İsrail’in Şifa Hastanesi’ne yaptığı baskın ve buradaki iğrenç tecavüzler üzerine yapılan açıklama dua ile son buldu. İslâm dünyasının aczinin dile getirildiği ve liderleri artık somut adımlar atmaya çağıran açıklamada şu hususlar dile getirildi:

Değerli Filistin sevdalıları ve basınımızın güzide temsilcileri; İçerisinde bulunduğumuz Ramazan-ı Şerif’te her yıl olduğu gibi Siyonist İsrail saldırılarıyla karşı karşıyayız. Her yıl bu mübarek ayda Filistinli Müslümanlara yönelik şiddetini arttıran Siyonistler bu yıl iyice zıvanadan çıkmıştır ve insanlıktan uzak bir halde terör faaliyetlerini sürdürmektedir.

Kıymetli katılımcılar;

160 günü aşkın bir süredir Gazze’de tarihin en acımasız soykırımlarından birini gerçekleştiren Siyonist İsrail rejimi son günlerde dilimize getirmeye dahi haya ettiğimiz iğrenç saldırılara girişti. Bu bağlamda Gazze’de bulunan Şifa Hastanesi’ne yönelik akıl almaz bir saldırı başlatan işgalciler, hastane içerisindeki çok sayıda kadına tecavüz etti. Yapmış oldukları son insanlık dışı saldırılarla tiynetlerini ortaya koyan Siyonistler, Milli Görüş lideri Prof. Dr. Necmettin Erbakan’ın “İsrail laftan anlamaz, güçten anlar” sözünün haklılığını da gözler önüne sermiştir.

Değerli kardeşlerimiz;

Müslüman kardeşlerimizin karşı karşıya bulunduğu Siyonist düşmanı defalarca konuştuk, defalarca telin ettik, defalarca lanetledik. Ancak görmekteyiz ki artık Siyonist düşman kadar o zalimlere zulmetme cesaretini veren İslam ülkelerinin liderlerini de konuşmamız gerekmektedir. Artık Siyonist düşman kadar Siyonist zalimlere ekonomik anlamda can damarı olan İslam ülkelerinin liderlerini de konuşmamız gerekmektedir.

Değerli Müslümanlar;

Bugün içerisinde bulunduğumuz acı tablonun en büyük sebebi İsrail rejimine karşı aciz bir siyaset yürüten İslam ülkelerinin liderleridir.

Ey İslam ülkelerinin liderleri;

Allah’tan korkun, İslam’a sarılın, dinimizin izzetini kuşanın! Sizin acizliğiniz yüzünden Gazze’de kadınlarımız tecavüze uğruyor.

Değerli hazirun;

Filistinli kardeşlerimiz bugün insanlık dramının en acısını yaşıyor ve sadece kendi toprakları için değil tüm İslam coğrafyası için bedel ödüyor. Öyle ki; Filistin direnişi bugün sadece kendi topraklarını koruma yahut özgürleştirme maksadıyla mücahede vermiyor. Filistinli kardeşlerimiz aynı zamanda Bağdat’ın, Şam’ın, Doğu Türkistan’ın, Diyarbakır’ın ve İstanbul’un selameti için de mücahede ediyor. Bugün bizler çok iyi biliyoruz ki; karşımızda bulunan İsrail adlı terör organizasyonunun hedefi yalnızca Gazze, Kudüs yahut Batı Şeria ile sınırlı değil. Bugün İsrail Gazze’de başarılı olduğu takdirde Siyonistlerin yarınki hedefleri Hatay, Diyarbakır, Adıyaman ve daha birçok şehrimiz olacak. Bundan dolayıdır ki; Hamas sadece Filistin için değil Türkiye için de savaşmaktadır. Tam da bu noktada siyasi gaflet zincirlerine yeni halkalar ekleyip Hamas’ı terör örgütü olarak yaftalamaya çalışanlara da en sert tepkiyi göstermek boynumuzun bir borcudur. Anadolu Gençlik Derneği teşkilatları bugün Hamas başta olmak üzere Filistin direniş hareketlerinin ne yanında ne de arkasındadır. Anadolu Gençlik Derneği teşkilatları bugün Filistin direnişinin ta kendisidir.

Değerli kardeşlerimiz;

Aksa Tufanı Operasyonu’nun sonrasında yaşanan süreç biz inançlı ve şuurlu insanların üzerine bir sorumluluk yüklemektedir. Anadolu Gençlik Derneği teşkilatları olarak bu sorumluluk bilinci doğrultusunda üzerimize düşen vazifenin gereğini sonuna kadar yapma mücahedesi içerisindeyiz. Bugün Siyonist İsrail zulmü karşısında onurlu ve vicdanlı insanlar büyük bir mücadele verirken toplumun birçok kesimi bu insanlık mücadelesinde ne yazık ki sınıfta kalmıştır. Öyle inanıyoruz ki tarih Gazze’deki soykırıma rağmen İsrail ile ticarete devam edenleri de bu ticaretleri engelleyemeyenleri de ve talihsiz argümanlarla bu ticareti meşru göstermeye çalışanları da yazacaktır.

Kıymetli katılımcılar;

Sözümüzü geçtiğimiz günlerde alimlerimiz tarafından Filistin mücadelesi için verilen fetvadan bir bölüm ile sonlandırmak isteriz; “Gazze’yi desteklememek cihaddan kaçmaktır. Siyonistlerin Kudüs, Aksa ve Filistin’e yönelik saldırıları Müslümanların savunma cihadı yapmasını gerektirmektedir. Müslüman halkın elinden geldiğince seferber olması, elindeki tüm imkanlarla düşmana saldırması veya düşmanın ve destekçilerinin elçiliklerine giderek protesto etmesi farzdır.”