Memorial Diyarbakır Hastanesi Biyokimya Bölümü Uzmanı Dr. Servet Külahçıoğlu, çocukluk çağında görülen lösemi hastalığına dikkat çekerek, küçük yaşta en sık görülen kanser şeklinin kan kanseri olduğunu söyledi.

Memorial Diyarbakır Hastanesi Biyokimya Bölümü Uzmanı Dr. Servet Külahçıoğlu, löseminin en çok beyne ve testislere yayıldığını söyledi. Kanın damarlar içerisinde tüm vücudu dolanan, plazma ve kan hücrelerinden meydana gelen yaşamsal bir sıvı olduğunu aktaran Külahçıoğlu, kan hücrelerinin yapım yerinin kemik iliği olduğunu dile getirdi. Kanda üç tip hücre bulunduğunu ifade eden Külahçıoğlu, “Bunlar; beyaz kan hücreleri, kırmızı kan hücreleri ve pıhtılaşmada rol alan hücrelerdir. Bu hücrelerin hepsi kemik iliğinde bulunan öncül bir kök hücreden oluşur. Lösemi halk arasında kan kanseri olarak bilinen bir hastalıktır. Beyaz kan hücrelerinin öncül, kök hücresi olan blastların çeşitli sebepler ile anormal çoğalması ve ölmemesi nedeniyle oluşur. Anormal çoğalan bu malign hücreler bir süre sonra tüm kemik iliğini doldurur ve kemik iliğinde normal kan hücrelerine yer kalmaz. Bu hücrelerin yapımı bozulur ve sayısı gittikçe azalır. Dolayısıyla hastalık süresince yapımı aksayan bu normal hücrelerin eksikliğine bağlı kansızlık, kanama, sık enfeksiyon gibi belirtiler ve anormal hücrelerin kan yolu ile diğer organlara yayılmasına bağlı belirtiler görülür. Lösemi en çok beyne ve testislere yayılır” dedi.

Löseminin artışı görülen beyaz kan hücrelerine göre çeşitli tiplere ayrıldığını belirten Külahçıoğlu, çocukluk çağındaki lösemilerin yüzde 80’inin akut lenfoblastik lösemi olduğunu ve görülme sıklığının yüz binde 3-4 çocuk olup, Türkiye’de her yıl 2 bin yeni lösemi vakası görüldüğünü söyledi. Külahçıoğlu, akut lenfoblastik löseminin en sık 3-4 yaş civarında görüldüğünü belirterek, erkek çocuklarda daha sık olduğunu ve 15 yaşından sonra görülme sıklığının azaldığına dikkat çekti.

Lösemi hastalığının nedenlerini de sıralayan Külahçıoğlu, radyasyon ve kimyasal maddeler hakkında uyarıda bulundu. Külahçıoğlu, "Lösemiler genellikle tek bir sebebe bağlı olmayıp genetik veya çevresel birden fazla faktörün bir araya gelmesi ile oluşur. Bu sebeplerden bazıları, anne karnında röntgen ışınına maruz kalmak, radyasyon, elektromanyetik alanlar, yüksek gerilim hatları, kimyasal ajanlar benzer, boya sanayide kullanılan maddeler, nükleer silahlar, kanser tedavisinde kullanılan ilaçlar, tarım ve böcek ilaçları, viral enfeksiyonlar, genetik hastalıklar, sigara, ileri anne yaşı gibi büyük kısmı önlenebilir faktörlerdir” diye konuştu.

Lösemi hastalığının tedavisiyle ilgili bilgiler de aktaran Külahçıoğlu, löseminin tipi ne olursa olsun tedavi edilmezse ölümle sonuçlandığını dile getirerek, şunları söyledi:

“Tedavide kemoterapi dediğimiz kanser ilaçlarının kullanılması ile kanser hücreleri öldürülerek sayısı azaltılır. Kemoterapi tedavisi radyoterapi denilen ışın tedavisi ile beraber uygulanır. Kemoterapi ve radyoterapi sonrası yapılacak kemik iliği nakli ile tamamen iyileşme sağlanabilir. Kemik iliği naklinde hastaya doku uyumu olan sağlıklı bir kişiden alınan kök hücre nakledilir. Bu yeni sağlam kök hücre sağlan kök hücreler doğurur ve iyileşme böyle sağlanır. Bu tedavilerin yanı sıra destekleyici tedaviler yapılarak oluşabilecek enfeksiyonlar tedavi edilir, beslenme düzenlenir. Bu hastalığın tanısı ve tedavisi lösemi konusunda uzmanlaşmış ve ekip oluşturulmuş merkezlerde yapılmalıdır.”