Sosyal Hizmet Rehabilitasyon ve Adaptasyon Merkezi Derneği (SOHRAM-DER) Başkanı ve Sosyal Psikolojik Travmalar Uzmanı Mim Yavuz Binbay, Türkiye’ye sığınan mültecilerin psikolojik desteğe neredeyse yemek kadar muhtaç olduğunu belirterek, Kobani olaylarının mültecilere ikinci bir travma daha yaşattığını söyledi.

İşkence, göç ve şiddetten etkilenmiş kişilere yönelik hizmet veren SOHRAM-DER’in Başkanı ve Sosyal Psikolojik Travmalar Uzmanı Mim Yavuz Binbay, mültecilerin yaşadığı travmalara ilişkin İHA muhabirine değerlendirmelerde bulundu. Savaş travmasının genel sivil travmalardan çok farklı olduğuna belirten Binbay, bunun daha derin, yıkıcı ve tahrip edici olduğunu vurguladı. İnsanların savaş travmasına maruz kalmasının en belirgin etkenlerinden birinin köklerinden koparılması olduğuna dikkat çeken Binbay, “Mültecilerin yaşamının ifadesi olan tüm olgular yaşamından çıkmıştır. Evini örnek alırsak eğer; yaşadığı olumsuz olaylar yüzünden huzur kaynağı olan veya dayanak noktası olan evinden korkar ve nefret eder halde olur. Tarlası, köyü, yerleşim yeri hepsi aynı anıları yaşatır. Yaşadığı travma gittikçe derinleşir. Her ne kadar olumsuzluklar yaşamış olsa bile yaşamın kaynağını ve kendisinin varlığının nedeni ile yaşadığı yeri, yurdu ve kökünden kopması travmayı daha da artırır” dedi.

“GELECEĞE KAYGI İLE BAKIYORLAR”

Mültecilerin geldiği yerlerde neyle karşılaşacağını bilememe ve maruz kaldığı ayrımcılık ile baskıların da kişinin üzerindeki travmayı arttırdığına dikkat çeken Binbay, “Bulunduğu yere kendini ait hissetmez. Durumun böyle olmasından dolayı sürekli kaygı ve huzursuzluk ile kaçış aramaktadır. Eskiye bir özlem, geleceğe ise kaygıyla bakmaktadır. Sığınmacı olarak gelen mülteci kendi bebeğine süt alamaz haldedir. Ailesinin koruyucusu olması gereken bir erkek, ailesini bir arada tutamamaktadır. Herhangi bir evi kiralayıp, bakamaması travmayı oldukça artırmaktır” diye konuştu.

“KOBANİ OLAYLARI MÜLTECİLERİ KAYGILANDIRDI”

SOHRAM-DER’in savaşın en masum ve zayıfı olan bebeklere yönelik bir süt kampanyası başlattığını anımsatan Binbay, “Her hafta süt almaya gelen annelerde bu hafta burada da savaş çıkacak mı kaygısını hissettik. Çoğu bize şu soruyu sordu; ‘Kobani olaylarından sonra, Diyarbakır’da yaşanan protestolardan dolayı acaba savaş burada da başladı mı?’ Bunun kaygısını yaşadılar. ‘Burayı da terk etmek zorunda kalacak mıyız?’ yönündeki kaygıları savaş travmalarının flaşlarının ortaya çıkışının en büyük örneğidir” dedi.

“PSİKOLOJİK DESTEĞE İHTİYAÇLARI VAR”

Bütün mültecilere psikolojik destek verilmesi gerektiğine de işaret eden Binbay, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Kızılay ve Kızılhaç kuruluşlarının temelinde bu tür olaylarda bu hizmeti vermesi gerekmektedir. Sağlık hizmetleri, psikolojik destekler, yiyecek, barınma ve giyinme mültecilere verilmesi gereken hizmetlerdir. Ama ne yazık ki bu hizmetlerin tümünün yerine getirildiğini hiçbir yerde görmüyoruz. Türkiye’de ise bunun işaretlerinden hiçbiri yok. Bu mültecilerin en acil duydukları, yani yemek kadar ihtiyaç duydukları bir şey de psikolojik destektir. Çünkü bu destek verilmediğinde o insan koşullara adapte olamaz. Koşullara adapte olabilmesi için kendi durumunu kavrayabileceği bir duruma ulaşması lazım. Kafası karmakarışık. Ne olduğunu, nerede olduğunu bilmez haldeler, çünkü bildikleri her şeyi kaybetmişler.”