Şahin, yaptığı yazılı açıklamada… “Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan Vatikan’a bir davet mektubu gitti. 10 Eylül tarihli mektup, “Kutsiyetpenahları Papa Fransuva, Ülkemizi ziyaretiniz için Yüce Kişiliğinize…” şeklinde başlayıp, devam ediyordu.

Aleyhissalatu Vesselam Efendimiz; hükümdarlara elçiler aracılığıyla İslâm’a girmeleri için mektuplar göndermiş. Temsil ettikleri topraklarda en üst makamda insanlar olması vesilesiyle İslâm’a girmeleri halinde iki kat sevap ve değer kazanacaklarını bildirmiştir.

Söz konusu mektupta herhangi bir İslâm’a davet yoktur. “Kutsiyetpenahları” ifadesi kullanılarak kutsiyetine sığınılan, kanatları altına girilen kişi anlamında kutsiyet atfedilmiştir. Bizim inancımızda kimseye kutsiyet atfetmek yoktur. Efendimiz (S.A.V) önce kul sonra Resul’dür.  Ne yazık ki; “Yüce Kişilik” ifadesi ve “Papa Hazretleri” hitabı durumun vahametini pekiştirmiştir.

Tarihimizde Fransuva ismini, Kanuni’nin Fransız kralı Fransuva’ya gönderdiği mektupta “Derhal Dans oyununu kaldır” diyerek haddini bildirmesiyle biliriz. İkincisi ise aynı Fransuva, Alman Kralına esir düşmüş. Kanuni’den yardım istenmesi üzerine büyük güç Osmanlı’ya sığınarak esaretten kurtulmuştur.

Şimdi ise artık o dönemler geçti. Biz haddimizi biliyoruz, biz size sığınıyoruz, kanatlarınızın altındayız… manasında, davet edilerek 28-30 Kasım tarihlerinde Papa, Türkiye’ye geldi. 

Mektupta, “Medeniyetler ittifakı” vurgulanarak Türkiye’nin üstlendiği rol ile diyaloğun önemine yani dinlerarası diyaloğa dikkat çekilmiştir. Dinlerarası diyalog, Vatikanın 1964 den beri yürüttüğü aslında kilisenin bütün insanları kiliseye döndürme amaçlı misyonunun bir parçasıdır. İşin özü; Hak din İslâm’ı, Batıl Hıristiyan ve Yahudilik dinleriyle İbrahimi dinler adı altında karma hale getirerek, Allah indinde şüphesiz tek din İslâm’ı yok etme projesidir.

Zaten; Erdoğan ile Papa arasındaki görüşmede, basının huzurunda okunan metinlerde “dinlerarası diyalog” ikilinin ortak konusu olmuştur. Karşılıklı görüşme sonrası medyanın karşısına çıkan Erdoğan “Papa hazretleri ile olaylara bakışımız tamamen aynı” demiş. Papa ise “Bizim diyaloğa ihtiyacımız var. Çünkü birçok ortak unsurumuz ve değerimiz var”  ifadesini kullanmıştır.

Papa, İstanbul’u değil “Konstantinopol’u ziyaret ediyorum” diyerek haddini aşmıştır. Hatırlatmak isteriz ki, bu aziz millet, İstanbul, “Konstantinopol” olmasın diye Çanakkale’de 250 bin şehit vermiştir. Haçlı seferlerine göğüs germiş. İstiklâl harbinde yedi düvele karşı direnmiştir.

Papa, fethin sembolü Ayasofya Camisi’ni ziyaret ederek, İstanbul’un fethini inkar etmek, Ayasofya Camisini Hıristiyanlıkla ilgisini tesis etmek için ve Ortodoks Patriğini ziyaret ederek ekümeniklik statüsünü pekiştirerek İslâm’a karşı düşmanlıklarını birleştirmek için gelmiştir.  

Saadet Partisi Karaman Teşkilatı olarak diyoruz ki;

Elbette ülkemize misafir gelebilir. İslâm’ın emri gereği kimseyi dininden dolayı kınamayız.  Apaçık ortadır ki, Papa, insani hislere sahip olarak bize saygı göstermek üzere gelmedi. Tam tersine bizi hiçe sayarak haçlı emellerini ortaya koymak için geldi.

Dünya ve Ahiret hayatımızı tehlikeye sokacak bu tehlikeli oyun ve projelerden sakınmalıyız... Bu işler AKP’nin Avrupa Birliği yani Hıristiyan Birliğinin uzantıları olan yok oluş sürecimizle ile ilgili üslendikleri projelerle değil... Ancak Saadet Partisi’nin kurtuluşumuza vesile olacak İslâm Birliği projesiyle olur…” ifadesinde bulundu.