Van’da, ‘3-9 Kasım Organ Bağışı Haftası’ düzenlenen etkinliklerle kutlanırken, Özel İstanbul Hastanesi Organ Nakil Koordinatörü Hilmi Demirkıran, "Son 4 yılda beyin ölümü gerçekleşen hastaların organları bağışlansaydı Türkiye’de şu anda organ bekleyen insanımız olmayacaktı” dedi.

İstanbul Hastanesi olarak organ bağışı ile ilgili yıl boyu çalışma yaptıklarını belirten Özel İstanbul Hastanesi Organ Nakil Koordinatörü Hilmi Demirkıran, bu kapsamda yoğun bakımlarda beyin ölümü takiplerinin yapıldığını söyledi. Beyin ölümü gerçekleşen hastaların Sağlık Bakanlığına bildirildiğini ve organ nakli için hasta aileleri ile görüşüldüğünü ifade eden Demirkıran, bu görüşmelerin ardından beyin ölümü olduktan sonra organ nakline izin verilen hastalardan bağış yapıldığını söyledi.

Türkiye’de 21 bin 775 kişinin organ beklediğine dikkat çeken Demirkıran, “2011 yılında beyin ölümü sayısı bin 290 iken organ bağış sayısı 333, 2012’de bin 478 kişinin beyin ölümü gerçekleşmiş ama bağış sayısı 345, 2013 yılında bin 709 tane beyin ölümü gerçekleşmiş, bağış sayısı 379 ve 2014 yılı itibariyle bin 488 tane beyin ölümü gerçekleşmiş ancak bağış yapan hasta sayısı 327’dir. Yani bu oran çok düşük. Toplamda 4 yıla baktığımızda beyin ölümü gerçekleşen insan sayısı 5 bin 971. Bir kişiden en az 5 organ alınabildiğine göre 4 yılda normalde bu beyin ölümü gerçekleşen insanların organları bağışlansaydı, şu an organ bekleyen insanımız olmayacaktı. Yani beyin ölümü sayısı çok, bağış azdır” dedi.

Özellikle vatandaşların beyin ölümünü anlamaları durumunda organ bağışının artacağına vurgu yapan Demirkıran, “Beyin ölümünün geri dönüşümsüz olduğunu, bunun ölüme yaklaşılan son durak olduğunu, beyin ölümü tanısı konulduktan sonra artık insanımızın yaşamayacağını anlatırsak bu bağış sayısı artacaktır. Eğer insanlarımız bağış yaparsa bu bağıştan en az 5 insana hayat vermiş olacaklar” ifadelerini kullandı.

2014 yılı içerisinde hastanede 15 beyin ölümünün gerçekleşmesine rağmen hiçbir organ bağışının olmadığını dile getiren Demirkıran, “Biraz vicdani bir konu. Burada tüm halkımıza soruyorum. Eğer bir evladınız veya eşiniz organ bekliyor olsa, böbrek bekliyor olsa ya da kalp bekliyor olsa ve yoğun bakımda da anneniz veya babanızın beyin ölümü gerçekleşse organlarını verir miydiniz? Siz şimdi hayatta iken organlarınızı bağışlayın ki muhtaç olduğunuzda da diğer insanlar size organlarını bağışlasınlar” şeklinde konuştu.

Öte yandan organ bağışının dinen bir sakıncası olmadığı gibi büyük bir sevap olduğunu vurgulayan İl Müftüsü Nimetullah Arvas ise, “Eskiden İslam alimlerinin bazı tedavilerde ölmüş olan kimselerden alınan bazı parçalarla tedavi yaptıkları ile alakalı elimizde fıkhi bilgiler var. Son dönemde ise genelde İslam alimleri, Maide Suresi 32. Ayet-i Kerime, ‘Kim bir cana kıyarsa, bir canı öldürürse, bütün insanlığı öldürmüş olur. Kim bir canın hayata kavuşmasına sebep olursa bütün insanlığa hayat vermiş olur’ diyor. Bu ayet ışığında İslam alimleri, çağdaş din alimleri ve Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından şartları yerine getirildikten sonra organ bağışında organ naklinde herhangi bir mahsur olmadığı bildirilmiştir. Organ alınan kimsenin sıhhatine zarar verilmemesi, organın para karşılığında satılmamış olması ve uzmanların oradan alınacak organın doku itibarıyla nakledileceği olan kişiye uyum sağlayacak şekilde karar verilmesi gibi dini, ahlaki ve hukuki şartlar taşıdıktan sonra organ naklinde herhangi bir sakınca yoktur” dedi.

Bu konuda fetvaların da olduğunu belirten Demirkıran, “Fetvaların da kaynağı Maide Suresi’dir. Bir can kurtarmak, bir hayat kurtarmak hesabına organların bağışlanmasında dinen sakınca olmadığı gibi, böyle nakledildiği takdirde hayat kurtarmaya vesile olması açısından büyük bir sevaptır. Biz insanlar öldürülmesin, insanlar hayat bulsun” diyoruz ve bu nedenle organ bağışını biz de destekliyoruz” diye konuştu.