İstanbul Başakşehir’in Brezilyalı yıldızı Jose Marcio da Costa, bilinen adıyla Mossoro, "Türkiye’yi ve kulübümü çok sevdim. Umarım kontratımı uzatır ve uzun yıllar Türkiye’de oynarım" dedi.

Tam Saha Dergisi’nin Aralık sayısına açıklamalarda bulunan Başakşehir’in Brezilyalı yıldızı Mossoro, Galatasaray’a Braga formasıyla gol atmış, Spor Toto Süper Lig’de de Galatasaray’a karşı oynadığı ilk maçta rakip fileleri iki kez havalandırmayı başarmıştı. Tüm dikkatleri üzerine çeken Brezilyalı 31 yaşındaki 10 numara, bir 2. lig takımıyla kaldırdığı Brezilya Kupası, Internacional’le ulaştığı Libertadores Kupası’nın ardından Başakşehir’de yeni başarılar için çalışıyor.

“HİÇBİR ZAMAN ZORLUKLARDAN YILMADIM”

Her şeyinin futbol olduğuna dikkat çeken Brezilyalı yıldız, “Ailemde futbol oynayan erkek kardeşlerim vardı ve ben de her Brezilyalı çocuk gibi sokakta futbol oynuyordum. Beni diğer çocukların arasından sıyıran kendime ve potansiyelime çok inanmam, asla vazgeçmemem ve futbolu önceliğim haline getirmem oldu. Futbol her zaman 1 numaralı önceliğimdi. Hiçbir zaman zorluklardan yılmadım, asla pes etmedim. Bu süreçte bazı şeylerden de ödün vermem gerekiyordu. Mesela arkadaşlarıma fazla zaman ayıramıyordum. Bir delikanlı olarak kız arkadaşlarımla çok fazla dışarıya çıkamıyordum. Her şeyim futbol olmuştu. Dediğim gibi, kendime inanmam ve bazı şeylerden vazgeçmem sayesinde bugünlere geldim” dedi.

“İLK BAŞARIMI 10 YAŞINDA ELDE ETTİM”

7 yaşında futbol oynamaya başladığını dile getiren Sambacı, “Önümde örnek alacağım ağabeylerim vardı. Başlangıçta salon futbolu oynuyordum ve ilk başarımı da 10 yaşındayken salon futbolunda elde ettim. 72 takımın katıldığı bir turnuvada en iyi oyuncu ödülünü alınca tanınmaya ve dikkatleri üzerimde toplamaya başladım. 16 yaşındayken de Ferroviario takımına geçtim” şeklinde konuştu.

“1. LİG TAKIMLARININ HEPSİNDEN TEKLİF ALDIM”

Brezilya Kupası’nı kazanmadaki başarısını anlatan Mossoro, “Futbol kariyerim açısından en iyi olduğum yıllardan birisiydi. O kupada 12 maç oynadık. Paulista bir 2. lig takımıydı ve kupada bütün maçlarımızı 1. lig takımlarına karşı oynadık. Ben de o maçların tümünde oynama şansı buldum. Yarı final ve final maçlarında da goller attım. Zaten o başarıdan sonra 1. lig takımlarının neredeyse hepsinden teklifler aldım ve ülkenin en büyük takımlarından Internacional’in kapıları da bu sayede bana açıldı” dedi.

“SAKATLIKLAR DOLAYISIYLA BEN DE KÖTÜ BİR HATIRASI VAR”

Libertadores Kupası’ndaki başarılarına da değinen yıldız oyuncu, “Çok şükür futbol hayatımda önemli başarılara imza attım. Internacional’le Libertadores Kupası’nın kazanılması da bu başarılardan birisi. Yarı finale kadar tüm maçlarda oynadım ama sakatlıklarla boğuştuğum bir sezondu. Pubis sıkıntım nedeniyle final maçında yer alamadım. Zaten kupa biter bitmez de bir ameliyat geçirdim. Bir yandan çok önemli bir başarıydı ama yaşadığım sakatlık ve geçirdiğim ameliyat nedeniyle bende kötü bir hatırası da var” ifadelerini kullandı.

“KENDİMİ MÜKEMMEL HALE GETİRMEYE ÇALIŞIYORUM”

“İlk idolüm Zico’ydu” diyen Mossoro, “O da zaten benim gibi 10 numara pozisyonunda oynuyordu ve Flamengo’da bir tarih yazmıştı. Ayrıca Türkiye’de pek tanınmayan Junior Paulista, futbol karakterimi etkileyen oyunculardan biri olmuştu. Bir de 31 yaşında olmama rağmen hala futboldan bir şeyler öğrenmeye, kendimi geliştirmeye ve mükemmel hale getirmeye çalışan bir oyuncuyum. Bu nedenle yaşı benden küçük olmasına rağmen Messi’yi dikkatle izliyor ve ondan kendi adıma bir şeyler kapmaya çalışıyorum” diye konuştu.

