Sessiz Tiroid hastalığı, belirtileri nedeniyle ‘Graves’ adı verilen zehirli iltihaplı guatrla karıştırılıp hastalarda ömür boyu kalıcı hasarlar bırakıyor. Sinsi hastalığın belirtileri, birçok doktoru da yanıltıyor. Yanlış tedavi uygulanan hastalar ise ömür boyu birçok rahatsızlığa maruz kalıyor.

Tıp dünyasında, tedavisi olmayan hastalıklardan daha kötüsü de yanlış teşhis ve tedavi uygulanması. Birçok sinsi hastalığın teşhisi yanlış konulduğunda kalıcı hasarlara ve ölümlere yol açabiliyor. Bu hastalıklarından en önemlilerinden biri de "Sessiz Tiroid". Hastalığın ellerde titreme, aşırı sinirlilik, stres artışı, anormal saç dökülmesi, çarpıntı atakları gibi belirtileri, bu hastalığın ‘Graves’ adı verilen zehirli iltihaplı guatrla karıştırılmasına neden oluyor. Türkiye’de yaygınlık oranı oldukça yüksek olan sessiz tiroidin teşhisi ve tedavi yöntemleri hakkında bilgi veren İç Hastalıkları Uzmanı ve İmmunoterapist Dr. Ülkü Duraksoy, hekimlerin dahi kafasını karıştıran bu hastalığa Türkiye’de azımsanmayacak sıklıkta rastlandığını söyledi.

Ülkü Duraksoy, hastalığın tedavisinin mümkün olduğuna da dikkat çekerek, "İlk bakıldığında belirtileri bakımından oldukça rahatsızlık verici bu hastalığın tedavisi mümkün. Yani geçici bir hastalıktır. Kalıcı hasar bırakmaması için aylık düzenli takip edilmesinin yanı sıra, gereksiz ve yanlış tiroid ilacı kullanımından sakınmak gerekir. Bunun için tanının doğru koyulması çok ama çok önemlidir. ’Graves’ adı verilen ’zehirli iltihaplı guatr’ ile karıştırılıp, buna yönelik tedavi başlanması veya kalıcı hipotiroidi ve hashimato tiroiditin hipotiroidi fazı ile karıştırılıp tedavi edilmesi; hastaların ömür boyu kalıcı tiroid hastası olmasına neden olabiliyor. Hastalığın tanısını koymak en önemli husus. Bu konuda da uzmanlara büyük görev düşüyor." dedi.

SESSİZ TROİDİN BELİRTİLERİ VE TEDAVİSİ

Yanlış tedavi konulmuş birçok hastayla karşılaştıklarını belirten İç hastalıkları Uzmanı Dr. Ülkü Duraksoy, hastalığın belirtileri ve tedavinin hastalığın şekline göre belirlenmesi gerektiğine vurgu yaptı. Duraksoy; "Hastalık önce ellerde titreme, aşırı sinirlilik, stres artışı, anormal saç dökülmesi, çarpıntı atakları ile birdenbire başlar. Tiroiditler denildiğinde, aklımıza hemen tiroid bezi iltihapları gelir. Bu iltihaplar çok çeşitlidir ve çok az bir kısmı mikroplara bağlı iltihapla gelişir. Bunlara Akut tiroiditler denir. Hastalar genellikle yanlış tanı konarak yanlış takip ve tedavi almışlardır. Çoğu kalıcı hipotiroidi zedelenmiş veya Graves hastası zannedilmiş ve çok agresif troid tedavilerine maruz bırakılmışlar. Bunun sonucunda ise ömür boyu ilaçlara mahkum olmuşlar. Halbuki bu hastalıkların tümü büyük oranda geçicidir. Doğru tedavi uygulandığında ve hasta iyi bir uzman tarafından düzenli takip edildiğinde en geç 6 ay içerisinde hastalıktan kurtulmak mümkündür. Uzmanın belirleyeceği tedaviye göre sadece nonsteroid antiinflamatuar ajanlar, çok zorda kalınırsa, steroidlerden faydalanılır. Asla tiroid hormonu veya antitiroid ilaçlar verilmemeli. Bu ilaçlar tedavi yanlış uygulandığı için troid bezlerine çok ağır zararlar verebilir. Çarpıntı ve periferik etkileri düzenlemek için betablokerler kullanılabilir. Hasta uzmanın önerilerine göre testlere tabi tutulur. İyot kullanımı yasaklanır ve hasta 2 ile 4 haftada bir kontrol edilir." diye konuştu.

GEBELİK TİROİDİNDE NELER YAPILMALI?

Gebelik tiroidinin de oldukça sık rastlanan bir hastalık olduğunu belirten Duraksoy, gebelik tiroidinin, sessiz tiroidin bir çeşidi olduğunu ifade ederek, genellikle gebeliğin üçüncü veya dördüncü ayında görülebileceğini belirtti. Aynı şekilde başka hastalıklarla karıştırmamak için mutlaka konunun uzmanı doktorlar tarafından muayene ve testlerin yapılması gerektiğine dikkat çeken Duraksoy; "Gebelik tiroidi, sessiz tiroidin gebelik sonrası üçüncü-dördüncü ayında görülen formudur. Gelişimi aynıdır ve tedavisi mümkündür. Yeter ki ilk baştan doğru tanı konulabilsin. Gebelik tiroidinde ötekinin aksine süt verme döneminde iyot kesilmez. Çünkü annenin iyot ihtiyacı süt verme döneminde iki buçuk katına çıkıyor. İyot bu durumda bebeğin zeka gelişimi ve tiroid bezi açısından önemlidir. Bu nedenle iyotsuz diyet verilmez. Sadece takip, nonsteroid antienflamatuarlar, gerekirse betablokerler verilebilir" ifadelerini kullandı.

SESSİZ TROİD HASTALIĞINDA VİTAMİNLERİN ROLÜ

Her immun olayda olduĞu gibi vitamin eksikliğinin de sessiz tiroidde tetikleyici olabileceğinin altını çizen Duraksoy şunları söyledi; "Sessiz tiroidilerde Selenyum ve Çinko takviyesi, Koenzim Q10 ve C vitamini takviyesinin tedavi surecini hızlandırdığı gözlemlenmiştir. Hastada varsa D ve B12 vitaminleri ile Folat eksikliği takviyelerle düzeltilmelidir. Sessiz tiroidlerde kesinlikle ailesel yatkınlık söz konusudur. Bu nedenle, risk grubundaki bu hastalar, hastalığı atlatmış dahi olsalar iki-üç yılda bir USG kontrolüne girmelidir."