Kamu Çalışanları Hak Sendikaları Konfederasyonu (HAKSEN) Genel Başkanı Ayhan Çivi, Karaman'da sendika üyeleriyle toplantı yaptı. Yunus Emre Konferans Salonunda gerçekleşen programa HAKSEN) Genel Başkanı Ayhan Çivi'nin yanı sıra BURO HAKSEN Karaman İl Temsilcisi Seyfi Koca, İmar Çalışanları Hak Sendikası Karaman İl Temsilcisi Numan Tekin, sendika yönetim kurulu üyeleri ve sendika üyesi memurlar katıldı. Toplantıda memurların güncel problemleri konuşuldu. 
BURO HAKSEN Karaman İl Temsilcisi Seyfi Koca, Kamu görevlisinin hak arama mücadelesinde sonuna kadar var olacaklarını dile getirerek ''HAKSEN kuruluşundan bu yana yeni katılımlarla büyüyerek karalı ve etkin bir şekilde kanunlar çerçevesinde kamu görevlisinin hak arama mücadelesinde yoluna devam etmektedir. Bu alanda HAKSEN Federasyonun hizmet kollarında faaliyet gösteren üyelerimiz Hak Sendikası İl Temsilciliğinin hizmeti esas alan ve sendikanın ilkeleriyle benimsemiş amaç doğrultusunda hareket etmektedirler. Karaman da üyelerimiz ülkemize milletimize üyelerimize sendikamıza tüm kamu kurum ve kuruluşlarına ayrıca tüm kamu çalışanlarına hizmet noktasında yarış içerisindedir. Bu nedenle bütün üyelerimize teşekkür ederim'' dedi.
İmar Çalışanları Hak Sendikası Karaman İl Temsilcisi Numan Tekin, 4/C statüsünde çalışanların bir çok sorunu olduğunu dile getirerek ''2014 yılından itibaren tekele bağlı kamu kuruluşunda işçi olarak çalışırken özelleştirme sonucunda 4/C'li olarak başka kurumlara atama yapıldı. Burada birçok sorunlarla karşılaştım. 2007 yılında başladığım 4/c'li kadrosundan o dönemde bir sendika üyeliğimiz hakkımız bulunmamıştı. Ekonomik şartları etkileme sonucundaki sıkıntılar, iş yerinde ki sıkıntılar, dile getirebilecek bir şansımız yoktu. Ancak Ankara'da Genel Merkez de Haksen Sendikası Genel Başkan Kurulu Üyeleri bütün 4/C'li çalışan arkadaşları sendikaya üye olmasını hakkı olduğunu gerekli olduğunu düşünerek, bizim adımıza bizim hakkımıza savunmak suretiyle dava açtı. 2009 yılında bu dava sonuçlandı. Yaklaşık 27 bin geçici personel sendikaya üye olma ve hakkını arama hakkını kazandı. Bu anlamda başkanımıza ve sendikamıza teşekkür ediyorum'' dedi.
Kamu Çalışanları Hak Sendikaları Konfederasyonu (HAKSEN) Genel Başkanı Ayhan Çivi, HAKSEN gibi bağımsız bir sendikaya ihtiyaç olduğunu dile getirerek'' Ülkemizin, kamu çalışanlarının böylesine bir sendika anlayışa dünden daha çok ihtiyacı var. Haksen’ in bundan sonra ortaya koyacağı performans sadece kendi üyelerini değil, 3.5 milyon kamu görevlisini de doğrudan doğruya ilgilendirmektedir. Çok olmak, her zaman haklı olmak anlamına gelmiyor. Çok olmak, her zaman cesur olmak anlamında gelmiyor. Çok olmak, her zaman akıllı almak anlamına da gelmiyor. Çok olmak sadece niceliksel ve sayısal bir veridir. Önemli olan siz aldığınız görevleri 5 kişi de olsa 10 kişide olsa bunun vebalini taşıyabilmektedir. Aklınızı fikrinizi üyelerinizin çalışanların ülkenin sorunlarıyla yormaktır. Bizim aklımızda da fikrimizde de ülkemiz var milletimiz var kamu çalışanları var. Onun için bizim mücadelemiz bizden sonra yaşayacak nesiller açısından da örnek olacaktır. Biz bunu görmeyebiliriz biz bunu yaşamayabiliriz de ama mutlak suretle Türkiye’nin gelecekte bizden sonrada yaşayacak çocuklarımızın ülkemizdeki böyle bir sendikal anlayışa ihtiyaçları var. Biz onlara temiz ve dürüst bir miras bırakmak istiyoruz. Bugün ülkemizde yerleşik egemen sendikalar var. 20 yıllık, 25 yıllık, artık yaşlanmış, ömrünü tamamlamış, artık sendika olmaktan ziyade siyasal partilerin ideolojilerinin egemen güçlerin yandaşı olmuş paydaşı olmuş sendikalar var. Bunları tek tek saymayacağım zaten kamu görevlilerinin bugün içinde bulunduğu durum, emeklisiyle beraber ortaya koyduğumuz rakamlar Türkiye’ de gerçekten sendika olmadığını, memur sendikacılığın hiç olmadığını apaçık gösteriyor değerli arkadaşlar'' dedi. 
