Saadet Partisi Genel Başkani Prof. Dr. Mustafa Kamalak, Yeni Hükümet ve Dünya İnsanlik Zirvesi hakkında basın açıklaması yaptı.
Hepinizin bildiği gibi, Sayın Binali Yıldırım, Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından yeni hükümeti kurmakla görevlendirildi diyen Kamalak; “Cenab-ı Allah toplantımızı ülkemizin, İslam âleminin ve bütün insanlığın hayrına vesile kılsın. Hepinizin bildiği gibi, Sayın Binali Yıldırım, Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından yeni hükümeti kurmakla görevlendirildi. Ve yeni hükümet kuruldu. Biz, yeni hükümete çalışmalarında başarılar diliyor, Milletimiz için hayırlı olsun dileklerimizi sunuyoruz. Ama şunu da ifade etmeden geçemeyeceğim.

Normalde yeni bir Hükümet demek;
- Yeni bir program,
- Yeni bir vizyon,
- Yeni bir umut,
- Yeni bir heyecan demektir.

Peki, halkımızda, ülkemizde böyle bir heyecan var mı?
İşçide, çiftçide, esnafta böyle bir umut var mı?

Örneğin yeni hükümetle birlikte, artık;
- Ekonominin düzeleceğine,
- Dış politikanın rahatlayacağına,
- Terörün biteceğine
- Asgari ücretin artacağına
- Ak Parti’nin 6. Milli Eğitim Bakanı’yla Milli Eğitimin düzeleceğine,
- İşsizliğin azalacağına 
İlişkin bir umut, bir beklenti var mı!

Elbette yok. Anlaşılan o ki; bu değişiklik, olsa olsa, bir tek Sayın Cumhurbaşkanımızı heyecanlandırmış olabilir. Çünkü bu hükümetin tek bir vizyonu vardır; o da kayıtsız şartsız Sayın Erdoğan’ın emrinde olmak. Bu hükümetin tek bir misyonu vardır; o da Sayın Erdoğan’ın istediklerini yapmak, istemediklerinden fersah fersah uzak durmaktır. Bu hükümetin tek bir programı vardır; o da yine Sayın Erdoğan’ı başkan yapacak yasal ve siyasal zemini oluşturmak. Bu yaklaşım doğru bir yaklaşım değildir. Bir kez daha söylüyorum; Aslolan şahıslar değil, millettir. Ülkeler şahısların gücüyle değil, kurumlarının gücü ve kuralların işleyişiyle kaimdir. Türkiye hem içerde hem de dışarda tarihinin en zorlu, en kritik dönemlerinden birini yaşamaktadır. Ülke olarak bütün küresel terör örgütlerinin hedefindeyiz. Neredeyse 9 aydır şehit haberinin gelmediği bir tek gün yoktur. Ekonomi perişan. Esnaf hacizli.  Vatandaş, 7’den 77’ye borçludur. İslam dünyası, tarihin hiçbir döneminde olmadığı kadar bölünmüş, parçalanmış ve birbirine düşmüş. Türkiye olarak, tam bir ateş çemberinin içindeyiz.

Ama ülke olarak bütün işi gücü bırakıp, tartıştığımız şeye bakınız: 
“Başkanlık Sistemine mi geçeceğiz”, “yoksa Partili cumhurbaşkanlığı sistemine mi?
Niye?
Çünkü Sayın Erdoğan öyle istiyor.
Kimse kusura bakmasın; Türkiye kişisel ihtirasların, şahsi hesapların tatmin edileceği bir ülke değildir.
Hele hele, başına şirket yöneticisi atar gibi isim atanarak yönetilecek bir ülke hiç değildir!
Gerçekten merak ediyorum, şüphesiz ki aziz milletimiz de merak ediyor:
Sayın Davutoğlu’nun neyi eksikti?
Sayın Binali Yıldırım’ın neyi fazla?

Takip buyurduğunuz gibi; Dün Sayın Cumhurbaşkanı Dünya İnsani Zirvesi’ne katıldı. Orada sık sık tekrar ettiği bir cümle vardı. Sayın Cumhurbaşkanı diyordu ki: “İnsanlığın kaderini 5 ülkenin siyasi çıkarlarına mahkum etmek ne akla, ne vicdana, ne de hakkaniyete sığmaz.” Çok doğru, güzel bir söz!

Biz de kendisine aynı cümleyle bir kez daha hatırlatıyoruz: “Türkiye’nin kaderini 1 kişinin siyasi çıkarlarına mahkum etmek, ne akla, ne vicdana, ne de hakkaniyete sığmaz.”
Çünkü 80 milyon 1’den büyüktür. “Dünya İnsanlık Zirvesi” demişken son olarak şunu ifade etmek istiyorum. Bugün, 7,5 milyar insandan 1 milyarı her gece aç yatıyor.

* Her 1 saatte 300 çocuk açlıktan ölüyor.
* 1.2 milyar insan günlük 1(bir) doların altında bir gelirle yaşamaya çalışıyor.
* 2 milyar insan yoksulluk sınırının altında yaşam mücadelesi veriyor.
* 1 milyarı aşkın insan sağlıklı içme suyundan mahrum.
* 1.5 milyar insan çatışma ve terör mağduru.

60 milyon insan mülteci durumunda. Tanımadığı bilmediği ülkelerde, tanımadığı bilmediği sokaklarda hayata tutunmaya çalışıyor. Bunun sorumlusu bizzat Birleşmiş Milletler’in kendisidir. Yani Dünya İnsanlık Zirvesine öncülük edenler, yine yani küresel emperyalistlerdir. Bu yüzden, İnsanlığı bu hale getiren emperyalistlerin insanlığa verebilecekleri hiç birşey yoktur. “Mülteciler ülkemize girmesin” diye sınırlarına tel örgü çekenlerin insanlığa söyleyebilecekleri hiç birşey yoktur. Gölge etmesinler başka ihsan istemiyoruz.” dedi.