Prof. Dr. Üstün Dökmen, "Her zaman mutlu olmak zorunda değiliz ama güçlü olmak zorundayız" dedi.

Prof. Dr. Dökmen, Adana Eczacı Odası’nca düzenlenen “İş Dünyasında ve Özel Yaşamda Kaliteli İletişim, Yaşama ve Çalışma Sevinci” konulu konferansa katıldı. Eczacılığı değerli bir meslek olduğunu belirten Prof. Dr. Dökmen, "Eczacılar her türlü güveni hak ediyor. Gandhi bir sözünde ‘Onurunuzu siz vermedikten sonra kimse elinizden alamaz’ demiştir. Eczacı kendi değerini başkalarının eline bırakmamalı, kendi değerini kendisi belirlemelidir. Bir insanın üretken olması, bakış açısının olumlu olması mutlu olması için ilk adımdır. İnsanlarla iyi iletişim içerisinde olması onu mutluluğa ve çalıştığı alanda başarıya ulaştırır. Her zaman mutlu olmak zorunda değiliz ama güçlü olmak zorundayız. Yaşamın perde aralığında mutlaka bir ışık vardır. Yeter ki perdeyi siz tamamen kapatmayın. Mutlu olduğunuz dakikalar ne kadar çoksa o kadar kardasınız demektir. Uyuşturucu ve alkol ile gelen mutluluk patolojik bir durumdur. Pozitif bilime sırtını dönenlerin geleceği yoktur” dedi.

"GELİŞMEYE SIRT ÇEVİRİRSEK TORUNLARIMIZ GÜLER"

Her yöneticinin lider olmadığının altını çizen Dökmen, şöyle devam etti:

“Her lider aynı zamanda yöneticidir. Lider duygularını ve aklını birlikte kullanır. Lider kişiyi değil, performansını eleştirir. Değişmeyen bir tek şey varsa o da değişimin kendisidir. Sizin her şeyi değiştirmeniz gerekmiyor. Çünkü siz zaten iyisiniz. Ama daha iyi olabilirsiniz. Güler yüzlüsünüz ama daha güler yüzlü olabilirsiniz. İyi iletişim kurabiliyorsunuz ama daha iyi iletişim kurabilirsiniz. Yakınlarınızı seviyorsunuz ama daha etkin sevebilirsiniz. Şu an kalitelisiniz ama kalitenizi arttırabilirsiniz. Gelişmenin sonu yoktur. Gelişmeye devam edelim. Ama bu gelişme bizi yormadan, keyifle olsun. Gelişmenin amacı, yaşamın süresini ve kalitesini arttırmak olmalı. Gelişmeye sırt çevirirsek torunlarımız bile bize güler.”

"ÇOCUKLARA BEYAZ YALAN SÖYLEMEYİN"

Çocuklara beyaz yalanlar söylenmemesi gerektiğini de vurgulayan Dökmen, “Hem güçlü hem ahlaklı çocuklar yetiştirilebilir. Dede öldüyse ‘öldü’ diyelim. ‘Dede yıldız oldu, gökyüzünden bize bakıyor’ denilirse, çocuk dedesi baktığı için gece yatamamaktadır. Küçükken yalan söylenmemiş çocuk, ahlaka ‘Allah’a ısmarladık’ demez. İnsanlara yönelik önyargılı davranışlardan kurtulunmalıdır” şeklinde konuştu.

Mehteran Takımının herkes tarafından iki ileri bir geri gidildiğinin bilindiğini de hatırlatan Dökmen, “Bilgi sahibi olunmadan fikir sahibi olmayalım. Mehteran takımı geri gitmez. Silahsız birlik olduğundan her iki adımdan sonra sağa ve sola bakar. Ayrıca aydan bakıldığında dünyadan Çin Seddi’nin görüldüğü söylenir bu da doğru değil. Aydan bakınca Çin Seddi görünmez. ‘Ne olursan ol yine gel’ cümlesi Mevlana’ya ait değildir. Eşek inatçı değil, kedi nankör değil, bunların hepsi yanlış bilgidir. Ayrıca bir insanın anne, baba, kardeş, çocuk, teyze, hala, amca, dayı, dünür, komşu vb. gibi rolleri vardır. Bu roller yüzünden kendinizi ihmal etmeyiniz. Bağlı olun ama bağımlı olmayın. Dünyaya gelişimiz elimizde değil ama nasıl gideceğimiz bize bağlıdır. Monotonluğu renklendirebilirsek yaşam kalitemizi yükseltebiliriz” diye konuştu.