Eskişehir Osmangazi Üniversitesi (ESOGÜ) Hastanesi Başhekim Yardımcısı ve Enfeksiyon Hastalıkları Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Elif Doyuk Kartal, AIDS konusunda Türkiye’de toplumsal baskı, deşifre olma endişesi, hastalığını saklama ve reddetme yaklaşımının, risk altındaki kişileri test yaptırmak konusunda kısıtlayıcı bir unsur olduğunu belirtti.

1 Aralık Dünya AIDS günü dolayısıyla kamuoyunu bilgilendirici bir açıklama yapan Prof. Dr. Elif Doyuk Kartal, ülkemizde ilk HIV/AIDS tanımlamasının yapıldığı 1985 yılından beri hasta sayısı giderek artığını belirtti. Dünyada 35 milyondan fazla, Türkiye’de ise 2013 Kasım ayı itibariyle 7 bin 50 kişi HIV/AIDS hastası bulunduğunu anlatan Kartal, "Birleşmiş Milletler HIV/AIDS Ortak Programı (UNAIDS)’nın küresel taahhüdü; HIV önleme, tedavi ve bakım desteğine evrensel ulaşım, HIV yayılımını durdurmak ve geri döndürmektir. UNAIDS’in 2011-2015 stratejik vizyonu “Sıfır Yeni Enfeksiyon” olarak belirlenmiştir. Ülkemizde 2013 yılında bin 24 kişi yeni enfeksiyon tanısı almış olup, bu sayı bugüne kadar görülen en yüksek artışın yaşandığını göstermektedir. Ülkemizde toplumsal baskı, deşifre olma endişesi, hastalığını saklama ve reddetme yaklaşımı risk altındaki kişileri test yaptırmak konusunda kısıtlayıcı bir unsur olmakta birlikte, hastalık konusundaki bilinçlenme arttıkça riskli temas sonrası test yaptıran kişi sayısı artmakta ve bu da tanımlanan vaka sayısını artırmaktadır" ifadelerini kullandı.

Prof. Dr. Elif Doyuk Kartal, açıklamasının bir bölümünde ise hastalığın tedavisi konusunda şunları ifade etti;

HASTALAR, DIŞLANMA KORKUSU İLE TEDAVİ OLMAKTAN DA KAÇINABİLİYOR

"Virüsün bulaşmasından en az 15 gün sonra virüse ait antikorların saptanması ile tanı konabilmektedir. Tanı konulmasından sonra uzun bir izlem ve takiben ömür boyu süren tedavi süreci başlamaktadır. HIV/AIDS’te tedavinin hedefi virüsü uzun süreli baskılamak, bozulmuş olan bağışıklık fonksiyonlarını düzeltmek ve/veya korumak, yaşam kalitesini ve süresini artırmaktır. Günümüzde hastalığın henüz tam kür sağlayabilecek tedavisi yoktur ancak mevcut tedavi ve koruyucu uygulamalar ile HIV enfeksiyonu kaynaklı ölümler önemli ölçüde azalmış ve HIV/AIDS yaşam boyu ilaç kullanımını gerektiren bir tür kronik hastalığa dönüşmüştür. HIV/AIDS ilaçlarının maliyeti aylık bin 500-2 bin lira gibi yüksek olup, bu ilaçların ömür boyu kullanılması gerekmektedir. Ülkemizde SGK, yeşil kart gibi sağlık güvencesi olan hastaların ilaçlarını devlet karşılamaktadır. Ancak hastalar kimi zaman dışlanma korkusu ile tedavi olmaktan da kaçınabilmekte ve bu da hastalığın yayılma riskini devam ettirmektedir. Henüz bir aşısı bulunmayan HIV/AIDS ile mücadelenin en etkin yolu korunma önlemlerini uygulamaktır. Bizde 1 Aralık Dünya AIDS Günü nedeniyle ’kendini erkenden tüketenlerin’ farkında olalım ve onların vesilesiyle hastalığı önlemek adına yapılan tüm aktivitelerin toplumda karşılık görmesi için çalışalım."