MEMUR VE EMEKLİ MAAŞLARI 2013 YILININ DA GERİSİNE GÖTÜRÜLDÜ
Kamu Çalışanları Hak Sendikaları Konfederasyonu (HAKSEN) Genel Başkanı Ayhan Çivi, memur ve emekli maaşlarının 2013 yılı gerisine götürüldüğünü belirterek ''Bugün bir memur konfederasyonu 2012 yılında çıkan toplu sözleşme yasasıyla ki bunun büyük müjde olarak sundular. 2010 yılında referandum yapıldı ve bizlere, adete kamu görevlilerin kaderi değişecek bundan sonra oturacaksınız çatır çatır pazarlık yapacaksınız, dediler. Efendim niye bizim verdiğimize razı oluyorsunuz bunu niye istemiyorsunuz dediklerinde o malum sendikaların yöneticileri dediler ki “Biz nikâhımızda bile bu kadar içten EVET demedik”. Düşünebiliyor musunuz? Ve nitekim yasalar ortaya çıktığında aslında bu toplu sözleşme düzeninin, toplu görüşme düzeninden hiçbir farkının olmadığını kamu çalışanlarının yine tutsak olduğunu yine belirleyici olanının hükümet olduğunu hep beraber gördük. Nitekim 2013 yılında yapılan toplu sözleşmelerde bu malum sendika hükümetle masaya oturdu e bunu davul zurnayla yaptı. Ancak masadan kalktığında büyük bir müjde verdi bize. Dedi ki “size 175 TL brüt artış aldım. Memur tarihinin en büyük artışıdır, bakın hepiniz çok rahat edeceksiniz hatta bu emeklilere daha çok yansıyacak”. Bizim her yıl 1 Ocak Geleneksel Yeni yıl eylemimiz vardır. 1 Ocak 2014’te yaptığımız eylemde “2014 e girmek istemiyoruz. 2014 bizim için mayınlı tarla tehlikeler var. 2014 yılı bizim için kayıp bir yıldır. Bize sıfır zam verin ama bizim ek ödemelerimizi emekliliğimize yansıtın, bunu taban aylığını yansıtın” dedik. . Eğer dedik, illa ki maaş artışı yapacaksanız Enflasyon artı refah payı verin başka bir şey istemiyoruz. Biz bunu yetkili memur sendikalarına da söyledik Hakem Kurulu Başkanına da söyledik. Neden bu matematikle bu kadar uğraşıyorsunuz gayet hesap basit. Verirsiniz o yıl ki Enflasyon artışını, ülke ne kadar zenginleşmiş milli gelir artış oranında büyümeyi eklersiniz ona. Zaten hesap kitap kendiliğinden ortaya çıkar. Kimse de buna itiraz etmez. Ancak, bu kabul edilmedi ve bugün geldiğimiz nokta da ortalama kamu görevlisinin maaş artışı 6,76 dır. Biz bunun teknik hesabını yaptık. Şu anki Enflasyon 8,51’dir. 10 ayda kamu çalışanları yüzde 2 zarardadır. Yani bırakın 175 TL brütün net yansıması olan 123 TL’yi, 2013 yılındaki maaşımızdan da geriye düştük. Dediler ki emekliler kazanacak, buna da baktık, evet taban aylığına yansımasından dolayı 175 TL’nin 2014 yılında emekli olan kamu görevlileri yaklaşık 5 000 TL kıdem tazminatını fazla aldılar. Emekli aylıkları da 146 TL arttı. Ancak bu artış enflasyon baz alarak yapılsaydı emeklilerimiz daha çok zam alacaklardı ve daha çok kıdem tazminatı alacaklardı. Şu anda maalesef kazanan hiçbir kamu çalışanı ve emeklisi değil, kazanan hükümet ve yetkili sendika olmuştur. Böylesine bir düzende maalesef sendikacılık yapmaya çalışıyoruz. Türkiye de bu sendikal anlayış değişmediği sürece sendikalar öz eleştirisini yapmadığı sürece ve gerçekten de herkes kendi işini yapmadığı sürece biz daha bu kayıplarımızı bu salonda maalesef konuşmaya devam edeceğiz. Şimdi kamu kurumlarına bakıyoruz arkadaşlar; İçlerinde hak hukuk arayanları tenzih ediyorum. Daire Başkanları, Genel Müdürleri hepsi birer sendika temsilcisi gibi çalışıyor. Yani o sendikanın işyeri temsilcisi var aynı zamanda bir de işveren temsilcisi de var. Böylesine garip bir durum. Sendikacılarımıza bakıyoruz. Kamu görevlilerin gündeminden daha ziyade Türkiye’nin siyasal gündemiyle meşguller. Bu salonda çok değerli siyasetçilerimiz var benden sonra zaten çıkıp anlatacaklar. Biz esas kendi öz gündemimize dönmeliyiz. Ben onlara diyorum ki; kardeşim bürokratsan bürokratlığını yap. Yok sendikacılık yapmak istiyorsan yönetici görevinden ayrıl gel sendikacılık yap. Seninle her koşulda biz rekabet ederiz. Şu arkandakiler bir çeklisin senin. Sendikacılara da sesleniyorum siyaset yapacaksan partiler orada. Yok sendikacılık yapacaksan gel sendikal alanda çatır çatır rekabet edelim'' dedi. 
