Turan yaptığı açıklamada, şunları aktardı;

“Ülkemizde, 16 Nisan’da yapılacak olan referandum sürecinde Türk Ocakları Karaman Şube Başkanı olarak ülkemizde gözlemlediğim bazı hususları bir görev şuuruyla kamuoyu ile paylaşmayı uygun görmüş bulunmaktayım.

Türk Ocakları; millî kültürün (hars), ahlâk ve fikir hayatının geliştirilmesi, millî birliğin kuvvetlendirilmesi,  toplum yapısının sağlamlaştırılması ve Türklüğün yüceltilmesi amacıyla kurulmuştur. Kısaca “Türk Milliyetçiliği” olarak da adlandırılan bu amaç, derneğin “Millî Ülkü (mefkûre)”südür.

Türk Ocakları; kamu yararına çalışan bir dernek olmak hasebiyle, mevcut anayasa değişikliğini “kamu yararı” bağlamında ve tüzüğümüzün amaçları doğrultusunda incelemiş, kendi içinde tartışmıştır. İlgili değişiklik önerisinin artıları ve eksileri, Genel Başkanımız Sayın Prof. Dr. Mehmet ÖZ tarafından da internet sayfamız aracılığıyla kamuoyuna duyurulmuştur.

Türk Ocakları; Balkan Harbi’ni, 1.Dünya Savaşı’nı görmüş, yaşamış, Çanakkale’de ve İstiklal Harbi’nde şehitler vermiş, ülkenin kuruluşunda aktif rol oynamış, bugüne kadar da ülkemizin kültürel hayatına pek çok katkılarda bulunmuş, 105 yıllık onurlu bir tarihi geçmişe sahip asırlık bir çınar olmakla birlikte “siyaset üstü” vasfını sürdürmektedir.

Dernek üyelerimiz farklı siyasî görüşleri taşısalar da hepsi demokrasi kültürüne sahip, ülkenin millî birlik ve beraberliğinin kuvvetlendirilmesi, toplum yapısının sağlamlaştırılması amacına uygun hareket eden Türk milliyetçileridir.

Bu anlamda dernek mensuplarımız içerisinde EVET diyenler de HAYIR diyenler de, farklı görüşlere sahip olanlar da olabilir.

Birbirimize bağlı olmamızın vazgeçilmez olduğu böylesine hassas bir dönemde siyaset yapanlar; birbirlerine karşı kırıcı ifadeler kullanarak, gerginliğe ve tabanda Türk insanının ayrışmasına neden olmaktadırlar. Bunun bir sonucu olarak da ne yazık ki; yolda-sokakta, sosyal platformlarda iki kardeşin dahi birbirlerine karşı küfür ve hakaretlere, sataşmalara, saldırılara, kavgalara varan bölünmüşlüğünü hep birlikte üzülerek müşahede etmekteyiz.

Ülkenin iki kutba bölünmesinin neticelerini 12 Eylül döneminde en ağır şekilde bizler yaşadık. Bunun bir benzerinin tekrardan yaşatılmasını asla doğru bulmamaktayız.

Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin ülkesi, bayrağı, milleti, toprağı, bütün kurum ve kuralları ile millî ve bölünmez bütünlüğü korunmalıdır. Devlet yöneticileri tarafsızlığını koruyarak sakinliğini muhafaza etmelidir. Siyasîler milleti gerginleştirici ifadelerden, hakaretlerden, küçümsemelerden, iftiralardan ve karşı görüşü “ötekileştirmekten” kaçınmalıdır.

Türk Ocağı olarak referandumda EVET diyecek olanlara da HAYIR diyecek olanlara da saygılıyız. Türk Milleti’nin hiçbir evladını küçümsememiz, kötülememiz, ayrıştırmamız, ötekileştirmemiz söz konusu dahi olamaz. EVET diyenlere de HAYIR diyenlere de kapımız her zaman açıktır. Her biri saygıdeğer farklı fikir sahipleri her zaman Ocağımıza gelerek fikirlerini anlatabilirler. Ülkemiz için hayırlı olacak, neticeye varacak, önyargısız ve particilikten uzak, üslûplu tartışmalar her zaman yapılabilir.

Herkes düşüncesini hakaret etmeden, seviyeyi düşürmeden, başkasını suçlamadan açıklayabilmelidir. Neticede anayasa değişikliği oylaması siyasi partilerin üstündedir. AKP içerisinde HAYIR diyenler olduğu gibi, CHP içinde de EVET diyenler olacaktır. Siyasîlerin karşıt görüştekilere yaptıkları “15 Temmuz’cu”, “darbeci”, “vatan haini” “terörist” gibi yakıştırmalar vatandaş tarafından da hüsnü kabul görmemektedir.

Biz kendi içimizde birliği sağlayamazsak, Türkiye Cumhuriyeti dışındaki Türklerin birliğini ve beraberliğini düşünemeyiz.

Bizim yıllardır samimiyetle söylediğimiz, yazdığımız ve bir slogan haline gelmiş ifademizdir:

“Biz Hep Birlikte Türk Milletiyiz”

Farklı düşüncelerde olan herkesi bu süreçte,  birbirine karşı saygılı olmaya ve sakin olmaya davet ediyorum.”