Manevi duygularımızın güçlü bir şekilde yaşandığı, kardeşlik, fedakârlık, hoşgörü ve paylaşma duygularımızın arttığı, kutlu bir ay olan Ramazan ayına bir kez daha ulaşmanın mutluluğunu yaşıyoruz. Ramazan, kavgaların, dargınlıkların unutulduğu, sevgi, saygı ve merhamet duygularının pekiştiği, tüm insanlık adına umutlarımızın canlandığı bir zamandır. Ramazan ayının tüm personelimize ve halkımıza hayırlı olmasını diliyorum. 

Ramazan ayı bu yıl yaz mevsimine rastlamaktadır. Uzun bir oruç süresi olacağı için sağlıklı beslenme büyük önem taşımaktadır. Ramazan'ın başlangıcıyla yavaşlayan metabolizmayı biraz olsun hızlandırmak, mide rahatsızlıkları, şeker ve tansiyon dengesizliğini engellemek için bu ay içinde beslenmeye dikkat edilmesi gerekmektedir.
Oruç, tıbbi açıdan ele alındığında on bir ay boyunca durmadan çalışan mide ile birlikte tüm sindirim sisteminin, dinlenmeye alınması ve insan vücudunun/beyninin adeta bir arınmaya tabi tutulması olarak kabul edilebilir.

Bilindiği üzere, günlük yaşamda sindirim sisteminde diğer organlara göre hastalık oldukça sık görülür. Oruç bir perhiz ya da zayıflama kürü değildir. Perhiz bir kimseye hastalığı sebebiyle belli gıdaların yasaklanmasıdır. Örneğin; damar sertliği olan bir kimseye hayvani gıdaların yasaklanması gibi... Oruç ise belirli saatler arasında yeme ve içmeyi, cinsel arzuları terk etmektir.

Yeterli ve dengeli beslenmenin Ramazan ayında da sürdürülebilmesi için günün oruç tutulmayan bölümünde en az üç öğünü tamamlanmalı ve sahur öğününü atlanmamalıdır. 

Sahura kalkılmaması ya da sahurda sadece su içilmesinin zararlı olduğu unutulmamalıdır. Çünkü bu beslenme tarzı yaklaşık 16-17 saat olan açlığı ortalama 20 saate çıkarmaktadır. Bu da açlık kan şekerinin daha erken saatlerde düşmesine ve buna bağlı olarak günün daha verimsiz geçmesine neden olmaktadır. Bu durumun aksine eğer sahur öğünü, ağır yemeklerden oluşursa gece metabolizma hızı düştüğü için yemeklerin yağa dönüşme hızı ve kilo alma riski artmaktadır. Bu nedenle sahura mutlaka kalkılmalı ve sahur yemeğinde süt, yoğurt, peynir, yumurta gibi besinlerden oluşan hafif bir kahvaltı yapılmalı ya da çorba, sebze ve zeytinyağlı yemeklerden oluşan bir öğün tercih edilmelidir. Ancak gün içerisinde aşırı acıkma problemi olanların midenin boşalma süresini uzatarak acıkmayı geciktiren mercimek, bulgur pilavı gibi yemekleri tüketmesi; aşırı yağlı, tuzlu ve ağır yemekler ile unlu gıdalardan uzak durulması uygundur.

Gün içinde aşırı sıcak havaya maruz kalınacağı için iftar ile sahur arasında yaklaşık 2-2,5 litre su içmeye özen gösterilmelidir. Vücut ısısına yakın sıcaklıkta ılık bir çorbayla yemeğe başlanması, besinlerin en az yirmi kez çiğnenmesi, katı yerine sıvı yağlarla yapılan yemeklerin tercih edilmesi ve kepek ekmeği, salata, sebze ve meyve gibi posalı besinlerin tüketimine ağırlık verilmelidir.

İftar sofralarında bir insana yetecek yemeğin 2-3 kat fazlası bulunabilmektedir. Kan şekeri çok düşük olduğundan kısa sürede çok miktarda besin tüketme isteği doğmaktadır. Yapılan en büyük hatalardan birisi de çok hızlı şekilde, çok yüksek miktarda besin tüketmektir. Beyin doyma emrini yemekten 15-20 dakika sonra verir. Çok hızlı yemek yendiğinde bu süre zarfında yüksek miktarda, enerjisi yüksek besinler yenilebilir ve bu durum ilerleyen günlerde kilo alımına da zemin hazırlar. Oruç tutmanın sağlıklı insanların metabolik dengesinde çok önemli değişiklikler yapmadığı ancak bazı hastalıklarda (şeker, karaciğer yetmezliği) veya özel durumlarda (hamilelik ve emziklilik) olumsuz sonuçlar doğurabileceği gözardı edilmemelidir. Kronik hastalığı olan kişilerin ilgili uzman hekime danışmadan oruç tutmamaları önemlidir.

Dr.Ali Rıza ALTUNSOY
Halk Sağlığı Müdürü