Erozyonla Mücadele Haftası Kapsamında Karaman TEMA il temsilciliği ve Karaman Çevre Gönüllüleri Hareketi ile birlikte “Toprağa Saygı ve Termik Santrale Hayır” yürüyüşü düzenlendi. Sivil toplum örgütlerinin de destek olduğu yürüyüşe çok sayıda vatandaş katıldı. Karaman Lisesi önünde yürüyüşe başlayan topluluk İstasyon Caddesinden, Atatürk Bulvarına geçti. Buradan Atatürk Parkına geçen topluluk basın bildirisi okudu. 
İlk olarak TEMA adına konuşan Halil Başkalkan erozyona dikkat çekerek ‘’Yürüyüşümüzün maksadı olan erozyonla mücadele haftasında yurdumuzu topraklarımızı tehdit eden erozyon denen sinsi düşmandan kısaca bahsetmek istiyorum. Erozyon kısa tarifiyle verimli tarım topraklarını bulunduğu yerlerden yağışla rüzgârla ve buzullarla aşınarak alıp ilgisiz bir yere bırakılmasına erozyon denir. Kuraklık dünyada 4 milyar hektardan fazla alanı ve 110 ülkede yaşayan 1.4 milyar insanın yaşamını tehdit ediyor. Erozyon arazi yüzeyinin koruyucu bitki örtüsünden yoksun bulunduğu bölgelerde sıklıkla görülüyor. Erozyona en hassas araziler, bitki örtüsünden en yoksun olan alanlar olan tarım arazileridir. Dünyada tarım arazilerinin yıllık ortalama 24 milyar tonu, erozyon sebebiyle yok oluyor. Tarım alanlarımızın %59’unda, meralarımızın %64’ünde ve orman varlığımızın %54’ünde erozyon yaşanıyor.  En yaygın ve etkili erozyon türü olan su erozyonuna Türkiye topraklarının %90’ı maruz kalıyor. Toprak ekosisteminin en hayati kısmı, toprağın üst kısmıdır. Çünkü bitki beslenmesinde büyük önemi olan organik maddenin biriktiği, ayrıştığı ve su ile birlikte bitkinin köklerine ulaştığı yer burası. Türkiye her yıl ortalama 1 mm, 10 yılda 1 cm toprak kaybediyor. 1 cm kalınlığında bir toprak tabakasının oluşması için en az 300 ile 1000 yıl arasında bir süre gerekiyor. Türkiye tatlı suyunun %70’ini tarımsal üretimde kullanıyor ve bu suyun %80’i tasarruflu olmayan vahşi sulama sistemleriyle tüketiyor. Yüksek oranda su kullanımı nedeniyle topraklarımız tuzlanıyor ve su varlıklarımız hızla azalıyor. Su varlıklarının sürdürülebilir olmayan kullanımı ve iklim değişikliği gibi insan faaliyetinden kaynaklı etkiler hem kuraklığın sıklığını ve şiddetini arttırıyor hem de yağış rejimlerini değiştirerek ani yağışların artmasına neden oluyor. Kuraklık, toprağın yani toprak içindeki yaşamsal döngünün bozulmasına neden oluyor. Bozulan toprak, erozyona karşı daha hassas hale geliyor. Ani yağışlar ise toprağın su erozyonu ile akıp gitmesine neden oluyor. Bitki örtüsünün zayıf olduğu alanlarda ise daha fazla su erozyonu yaşanmaktadır. Erozyonla toprak kayıplarına dur diyerek su kaynaklarımızı ihtiyacımız kadar kullanarak. Gelecek nesillere, yaşanabilir bir dünya bırakmak için el ele ve gönül birliğinde olmak dileğiyle hepinizi saygı ve sevgiyle selamlıyorum’’ dedi.
