Amasya İl Sağlık Müdürü Ömer Deniz, Türkiye’de organ bağışı bekleyen hasta sayısının 28 binin üzerinde olduğunu açıkladı.

Ulusal veri kayıtlarında organ bekleyenlerin sayısının toplam 28 bin 97 olduğunu bunların 21 bin 766’sının böbrek, 3 bin 379’unun kornea, 2 bin 127’sinin karaciğer ve 532’sinin kalp nakli beklediğini belirten Ömer Deniz, “Çoğu diyaliz hastası uygun böbrek bulunana kadar bir cihaza bağlı olarak hayatlarını devam ettirmektedir. Kalp hastaları için bu imkan çok daha kısıtlıdır. Hayati organların fonksiyon kaybına bağlı gelişen hastalıklarda, bu fonksiyonları yerine getirecek yeni bir organ bulunamadığı taktirde maalesef insan hayatı risk altına girmektedir. Dolayısıyla böyle hastalarda organ nakli hayat kurtarıcı olmaktadır. Bunun yanında görme gibi bazı fonksiyonların kaybına sebep olan organ ve doku yetmezliklerinde de bu fonksiyonları yerine getirebilecek organ ve doku nakli yapılabilmesi sayesinde insanın daha kaliteli bir hayat sürmesi sağlanmaktadır” dedi.

Organ naklinde istenilen seviyelere ulaşmak için organ bağışı yapanların sayısını arttırma gayreti içerisinde olduklarını anlatan Deniz, “Kamu Hastaneleri Birliği Genel Sekreterliği’ne bağlı hastaneler, Halk Sağlığı Müdürlüğüne bağlı aile hekimlikleri ve Sağlık Müdürlüğü olarak Sağlık Bakanlığımızın bize verdiği talimatlar doğrultusunda vatandaşlarımızın konuya dikkatini çekmek ve kendi rızalarıyla organ bağışında bulunmalarını sağlamak çabasındayız. Son iki yılda organ bağışında bulunup organ nakli yapılan hemşehrilerimizin sayısında artış olması Amasyalı hemşehrilerimizin bu konudaki duyarlılığının arttığını göstermektedir” diye konuştu.

Türkiye’de ve dünyada organ nakillerinde elde edilen başarılı sonuçların insan sağlığı açısından organ bağışının ne kadar önemli olduğunu ortaya koyduğuna değinen İl Sağlık Müdürü Deniz, “İhtiyacı olan bir hastaya organ naklinin yapılabilmesi için bu organın bir vericisinin olması şarttır. Bu nedenle organ vericisini arttırmak için insanlarda organ bağışı konusunda bir duyarlılık oluşturmak gerekmektedir. Bireylerin, sağlığında olmasa bile kendisi öldükten sonra organlarının ihtiyaç sahibi insanlarda kullanılmasına izin vermesi arzu edilen bir durumdur. Bunu sağlamak için her yıl 3-9 Kasım tarihleri arasında ‘organ bağışı haftası’ adı altında birçok etkinlik düzenlenmektedir. Özellikle bu dönemlerde, konu hakkında insanlardaki yanlış bilgiler giderilmeye çalışılmakta, tüm açıklığı ile organ bağışı ve organ nakli ile ilgili ayrıntılı bilgi verilmeye gayret edilmektedir” şeklinde konuştu.

Türkiye’de 1969 yılında yapılan kalp nakilleri ile başlayan organ nakli uygulamalarında bugün itibarıyla yüz nakli de dahil, böbrek, karaciğer, kalp,akciğer, pankreas, ince bağırsak nakillerinde yüzde 96’ları bulan bir başarı elde edildiğini kaydeden Deniz, şu bilgileri verdi: “Organ bağışı bir kişinin hayatta iken serbest iradesi ile tıbben yaşamı sona erdikten sonra doku ve organlarının başka hastaların tedavisi için kullanılmasına izin vermesi ve bunu belgelendirmesidir. 18 Yaş ve üzeri akli dengesi yerinde olan herkes organ bağışı yapabilir ve organ bağışı kartı sahibi olabilir. Organ bağışı yapmak isteyen kişiler, İl Sağlık Müdürlüğü, hastaneler, organ nakli yapan merkezler ve aile hekimlerine başvuru yaparak iki tanık huzurunda bir belge imzalayarak organ bağışı kartına sahip olurlar. Organ bağışı kartının bir bölümünde bağışlamak istediğiniz organlarla ilgili seçenekler mevcuttur, bu bölümde işaretlediğiniz organlarınız dışında her hangi bir organınızın alınması söz konusu değildir. Organ bağışı kartını alan kişinin, bağış kartını her zaman üzerinde taşıması gerekmektedir. Organ bağışı yapılsa bile her ölümden sonra organ nakli mümkün değildir. Örneğin evde yada yolda vefat eden bir kimse bağış kartı ve ailesinin rızası olsa bile organları alınamaz. Yalnızca hastane yoğun bakım ortamında tıbben ölümü gerçekleşen insanlardan organ nakli yapılabilir. Bir organın hiçbir özellik aranmadan herhangi birine nakledilmesi söz konusu değildir. Organ naklinde alıcı verici olacak kişilerin doku uyumları önem arz etmektedir. Alıcı ve vericinin doku uyumları testlerle belirlenir en yüksek doku uyumunda cerrahi işlem gerçekleştirilir. Bunun için bağışıklığı baskılayan ilaçlardan yararlanılır. Hastane yoğun bakım ortamında doktorlardan oluşan bir ekip tarafından tıbbi ölüm kararı verilmeden organ nakli yapılması söz konusu değildir. Diyanet İşleri Başkanlığı Din İşleri Yüksek Kurulu, organ bağışını insanın insana yapabileceği en büyük yardım olarak tanımlanmıştır. 6.3.1980 tarih 396 sayılı kararı ile organ naklinin caiz olduğunu bildirmiştir. Diğer İslam ülkelerinde de ve bütün büyük dinlerde de benzer kararlar mevcuttur.”