Önce anlaşalım. Bu yazıyı okuduktan sonra önce nefsime, sonra sana, ona, size velhasıl hepimize… Sorulan o soruya delikanlıca cevap vereceğinize benim gibi söz verin. Yok öyle hemen yazının sonuna bir göz atmak. Soru yazının içinde mündemiç. Yani soru yazının ta kendisi. Sen’in elinden düşmeyen  cep telefonunu demek isterdim,  ama cep telefonunun eline düşmüş “Sen”i telefonundan bi iki dakikalığına alabilir miyim? Bu yazıyı okutup geri vereceğime emin olabilirsin. Kısa süreliğine de olsa “Sen”i bırakan akıllı telefonuna ne kadar teşekkür etsen azdır(!)
             Sahi “O HAL” de ya da “BU HAL” de yılbaşı kutlamanın hükmünden haberiniz yok sanırım. Ben baktım. Önce “dini hükmünü” merak edip kara kaplı kitabın sayfalarına; sonra da “dan-dini hükmünü” merak edip “Gogıl bin ‘A.B.D’ul-vah”ın sayfalarına.   Dan-dini olanı hem  O HAL de hem de  BU HAL de kutlamaya bir şey demiyor. Sakın ha yanlış anlamayın. O HAL den kastım “olağanüstü hal” falan değil. Dini olanı ise  kısaca “utanmıyorsan dilediğini yap” diyor. Hüküm bu kadar küçük olunca yılbaşı gecesi küçük bir bilet almanın, ya da bir ufak içmenin manisi olmaz herhalde. Belki de Karaman gibi küçük bir şehrin küçük bir kafeteryasında ufaktan ufaktan eğlenmenin de önü açılmış oluyor demektir(!)
               Ama abartmak yok ha. "Başınıza taktığınız kukuletanın ecnebilerin her yıl, yılbaşı gecesi Anadolu’nun bağrına sapladığı hançerden küçük olmasına dikkat edin." Yılbaşı çamınızın rengi mutlaka Osmanlı'nın üç hilalli bayrağındaki yeşilden daha açık bir tonda olmalı. Televizyona bakarken ki mesafeniz 15 Temmuz gecesi kadar ki yakın ; sosyal medyada paylaştığınız iğrence –özür- eğlence resimleri ise şehitlerimizin resimleri kadar büyük olmasın. Hem Ümran bebeğin ki kadar flu; hem de aylan bebeğin ki kadar yan profilden olmamasına da özen gösterin.
              Yani diyeceğim o ki biraz değişik olsun. Değişik işte. Ne bileyim. Halep’te -ölmediyse eğer- çocuğunun beslenmesine hep elma koyan, bir kere de armut koyayım değişiklik olur diyen annelerimize ikinci bir fikir sunup unlu mamulleri önermenin gururunu yaşadığımız gibi değişik olsun(!) Nasıl ki sadece unla beslenen ve undan başka bir ihtiyaçları olmayan Halepli anneler, nineler, bacılar gönderdiğimiz unlarla her şeyi hem de diledikleri her şeyi yapabilecek hale gelmişlerse , siz de onlara un göndermenin haklı gururu ile - ki utanılacak bir şey değil bu- dilediğinizi yapın.
                 Mesela gece yarısı bomba atmazdan evvel geri sayım yapan Rus ve İran'lı pilotlar gibi siz de 10'dan geriye sayın. Ama onlar gibi değil. Siz Allah Rızası için sayın. Hayatı kayan milyonlarca şehit ailesine ve  mültecilere inat, kayan yıldızlara bakarak bir dilek tutmayı da unutmayın. Ne bileyim ey benim gibi  kayan yıldız, bu mübarek  yılbaşı gecesi bizi televizyon başında sar-ıp-hoş eden  yıldız sanatçılarımız hürmetine  2017 yılında bana armutun sapından, üzümün çöpünden uzak durmayı, paramı  sırtında -ısırılmışta olsa- elma resmi bulunan telefonlara sarf etmeyi nasip eyle deyin.
              Hem yılın sonu mu başı mı olduğu bile belli olmayan bir gece için öyle çok masraf olacak şeylere de para vermeyin. Dedim ya küçük, ufak, tefek, olabildiğince az… Hani bir sürü doları olduğu halde çok azını bozduran ama dolar bozdurduk deyip ortalıkta caka satan zenginler gibi yapın. Ne o öyle fabrikatörlerin, iş adamlarının, doktorların, mühendislerin, müteahhitlerin şehrimizdeki mülteciler başta olmak üzere, fakire fukaraya hem de Ramazan dışında yaptıkları tonlarca gıda yardımı gibi(!) Mübarek yılbaşı da olsa fazlası günah; azının ise utanmadığınız sürece hiçbir mahsuru yok(!)
            Yılbaşı dedimde aklıma geldi. 2016 yılında "Lat" ve "Menat" çeşnili "DANDİNİ" bir hayat yaşayıp; 2017 yılında bir level atlayıp "Hubel" ve "Uzza" kokulu " DANDİNİ DASTANA" bir yaşam sürecek pespaya zihniyetlere inat buz gibi havada hem de bu çağda(!) Yem yeşil aşıklar şehri Paris'de yılbaşına girmek dururken  çölün ortasında kalmış(!) Mekke'yi Feth etmenin sene-i devriyesini kutlamaya hazırlanan MGV/AGD zihniyetini de anlamak güç doğrusu(!)
           Üstüne üstlük on binlerce ortaokul ve lise öğrencisinin okuduğu Karaman'da  Peygamber Efendimizle ilgili bir yarışmanın nasıl ki hanımefendilerimiz -annelerimiz- için  evlilik programları kadar ya da  WhatsApp’da kozmetik kataloğu paylaşmak kadar önemi yoksa. Nasıl ki binlerce Peygamber aşığı babanın ve öğretmenin yaşadığı şehrimizde bir çok ebeveyn  ya da  öğretmenin gözünde  1 çocuğun 11.000 lira olan ek ders kadar değeri yoksa. Ve bu yüzden koca sınava sadece ve sadece "birkaç bin öğrenci ancak girebilmiş ise."  Sizin de yılbaşında edeceğiniz masrafın bu denli az olmasına dikkat edin.
           Mazallah. Dikkat etmez de kantarın topuzunu kaçırırsanız, bir çuval un parası bile etmeyen küçük bir bilet hürmetine piyango size çıkıverir. Sonra ağzınız sevinçten fakir fukaranın üstü başı gibi açık kalır bir daha Hızır gelse yine de kapatamazsınız. "Dahası Cehenneme dönen ümmet coğrafyasında, Cenneti özleyen Noel baba hayranları ile Ruz-i Mahşer'de elmaların arasına karışmış armut gibi kalırsınız."  
       “ Soru tamam. İster Yılbaşı Gecesi, ister hemen. Utanmıyorsan dilediğinden başla yapmaya!”