Karaman Kredi ve Yurtlar İl Müdürlüğüne bağlı yurtlarda Damla Projesi’nin amacına ulaşması için çalışan gönüllü öğrenciler bulunmaktadır.
            Bu öğrencilerin Damla Projesi kapsamında çeşitli etkinliklerde bulunduğu bilinmektedir. Bu projelerden birisi de son zamanlarda yoğun kar yağışı nedeni ile su ve yiyecek ihtiyacı olan kuşların, bu ihtiyaçlarının karşılanması amacıyla barındıkları yurdun bahçelerine Kuş Yemleme İstasyonları yapılmasıdır.
            Öğrencilerimiz yoğun kar yağışının olduğu İlimizde; su ve yiyecek ihtiyacının karşılanması amacıyla yol kenarlarına, açık alanlara buğday ve ekmek bırakılmakta, yol kenarlarına yem bırakıldığında ise yem yemek için yola konan kuşlara araçların çarpıp ölümlere neden olduğunu, açık alanlara bırakılan ekmeklere insanların basıp geçtiğini belirttiler.
            Bu olumsuzlukların önlenmesi amacıyla, Kuş Yemleme İstasyonları’nın yapılması gerektiğini düşündüklerini belirttiler.
            Konu ile ilgili olarak öğrencilerimizin Osmanlıların Kuş Sevgisi, Avrupalıların Hayret ve Hayranlıkları konusunda bizimle ilginç paylaşımları oldu.
Osmanlı halkının kuşlara kolayca su bulmaları ve içmeleri için mezar taşlarına kuş havuzları koydurduklarını Mimar Sinan’nın kendi köyü Agırnas’ta yaptığı vakfın vakfiyesinde hayvanların su içmesi ve dinlenmesi için çeşmenin etrafındaki 45.000.m’2 araziyi vakfettiğini Bursa’da ayakkabıcılar çarşısının ortasında sakat hayvanlar için Darülacaze yeri yapıldığını 19.yy ‘da Bursa’da dünyanın ilk ve tek leylek hastanesi “Gurabahane-İ Laklakan”(Leylekler Bakımevi) kurulduğunu;
Sultan 2.Beyazıd’in Beyazid Camii’nin inşaası esnasında (1501/1505) tesis edilen Beyazid Vakfiyesinde kuşlar için her yıl harcanmak üzere 30(otuz) altın lira yem parası tahsis ettirdiğini;
İstanbul Eyüp Sultan Camii bahçesinde sürüsüne katılamayan sakat leyleklerle ilgilenen vakfın asırlarca hizmet verdiğini, Osmanlıda kuşlara duyulan merhametin günlük hayattaki en güzel bir yansıması da kuş satın alıp azat etmek âdeti olduğunu göçmen kuşların yavrularına “Her yıl aynı yere tünediklerini” dokunulmayarak muhafaza edildiğini;
Fransız Seyyah 1656’da İstanbul’da yaşayan Türklerin hayvan sevgisiyle ilgili kendisini hayrete bırakan izlenimleri olduğunu,
17. Yüzyılda gezgin Jean de Mont’un “Türklerin hayırları hayvanlar için bile geçerlidir” dediğini,
19. Yüzyılda Alman Meraşali Moltke anılarında “Üsküdarda hizmet veren kedi hastanesi bulunduğunu yazdığını,
Avukat GUER’in anılarında “Müslüman Türk’ün şefkati hayvanlara bile şamildir” diye yazdığını,
Bu örneklerin daha da çoğaltılabileceğini söylediler.
Kuşlara ve diğer hayvanlara ecdadımızın gösterdiği ilgi ve alakanın sağlanması amacıyla her zaman bizden desteğini esirgemeyen idari Personel ile görüştük. KUŞ YEMLEME PROJESİ’nin hayata geçmesinde emeği geçen bütün çalışanlara teşekkür ettiklerini ifade ettiler.
En önemlisi de öğrencilerin “Rezzak olan Allah’ın kuşların rızkını bizimle kuşlara ulaştırıyor” sözü bizi çok duygulandırdı.