da temsil makamından çok daha fazladır. Bu milletin sadece düşünce ve görüşlerinin temsil edildiği bir kurum değil doğrudan varlığının vücut bulduğu bir kurumdur. Böyle ayrıcalıklı bir Mecliste görev yapmak hem hepimiz için haklı bir gurur kaynağı, hem de ağır bir sorumluluktur " diye konuştu.

TBMM'nin açılması ile Türk tarihinde bir dönemin kapandığını ve yeni bir dönemin açıldığını anlatan TBMM Başkanı Çiçek, konuşmasına şöyle devam etti:

"Büyük Önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün ifadesiyle, 'Bütün cihan bilmelidir ki artık bu devletin ve bu milletin başında hiçbir kuvvet yoktur, hiçbir makam yoktur. Yalnız bir kuvvet vardır; o da milli egemenliktir. Yalnız bir makam vardır. O da milletin kalbi, vicdanı ve mevcudiyetidir.' O sebeple TBMM açıldığı andan itibaren Türk milletinin yegane temsilcisi olmuştur. Ülkemizin bağımsızlığını canlarından aziz bilen kurucu büyüklerimiz yaptıkları çalışmalarla, milletimizi tarih sahnesinden çekilmekten kurtarmışlardır. Onlar yaptıkları görevle milli tarihimize altın harflerle kaydedilmişlerdir.

Türk milleti, 23 Nisan 1920’de Türkiye Büyük Millet Meclisi’ni açarak, tarih sahnesine yeniden döndüğünü bütün dünyaya ilan etmiştir. Bu nedenle bugün bizlerin coşku günüdür. Hepimize kutlu olsun."

 

-"Kirli ve kanlı ellerini bizim elbiselerimiz üzerinde temizlemeye çalışıyorlar"

 

Cemil Çiçek, bir milletin birliği ve dirliği bozulduğunda, birliği yeniden tesis etmenin, mukavemet güçlerini oluşturmanın son derece güç olduğunu ifade ederek, "O yüce insanlar sayesinde, zorbalığa boyun eğilmemiş ve büyük emperyalist oyun bozulmuştur. Şunu iyi bilmeli ve her zaman hatırda tutmalıyız ki, ülkemize, milletimize yönelik oyunlar, saldırılar, kurulan tuzaklar bitmemiştir. Bundan sonra da bitmeyecektir. Değişik adlarla, değişik senaryolarla bu gün de devam etmektedir" dedi.

 Çiçek, sözlerine şöyle devam etti:

"Son günlerde bazı şahısların ve bazı parlamentoların Ermeni diasporasının ve arkasındaki güçlerin milletimize karşı yürüttükleri bir iftira ve karalama kampanyasına şahit oluyoruz. Tek yanlı ön yargılı tarihi gerçeklikten ve objektiflikten uzak bu söylem ve kararlarla bir tezgah kurulmaktadır. Bu yüce çatı altında Meclis Başkanı olarak belirtmek isterim ki 1915’te Ermeni çetecilerinin eline silah tutuşturanlar, binlerce, on binlerce masum Osmanlı vatandaşının, kardeşlerimizin kanın akıtılmasını teşvik eden, tahrik eden her türlü desteği sağlayanlarla, günümüzde ülkemizi kana bulayan, binlerce vatandaşımızın kanını akıtıp yüreğimizi dağlayan teröristlere silah veren, eğiten, teşvik eden her türlü desteği veren aynı adreslerdir, aynı çevrelerdir.

40 yıldır kanlı terör eylemleriyle maddi manevi bize çok acı verdiler. Şimdi de sözde soykırım yalanları ile yeni bir saldırı başlattılar. Bunu iyi anlamamız lazım. Bu söylemlerde bulunanlar ve karar alanların bazılarının elleri tarihte kirli ve kanlıdır. Kirli ve kanlı ellerini bizim elbiselerimiz üzerinde temizlemeye çalışıyorlar."

Birinci Cihan Savaşı'nın, insanlığın yaşadığı en kanlı savaşlardan biri olarak hatırlandığını,  20 milyondan fazla değişik dinlerden, etnik kökenlerden ve milletlerden insanın hayatını kaybettiğini anlatan Çiçek, "Ocaklara ateş düşmüş ülkeler harabeye dönmüştür. Ölenlerin hangi etnik kökenden olduğunun önemi yok. Biz hepsinin acısını paylaşıyoruz. Kaldı ki Ermeniler bizim tarihimizde, kültürümüzde önemli bir yere sahiptir. İnsan acılar üzerinden siyaset de yapmaz ayrım da yapmaz.  20 milyon içinden sadece bir etnik kökene mensup olanları yücelterek diğer milyonları göz ardı ederek ayrımcılık yapılamaz" diye konuştu.