KAÇEG Hareketi adına açıklama yapan Başkan Mahmut Demir Akçaşehir’de yapılacak olan termik santralin çevreye verebileceği zararlardan bahsederek ‘’ İnsana ve çevreye duyarlı insanlar sadece kendilerini değil, kendilerinden sonra gelecek nesilleri de düşünerek onlara yaşanılacak bir çevre bırakma sorumluluğunu taşımak zorundadırlar. Karaman’ın gelecek nesilleri kömür madenciliği ve kömürlü termik santral tehdidi ile karşı karşıyadır. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, Eylül ayı içinde Akçaşehir, Kaleköy ve Ambar’ı topraklarında bir açık ocak kömür işletmesi açılmasına yönelik Çevresel Etki Değerlendirme (ÇED)  Raporuna onay verdi. Bu karara karşı Akçaşehir halkı ve duyarlı vatandaşlar tarafından idari mahkemeye ‘ÇED Olumlu’ kararının iptali için açılan dava süreci devam ediyor. Açılması planlanan linyit ocağından elde edilecek kömürün yine bu bölgede yapılması planlanan termik santralde kullanılacağı bakanlığın raporlarında ve ÇED raporunda açıkça belirtiliyor. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı çalışmalarına göre 5870 MW kurulu güç planlanıyor. Bahsedilen termik santral, Türkiye’nin mevcut kurulu kömürlü termik santral gücünün yarısına eşdeğer bir ölçekte olacaktır. Yörenin en temel su varlığı, yeraltı suyudur. Hem planlanan linyit işletmesi hem de termik santralin yer altı sularına geri dönülmez olumsuz etkileri olacağı bilim insanları tarafından detaylı şekilde ortaya konulmuştur. Madencilik faaliyeti nedeniyle kaybedilecek tarım toprakları, termik santral nedeniyle zehirlenecek araziler, tamamen kaybedilecek su kaynakları, başlıca ekonomisi tarıma dayalı Karaman’ın sonu olması anlamına geliyor. Termik santral sadece toprağımızı, suyumuzu değil, doğrudan bizi de zehirleyecek. Bilimsel raporlar, termik santrallerin olduğu yerlerde, insan ömrünün 10 yıl kısaldığını gösteriyor. 2010 yılında Türkiye’de kömürden kaynaklı ölümlerin, trafik kazalarında yaşanan can kayıplarının neredeyse 2 katı olduğu görülüyor. İnsana ve çevreye duyarlı alt bilgide isimleri bulunan kitle örgütleri olarak Anayasamızın 56. maddesi "Herkes, sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşama hakkına sahiptir. Çevreyi geliştirmek, çevre sağlığını korumak ve çevre kirlenmesini önlemek Devletin ve vatandaşların ödevidir" hükmü gereği vatandaş olarak Anayasamızın bizlere verdiği ödevi yerine getirmek istiyor, kendimiz, çocuklarımız ve torunlarımız adına bu bölgede Kömür Ocakları açılmasını ve Termik Santral yapılmasını istemiyoruz’’ dedi.

KAÇEG Hareketi Başkanı Mahmut Demir Toprağın üstünde yapılan tarımsal üretimden sağlanan faydanın, toprağın altından çıkarılacak kömürden sağlanacak faydadan çok daha yüksek olduğu dile getirerek ‘’ Toprağın üstünde yapılan tarımsal üretimden sağlanan faydanın, toprağın altından çıkarılacak kömürden sağlanacak faydadan çok daha yüksek olduğu bilimsel verilerle doğrulanmıştır. Toprağımızın, suyumuzun, havamızın ve diğer yaşam kaynaklarımızın korunması hepimizin ortak görevidir. Biz insana ve çevreye duyarlı kitle örgütleri her şeyin anası olan toprağımıza, suyumuza, havamıza, yaşam kaynaklarımıza ve vatanımıza sahip çıkmak için bu amaçla birlikte mücadele etme kararlılığımızı kamuoyuna duyurmak istiyoruz. Bu amaçla bir araya gelerek KAÇEG'i (KARAMAN ÇEVRE GÖNÜLLÜLERİ HAREKETİ) kurduk. Karaman’da açılacak kömür ocakları için verilecek her türlü mücadeleyi sonuna kadar sürdüreceğiz. Kömür ocakları, termik santral, çevrenin korunması konularında bilimsel toplantılar, bilgilendirme toplantıları, basın açıklamaları ve diğer mücadele yöntemlerini kullanacağız.  İnsanın ve çevrenin temel unsuru topraktır. Bu mücadele termik santrale karşı sadece bir başlangıçtır, mücadelemiz devam edecek. Direne direne kazanacağız. Topraklarımızın,  tarımsal ürünlerimizin, tekelci şirketlerce yok edilmesine izin vermeyeceğiz. Ermenek’te hayatını kaybeden madencilerimiz için Allahtan rahmet diliyor, milletimizin başı sağ olsun diyor, madencilerimiz anısına bir dakikalık saygı duruşu ile yürüyüşümüzü bitiriyoruz. Kamuoyuna saygıyla duyurur, katılımlarınız için teşekkür ediyoruz. Bundan sonraki çevre ve insan mücadelemize destek vermenizi bekliyoruz’’ dedi.   
Çeşitli sloganların atıldığı yürüyüş olaysız bir şekilde son buldu.