EK ÖDEMELER EMEKLİ AYLIĞINA DÂHİL EDİLMELİDİR
Kamu Çalışanları Hak Sendikaları Konfederasyonu (HAKSEN) Genel Başkanı Ayhan Çivi, ek ödemelerin emekli aylığına dahil edilmesi gerektiğini söyleyerek ''Elbette ki; biz kendi çalışanlarımızın kendi üyelerimizin hak ve hukuku noktasında bütün bunları bilerek mücadelemize devam ediyoruz. Bugün Türkiye deki en önemli problem 3,5 Milyon kamu görevlisini ilgilendiriyor. Kamuda 2011 yılında denge tazminatı adı altında bir ek ödeme getirildi. Bu ek ödemeyle güya kurumlar arasında ücret adaleti sağlanacaktı. Bu da 500 TL ile 1000 küsur arasında değişiyor. Tamam güzel. Ancak bu ek ödemelerden ne gelir vergisi nede sosyal güvenlik pirimi kesiliyor. Adeta bu ek ödemeler kayıt dışı yapılıyor. Dolayısıyla da emekli olduğumuzda da bu ek ödemeler bizim ne kıdem tazminatımıza nede emekli aylığımıza dâhil edilmiyor. Bugün Türkiye de ortalama bir kamu görevlisi emekli olduğu zaman çalışırken aldığı aylığın %50’sini kaybediyor. Biz bunu söylüyoruz, gelin diyoruz tüm sendikalara. Bakın hepimiz bir gün emekli olacağız. Bugün Türkiye’de bir emekli ikinci bir iş bulmadan eğer aileden bir varlığı yoksa emekli olamıyor. Kamu görevlisi arkadaşlar emekli olduktan sonra bizlere ve çevresine müracaat ediyorlar. İş arıyorlar. Dolayısıyla en büyük problem budur biz bunu defalarca dile getirdik, yazılı taleplerimiz oldu. Maalesef herhangi bir olumlu geri bildirim alamadık.  Bunun üzerine de geçtiğimiz ay emekli olan bir arkadaşımız adına kuruma başvuru yaptık ve önümüzdeki hafta bu konuyu yargıya taşıyoruz arkadaşlar. Artık yargı karar verecek. Mademki sosyal güvenlik kurumu birleştirildi. Mademki statü farkı kaldırıldı. Bir işçimiz nasıl emekli olduğunda ona ödenen yol ücreti bile tazminatı ve maaşına dâhil ediliyorsa kamu çalışanları içinde bu yapılmalıdır. Tez elden bu ek ödemeler taban aylığına dâhil edilmelidir'' dedi. 
TÜM SÖZLEŞMELİ VE 4/C PERSONELE KADRO VERİLMELİDİR
Ayhan Çivi, tüm sözleşmeli ve 4/c'li personele kadro verilmesi gerektiğini aktararak ''Türkiye de çalışma yaşamıyla ilgili ciddi statü farklılıkları var. Zaten 657 sayılı Yasa yamalı bohçaya dönmüş. Ek maddeler, geçici maddeler, geçici ek maddeler, hepimiz bunları biliyoruz. Bir kamu görevlisi bordrosunu eline aldığına muhasip olması gerekiyor. Maaşından ne kesilmiş ne artmış anlayamıyoruz arkadaşlar. Ciddi bir bordro kirliliği var. Zaten esas adaletsizliği yaratan da bu kirliliğin kendisi. Biz bu ücret sisteminin de basitleştirilmesini istiyoruz. Bunun içinde baz alınması gereken kriterler; tahsil, unvan, kıdem, yaptığı görev ve iş riski olmalıdır. O zaman hangi kurumda çalışırsanız çalışın siz ücretini bilirisiniz aynı ücreti alırsınız hem de kurumlar arası geçişler olmaz. Şimdi Devlet Personel Başkanlığı kara kara bunu düşünüyor. Ben diyor bu kurumlar arası geçişe nasıl mani olurum. Biraz sonra değineceğim yeni bir taslak hazırlamışlar dolayısıyla kamuda ki gerek 4/C, gerek geçici işçi, gerekse sözleşmeli statülerin kaldırılması ve hepsinin kadrolu statü de bir araya toplanması gerekiyor'' dedi.