Çiçek, "Irkçılığın, ayrımcılığın, nefret söylemlerinin ve İslamofobinin tırmandığı bir dönemde kisvesi ve sıfatı ne olursa olsun, sorumluluk taşıyan kişilere tek yanlı suçlamalar ve iftiralar yakışmaz. Bu söylemler her geçen gün daha çok ihtiyacını duyduğumuz barışa da hizmet etmez. Hele hele hukuku hiçe sayan ve kendini hukukun üstünde görerek acılardan husumet çıkarmaya ve bunun üzerinden ülkemize karşı bir siyasi karalamaya kapı açanlar kendini uluslar arası bir ceza mahkemesi ya da tarihçiler kurulu yerine koyarak karar alan parlamentolar, sorumsuz bir iş yapmış olurlar. Bundan böyle herkes bilmelidir ki milletimize, özellikle de yurt dışında yaşayan vatandaşlarımıza, onların çocuklarına bu kararlar ve bu söylemler sebebiyle, okullarda, sokaklarda ve iş yerlerinde bir ayrımcılık yapılırsa, nefret söylemleri giderek artarsa, o takdirde bu sorumluluk, bu kararı alanlara, bu söylemlerde bulunanlara aittir" uyarısında bulundu.

 TBMM olarak 2005 yılında oybirliği ile alının kararla, dünyaya 1915 olaylarının tüm yönleriyle aydınlatılması için çağrıda  bulunduklarını aktaran Çiçek, " Bu çağrıyı ancak kendine özgüveni olan milletler yapar. Biz tarihimizle yüzleşmeye hazırız ve bunu her vesileyle söyledik. Ancak buna yanaşılmayacağını da biliyoruz. Çünkü bu işin arkasından bu kampanyayı sürdüren ve destekleyenlerin çıkacağından hiç şüphem yoktur. Tarihi acılara istismar mantığı ile yaklaşarak hukuki bir kavram olan soykırımı siyasallaştıracaklarına Akdeniz’in ortasında hayatını kaybeden 700’den fazla göçmeni hatırlamaları ve rahatsız olmaları gerekir"  eleştirisinde bulundu.

 

-"Her zaman dinç ve uyanık olmamız gerekir"

 

Anadolu’yu kendine yurt edinen milletlerin her zaman uyanık durması gerektiğine işaret eden Çiçek, birliğini bozan, düşmanın oyununa gelen milletlerin tarih sahnesinden silindiğini  söyledi. 

Enerjisini koruyan milletlerin tarihin öznesi olmaya devam ettiğini belirten Çiçek, "Bizim de her zaman dinç ve uyanık olmamız gerekir. Birliğimize ve dirliğimize kastedenlere fırsat vermememiz gerekir. Geçmişimiz geleceğimizin referansıdır ama teminatı değildir. Millet, senlik benlik kavgasına girdiğinde, adalet mülkün temeli olmaktan çıktığında, devleti yönetenler vurdumduymaz olduğunda, hürriyet ve istiklalin tehlikeye düşmesi kaçınılmazdır. Milli uyum bozulduğunda, dirlik ve düzenimize kast edenlerin amaçlarına ulaşacaklarından şüphe duyulmamalıdır" diye konuştu.

Vatanın birliği, milletin hürriyeti, devletin bağımsızlığı söz konusu olunca kader birliği edilmesi gerektiğini ifade eden Çiçek,  konuşmasını şöyle sürdürdü:

"Bu duyarlılığı 95 yıl önce Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin açılışını gerçekleştiren büyüklerimiz gösterdi. Bugün de bizler, devletimizin bağımsızlığına, milletimizin hürriyetine kastedenler olduğunda aynı duyarlılığı göstermeliyiz. Milletimizin menfaatleri söz konusu olduğunda kişisel menfaatlerimizden feragat etmek gibi bir sorumluluğumuz vardır.

Birinci Meclis’in sahip olduğu yüce ruha, bugüne kadar sahip çıktığımız gibi, bugünden sonra da sahip çıkmaya devam etmeliyiz. Çünkü varlığımızı ülkemize ve milletimize borçluyuz. Milletimizin ve devletimizin çıkarlarını kendi çıkarlarımızın üstünde tutmalıyız".

"Şartlar ne olursa olsun, Birinci Meclis bize her zaman örnek olacak ve olağanüstü şartlar altında bile hukuku ve adaleti üstün tutacağız. İlk Meclis’in kuruluş ilkelerinden sapmamalı, demokrasimizi yaşatmalı, istiklal ve hürriyetimizi hiçbir şeyle değişmemeliyiz" diyen Cemil Çiçek sözlerini şöyle tamamladı:

 "Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin iradesi, milletin iradesidir. Bu iradeye her zaman sahip çıkacağız. Unutulmamalıdır ki, 23 Nisan 1920 herhangi bir gün değildir. Taşıdığı mana itibarıyla bu tarihi çocuklarımız, gençlerimize en doğru şekilde öğrenmelidir.  Onlar bu ülkünün neferleridir.  Çocuklarımız ve gençlerimizin yaşadıkları toprakların değerini anlamaları için, dedelerinin, ninelerinin geçmişte verdikleri mücadeleyi bilmeleri gerekmektedir. Bu kutlu gün vesilesiyle çocuklarımızın ve gençlerimizin 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı’nı kutluyorum. Onlar yarınlarımızın güvencesidir. 

Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin doğum günü sayılan bu günü başta Gazi Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere, Meclisimizin Kurucu Üyelerine borçluyuz. Onları rahmet, minnet ve şükranla anıyorum."