Üroonkoloji Derneği Genel Sekreteri Prof. Dr. Güven Aslan, son 10 yılda gelişen tedavi yöntemlerinin erken ve gecikmiş evredeki prostat kanserinde çok etkili olduğunu söyledi. Üroonkoloji Derneği Yönetim Kurulu üyesi Prof. Dr. Özgür Yaycıoğlu da erkeklerde yaş ilerledikçe prostat hastalıklarının da ilerlediğini ifade etti.

‘Dünya Üroloji Haftası’ nedeniyle Üroonkoloji Derneği Genel Sekreteri Prof. Dr. Güven Aslan ve Dernek Yönetim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Özgür Yaycıoğlu, prostat kanserindeki cerrahi tedavi hakkında son gelişmelerle ilgili bilgi verdi.

Erkeklerde prostat hastalıklarının yaş ilerledikçe arttığına dikkat çeken Prof. Dr. Güven Aslan, gelişen teknolojiyle birlikte erken evrede prostat kanserinin tanısının konulabildiğini söyledi. Uzak yayılım (metastaz) yapmamış prostat kanseri tedavisinde sıklıkla kullanan uygulama yönteminin aktif izlem, ışın tedavisi ve cerrahi tedavi olduğunu belirten Aslan, “Prostat kanseri tanısı alan hastalar için bu tedavi yöntemlerinden hangisi veya hangilerinin uygun olabileceği yapılan tetkik ve değerlendirmeler sonrasında hasta ve hekim tarafından beraberce kararlaştırılır. Prostat kanserinde cerrahi tedavi, prostatın tamamının çıkarılması ve idrar kesesi ile idrar yolunun tekrar ağızlaştırılması şeklinde yapılan "radikal prostatektomi" ameliyatıdır. Ameliyat sırasında kanama, ameliyat sonrası dönemde ise idrar kaçırma ve sertleşme bozukluğu radikal prostatektominin en sık komplikasyonları arasındadır. Radikal prostatektomi açık veya kapalı (laparoskopik) yöntemlerle yapılabilir” dedi.

“17 aya ulaşan sağ kalım avantajı sağlıyor”

İleri evre prostat kanserindeki gelişmelerle ilgili bilgiler veren Üroonkoloji Derneği Genel Sekreteri Prof. Dr. Güven Aslan ise Metastatik evrede prostat kanseri sıklıkla kemik ve lenf bezlerine yayılım gösterdiğini söyledi. Kanserin nadiren akciğer, karaciğer, ve diğer organlara da metastaz yaptığını kaydeden Aslan, bunun için tomografi, MR inceleme , kemik sintigrafisi ve ihtiyaç duyulduğunda son yıllarda güvenirliği daha da önem kazanan PSMA PET yapılabildiğine dikkat çekti. Prostat kanserinde bugüne kadar kemoterapi uygulamaları hormon tedavilerine direnç geliştikten sonra verildiğini belirten Aslan, son yıllarda yapılan klinik çalışmaların önemine vurgu yaparak, “Metastatik prostat kanserinde erken başlanılan dosetaksel kemoterapisinin veya abirateron gibi ikincil hormonal tedavilerin hastaların sağ kalımına geç dönemde başlanılan kemoterapiye göre çok daha fazla katkıda bulunduğu gösterdiğini söyledi. Bu çalışmaların sonuçları standart tedavi prosedürlerini baştan değiştirecek devrim niteliğinde kabul edilmektedir. Yeni uygulamada tedavinin başında hormon baskılayıcı ilaçlarla birlikte uygulanan dosetaksel kemoterapisinin hastalarda 17 aya ulaşan sağ kalım avantajı sağladığı gösterilmiştir. Kemoterapi alan hastalarda PSA seviyelerinde yükselme en az 6 ay daha geç görülmektedir. Klinik ve radyolojik bulgularda ilerleme daha geç dönemde ortaya çıkmaktadır. Bugün için metastatik prostat kanseri tedavisinde kemo-hormonal tedavi standart tekli hormon tedavisinin yerini almıştır. Kemo-hormonal tedavide kemoterapi standart dozda ve 6 kür olarak uygulanmaktadır. Beraberinde hormon baskılama tedavisi de eş zamanlı olarak verilmektedir” diye konuştu.

“Son 10 yıla damgasını vurdu”

Tıp bilimindeki gelişme hızını baş döndürücü olarak nitelendiren Aslan, “Bu hız prostat kanseri tedavisinde de aynı hızda ilerlemektedir. Erken evre prostat kanserinde fokal tedavilerden robotik cerrahi tedavilere varan yenilikler son 10 yıla damgasını vururken metastatik hastalıkta uygulanacak tedavi seçenekleri de aynı hızda artmıştır. Burada önemli olan tedavi sıralamasının nasıl olacağıdır. Hormonal tedaviler halen önemini korurken sıralamada kemoterapi öne çekilerek daha güçlü etki sağlanabilmektedir” şeklinde konuştu.