MEMURUN İŞ SAĞLIĞI VE GÜVENLİĞİ ERTELENEMEZ
Kamu Çalışanları Hak Sendikaları Konfederasyonu (HAKSEN) Genel Başkanı Ayhan Çivi, memur iş sağlığı ve güvenliğinin ertelenemeyeceğini dile getirerek ''Türkiye de iş sağlığı güvenliğini konuşuyoruz ve gerçekten de iş sağlığı güvenliğinin olmadığından da; Allah rahmet eylesin madencilerimizin, inşaatçılarımızın, daha pek çok haberdar olmadığımız emekçilerin can kaybıyla, sağlık kaybıyla, organ kaybıyla ve iş kaybıyla haberdar oluyoruz. Türkiye de 2012 yılında 6331 sayılı iş sağlığı güvenliği yasası çıktı. Ancak bu yasa tam manasıyla uygulanmıyor. Bu Yasaya göre iş yerindeki iş güvenliğini denetlemekle yükümlü iş güvenliği uzmanı işverenin maaşlı personeli olarak çalışıyor. Yani şimdi ben iş güvenliği uzmanı olarak bir gökdelen inşaatını denetlemekle sorumluyum. Ancak ben işverenle sözleşme yapıyorum. Diyor ki işveren, sana saat başı ücret veriyorum şimdi böyle bir düzen olur mu arkadaşlar. Ben nasıl denetleyeceğim, ben hangi cesaretle o işi durduracağım, eğer bir riski tespit etmişsem. Böyle bir şey olabilir mi? Dolayısıyla bu konunun da mutlaka çözülmesi gerekiyor. Bizim burada ki önerimiz iş sağlığı güvenliği fonu oluşturmasıdır. İş güvenliği uzmanlarının, iş sağlığı uzmanlarının ücretlerinin bu fon altında güvence altında alınması gerekiyor. Şimdi hükümet bir tasarı gönderdi Meclise. Orada diyor ki, iş güvenliği uzmanı işten çıkartılırsa 1 yıllık tazminatını işveren ödeyecek. Bu neyi çözecek? Siz önce uzmanların güvenliği sağlayın, geçim güvenliğini sağlayın ondan sonra siz diğer işlere bakın. Bakın kamuda da 1 Temmuz 2014 de İş Güvenliği Yasası yürürlüğe girecekti. Ancak Sayın Bendevi PALANDÖKEN seçim öncesi gitti sayın Başbakanı ikna etti. Efendim dedi biz buna hazır değiliz. Zira burada bütün kapıcılar dâhil tüm işyerleri bu kapsama giriyordu. Kamu görevlileri de bu kapsama giriyordu. Gitti, dedi ki biz hazır değiliz. Hâlbuki orada teşvik de var devlet bir süreliğine kendisi ödüyor iş güvenliği uzmanlığı ödeneğini. Dediler ki tamam biz bunu erteleyelim ve kamu kurumları da bunun içerisinde ertelemeye tabi tutuldu. Bunun hiçbir akla mantığa yatan tarafı yok. Tamam, esnafı ertelediniz kamu kurumlarını niye erteliyorsunuz. Kamu kurumları da mı hazır değil. Böyle bir şey olabilir mi? Şimdi 2016 da yürürlüğe girecek. Bugün sağlık çalışanları da, adliye çalışanları da, acil afet çalışanların da pek çoğu meslek hastalıkları riski ile karşı karşıya. İş sağlığı illa düşüp öleceksin anlamına gelmiyor. İnsanların farkına varamadıkları, yıllar içerisinde oluşan ve insanları ölüme götüren, emeklilikten sonra mutsuz olmasına sebep olan pek çok hastalıklar var. Dolayısıyla iş güvenliği kanunun kamu kurumlarında 2015 yılı içerisinde tekrar yürürlüğe girmesini talep ediyoruz'' dedi.
Sendika üyelerine yapılan ikramın ardından toplantı sona erdi. 
Necati ERMİŞ