“BRAGA HAYATIMDA ÇOK GÜZEL BİR YERE SAHİP”

Braga’ya transfer sürecinden bahseden Sambacı, Braga’ya transferinin ilginç bir süreç olduğunu belirterek, “Beni istediklerinde, ’Bundan sonra kiralık olarak forma giymek istemiyorum, bonservisimi alırsanız gelir oynarım’ demiştim. Bu nedenle transfer sürecim biraz uzadı. Braga’nın hocası, şimdi Benfica’nın başında bulunan Jorge Jesus’tu ve transferimi ısrarla isteyince kulüp de bonservisimle birlikte beni aldı. Tıpkı Maritimo’da olduğu gibi Braga’ya da geç katıldım. Ama şunu söylemeliyim ki, Braga benim ikinci evim. Orada hayatıma damga vuran çok güzel 5 yıl geçirdim. Orada çok güzel bir imaj bıraktığıma inanıyorum. Braga hayatımda çok özel bir yere sahip. Braga’dan ayrılmak benim için de sürpriz olmuştu. Çünkü Braga’yla hala 2 yıllık kontratım vardı. Tatilde olduğum sırada bir telefon geldi ve beni Suudi Arabistan’dan istediklerini bildirdiler. O dönemde takımın başına yeni gelen teknik direktör Jesualdo Ferreira’nın da başka projeleri vardı ve takımda farklı oyuncular istiyordu. Beni isteyen Al-Ahly’nin hocası, daha önce Porto’yu çalıştıran Vitor Pereira’ydı. Beni yakından tanıyor, güveniyor ve istiyordu. Braga’da istediğim süreyi alamayacağımı anlayınca Al-Ahly’nin teklifini kabul ettim” dedi.

“EDUARDO’NUN DA REFERANSIYLA BAŞAKŞEHİR’E GELDİM”

“Bir gün menajerim aradı ve Başakşehir’in benimle ilgilendiğini söyledi” diyen Mossoro, o dönemde Suudi Arabistan’dan ayrılmak istediğini ve bu teklifin çok güzel bir sürpriz olduğunu belirterek, “Bu süreçte takımın eski kalecisi Portekizli Eduardo ile görüştüm. Bana buradaki her şeyin çok güzel olduğunu anlattı. Gerçi onun oynadığı İstanbul Büyükşehir Belediyespor döneminde tesisler bugünkü durumda değildi ama yine de çalışma düzeninin ve insanların ne kadar iyi olduğundan söz etti. Hatta o dönemden bu yana görevini sürdüren Recep Uçar Hocamızın ne kadar düzgün bir insan olduğundan özellikle bahsetti. Ben de kariyerimde bir değişiklik istiyordum ve Eduardo’nun da referansıyla Başakşehir’e geldim” ifadelerini kullandı.

“TÜRKİYE’DE FUTBOLUN ÇOK SEVİLDİĞİNİ BİLİYORDUM”

Kafasında Türkiye ile ilgili pozitif bir imaj olduğunu vurgulayan Mossoro, “Bir kere Türkiye’deki insanların futbolu ne kadar çok sevdiğini biliyordum. Bomboş statlarda oynamakla 10-15 binin üzerinde seyircilerin bulunduğu statlarda oynamak arasında büyük fark var. Futbolu böylesine derinlemesine yaşayan bir ülkede oynayacak olmak da beni heyecanlandıran bir faktördü. Bunun dışında, son yıllara baktığımızda Türkiye’ye çok önemli isimler geldi. İlk etapta hemen Didier Drogba, Wesley Sneijder, Felipe Melo gibi oyuncuları sayabiliriz. Kariyerli oyuncuların Türkiye’yi tercih etmesi de benim kararımı olumlu yönde etkiledi” açıklamasında bulundu.

“GALATASARAY MAÇLARINDA HER ŞEY BENİM ADIMA GÜZEL GEÇTİ”

Futbolda rastlantılar ve şans faktörünün olduğunu belirten Mossoro, “Elbette bu faktörlerin arkasında mutlaka çok ciddi bir çalışma performansı bulunmalıdır. Dediğiniz gibi Galatasaray maçlarında benim adıma her şey süper geçti ama bunun arkasında ciddi bir çalışma faktörü var. Ben hala çalışmaya ve kendimi geliştirmeye devam ediyorum” şeklinde konuştu.

“LİGİN EN AZ GOL YİYEN TAKIMIYIZ”

Brezilyalı yıldız, Abdullah Avcı’nın en önemli özelliğinin takımını her rakibe göre özel olarak hazırlaması olduğunu ifade ederek, “Rakipleri çok iyi analiz ediyor ve biz her maça çıkarken rakibimizin tüm özelliklerini biliyor, buna göre tedbirler alıyor veya hücum organizasyonları düzenliyoruz. Bunun dışında kazandığımız maçlardan sonra bile gevşememize asla izin vermiyor. Ligin en altındaki rakiple oynasak bile o takımı da bir şampiyon adayı gibi ele almamızı sağlıyor. Ayrıca yaptırdığı antrenmanlar sayesinde ligin en az gol yiyen takımıyız” dedi.

“TÜRKİYE’Yİ VE KULÜBÜMÜ ÇOK SEVDİM”

Türkiye’yi ve kulübünü çok sevdiğini söyleyen Sambacı, "İlk geldiğim günden beri çok iyi ağırlandım. Adaptasyon sürecim de çok kısa sürdü. Umarım kontratımı uzatır ve uzun yıllar Türkiye’de oynarım. Tıpkı Portekiz’de olduğu gibi Türkiye’de çok iyi bir imaj bırakmak istiyorum. Bunu da takımımla başarılar elde edip tarih yazarak elde edebilirim. Yeni bir kulübüz ve başarılara açız. Bu açlığı giderebilecek bir kupada benim da imzamın bulunmasını istiyorum” ifadelerini kullandı.