Son yıllarda  anadoluda sosyal belediyeciliğin önemi gittikçe artmakta. Fiziki altyapısını tamamlayan belediyeler artık sanatsal ve kültürel belediyecilik anlayışını benimsemiş durumdalar. Buralarda sosyal ve kültürel belediyecilik yönetimi ön plana çıkmakta. Bunu bir çok belediyede gördüm. Katıldığım bir çok etkinlikte belediyelerin kültürel, sanatsal ve sosyal faaliyetlerini gözlerim yaşararak takip ettim.

Artık belediyeciliğin yol, kaldırım yapmak,  iftar çadırı ile sosyal olgunun tamamlandığını  düşünmemeliyiz. Kültürel yatırımlar yapmak olduğunu bilmeliyiz. Hizmet ve yatırım önceliklerini fiziki alandan sosyal, kültürel ve sanatsal alana çekmek, bu konuda fikir üretmek ve bunu  kavramak çok önemli.

Bugün artık sosyal şehirlerimizde  önemli dönüşümler yaşanmakta, sosyal ve kültürel hizmetlere ağırlık verilmesi kaçınılmaz durumdadır.  Sosyal ve kültürel ihtiyaçların belediye ile birlikte  gönüllüler tarafından karşılanmasının zemini oluşturulmalıdır.

30 mart seçimleri öncesinde bir yazımda belediye başkan adaylarının projeleri içinde kültürel ve sanatsal projelerinin neler olduğunu da belirtmelerini, bu konuda nasıl çalışma içinde olacaklarını açıklamalarının  faydalı olacağını yazmıştım.  Çok etkili olmadı belki de. Ama artık yerel yönetimlerin kültürel, sosyal ve sanatsal hizmet ve faaliyetlere ağırlık vermeleri kaçınılmaz bir hal almış durumda.

Yerel Yönetimler, sivil toplum kuruluşları  ile birlikte kültürel alandaki fonksiyonlarını arttırmalıdır. Yöresel kültürlerin ve değerlerin ön plana çıkarılması kaçınılmaz bir hal almaktadır. Belediyeler kültürel ve sanatsal faaliyet ve hizmetlerle  halkla kucaklaşmalı, insanlarla barışık olmalıdır.

Kültür merkezleri, sanatsal evler açmak,  Belediye koroları, Belediye tiyatro ve sanat toplulukları kurmak, sanatsal kurslar,  konferanslar, sempozyumlar, kültürel yarışmalar düzenlemek, kültürel ve el sanatları sergileri açmak ilgililerin sanatsal ve kültürel katkılarını arttırıcı bir zemin hazırlamak belediyelerin asli görevi olduğunun farkına varılması faydalı olacaktır.

Dünya görüşü ve siyasi düşüncesi  ne olursa olsun, sosyal ve kültürel belediyecilik her türlü kesimden düşünür, araştırmacı, sanatçı ve kültür adamlarının faaliyetlere katılımının sağlanmasını önemsemelidir. Aksi halde bir kısır döngü etrafında dönmekten kurtulamayacaklardır.

Halkı ile kültürel anlamda kucaklaşamamak, halka inememek, değerlerine sahip çıkamamak, sanatına, geleneğine değer vermemek o belediyeler  için büyük eksikliktir.