Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu, parti genel merkezinde düzenlediği basın toplantısında, 16 Nisan'da yapılacak anayasa değişikliği referandumuna değindi.

Türkiye'nin ilk kez bu kadar gergin ve böylesine kutuplaşmış bir şekilde referanduma gittiğini iddia eden Karamollaoğlu, "Bu referanduma 'evet' diyenler bölücü olmadığı gibi 'hayır' diyenler de vatan haini değildir. Bu baştan böyle biline." dedi.

'EVET' DEMEYENLERİ PKK İLE EŞ TUTMAK BÜYÜK BÜHTANDIR

Karamollaoğlu, "asıl tehlike ve suçun bu milleti 'evetçiler' ve 'hayırcılar' diye kamplara bölüp, kutuplaştırmak olduğunu ifade etti. Tarihin en kırılgan ve kritik dönemlerinden birinin yaşandığını ileri süren Karamollaoğlu, şöyle devam etti:

"Böyle bir dönemde en son ihtiyaç duyulan şey kutuplaşmaktır. Birbirimizi terörist, hain, bölücü gibi acımasız yaftalarla suçlamaktır. Bu gidişattan parti olarak ciddi endişe duyuyoruz. Böylesi dönemlerde bin düşünüp bir konuşmak gerekirken, tam tersine düşünmeden yapılan açıklamalar bu endişemizi daha da artırmaktadır. Bu referandumda 'evet' demeyenleri PKK terörüyle eş tutmak, FETÖ'cü olmakla suçlamak, 16 Nisan referandumunu '15 Temmuz'un cevabı veya rövanşı' olarak tanımlamak en basit ifadesiyle büyük bir bühtandır."

SİSTEME DEĞİL BU METNE KARŞIYIZ

Saadet Lideri Karamollaoğlu, referandumda sandıktan çıkacak sonucu milli iradenin kararı olarak kabul edeceklerini belirterek, şu ifadeleri kullandı:

"Bir kez daha hatırlatıyoruz ki Saadet Partisi başkanlık sistemine değil, bugün milletin önüne getirilen bu metne karşıdır. Bu konuda çekince ve endişelerimizi defalarca ifade ettik. Endişelerimiz dikkate alınsa, kuvvetler ayrımı ilkesi hayata geçirilmiş olsa ve yargı bağımsızlığı teminat altına alınmış olsaydı hiç tereddüdünüz olmasın ki biz bu değişikliğe 'evet' derdik. Buna rağmen bugün 'evet' diyenler vatansever, 'hayır' diyenler vatan hainidir intibaını doğuracak sözler ülkemize sadece zarar verir."

 HAKKIMIZI HELAL ETMEYİZ

Çekincelerine ilişkin görüşmeler yaptıklarını ifade eden Karamollaoğlu, "Biz bunları yaparken başkaları sadece iftira ile bizi itham altında tutmaya çalışıyorlar. Bizim hakkımızda bizim söylemediğimiz kelimelerle bizi itham etmeye kalkarlarsa biz Cenab-ı Hak indinde hakkımızı helal etmeyiz." dedi.

15 Temmuz darbe girişiminin ardından OHAL ilan edilmesini ve bir dizi tedbirler alınmasını isabetli bulduklarına dikkati çeken Karamollaoğlu, ancak işin "cadı avı"na dönmesi halinde bunun vebalinin yine karar alma yetkisinde olanların omuzlarına yükleneceğini söyledi.

Karamollaoğlu, Türkiye'de kalkışmaya teşebbüs eden bir zihniyeti ve o teşebbüsün içinde yer alanları açıkça lanetlediklerini vurgulayarak "Ama masum insanların da suçsuz oldukları halde haksız yere itham edilmelerini, kazanılmış haklarından mahrum bırakılmalarını doğru bulmuyoruz. Gerçekten bu son ihraçların millet nezdinde bir yankı uyandırdığına yetkililer dikkat etmeli. Yanlışları düzeltmek için çok açık mekanizmalar oluşturulmalı." dedi.

CHP'NİN AYM'YE GİTMEME KARARINA İLK YORUM

Bir gazetecinin "CHP'nin Anayasa Mahkemesine (AYM) gitmeme kararına nasıl değerlendiriyorsunuz?" sorusuna Karamollaoğlu, "Anayasa değişiklikleri AYM'de muhteva yönünden incelenmez, usul yönünden incelenir. Eğer usulde bir hata olmadıysa AYM'nin böyle bir müracaatı kabul etmesi pek mümkün değildir. Bunun da CHP yönünden anladığım kadarıyla, toplumda 'Bak AYM bile reddetti' intibaını doğuracağını düşündükleri için gitmemişlerdir kanaatindeyim." yanıtını verdi.