Hrant Dink soruşturması kapsamında ’şüpheli’ sıfatıyla yaklaşık 5 saat ifade veren eski İstanbul İstihbarat Şube Müdürü Ali Fuat Yılmazer, ifadesinde sorumluluğun İstanbul İstihbarat Şube Müdürlüğü’nde olduğunu öne sürdü.

Agos Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hrant Dink cinayetine ilişkin kamu görevlileri hakkında yürütülen soruşturma kapsamında şüpheli olarak ifadeye çağrılan Yılmazer, sabah saatlerinde tutuklu bulunduğu Silivri Cezaevi’nden İstanbul Adalet Sarayı’na getirilmişti.

Soruşturmayı yürüten Savcı Yusuf Hakkı Doğan’a yaklaşık 5 saat ifade veren Yılmazer, savcılığa 15 sayfalık bir savunma dilekçesi sundu. Dilekçesinde, İçişleri Bakanlığı Mülkiye Teftiş Kurulu Başkanlığı’nın 2010 yılında kendisi hakkında soruşturma açmaya gerek görmediği yönünde karar verdiğini hatırlatan Yılmazer, “Şu anda hakkımda bu iddiaların yeniden ortaya atılmasının sebebi ise beni karalamak, mümkün olduğunca fazla uydurma suç ile beni lekelemektir” ifadelerini kullandı.

Hakkındaki iddiaların, İstihbarat Dairesi Başkanlığı Merkez C Şube Müdürlüğü açısından Trabzon İstihbarat Şube Müdürlüğü’nün 17 Şubat 2006 tarihli yazısı ile yapılması gereken işlemlere dayandırıldığını ifade eden Yılmazer, görevlendirme onayından da anlaşıldığı gibi 18-22 Şubat 2006 tarihleri arasında resmi görev kapsamında yurtdışı olduğunu vurguladı.

Savcılığa sunduğu savunma dilekçesinde, “Sırf o dönemdeki kadrom Ankara’da İstihbarat Daire Başkanlığı’nda olduğu için ve Ali Fuat Yılmazer adı üzerinden bir algı oluşturulmak istendiği için hiç alakam olmayan işlerden bana sorumluluk atfedilmeye çalışılıyor” diyen Yılmazer, “Yurtdışında bulunduğum sırada cereyan eden işlerle ilgili olarak benim suçlanmam tam bir iftiradır. Son dönemde üzerime oynanan oyunların başka bir ayağıdır” diye konuştu.

“ÖNLEM ALMAK İSTANBUL İSTİHBARAT ŞUBE MÜDÜRLÜĞÜ’NÜN SORUMLULUĞUNDADIR”

“Trabzon Emniyeti, edindiği bilgiyi İstanbul İstihbarat Şube Müdürlüğü’ne göndermiş olup aynı yazışmayı daireye bilgi olarak geçmiştir” diyen Yılmazer, “Bu noktadan sonra olayla ilgili devam eden tüm işlemleri yapmak veya önlemleri almak bilgiyi alan İstanbul İstihbarat Şube Müdürlüğü’nün sorumluluğundadır” dedi.

Daha önce görevlendirilen müfettişlerin tamamının Trabzon Emniyet Müdürlüğü ve İstanbul Emniyet Müdürlüğü yönünden görev kusuru tespit ettiğini belirten Yılmazer, Başbakanlık Müfettişlerinin ise akla mantığa aykırı tespitlere vardığını savundu. Mülkiye müfettişlerinin hazırladıkları raporla görevlerini kötüye kullandıklarını iddia eden Yılmazer savunmasında şunları söyledi:

“Trabzon’dan gelen bu evrakla ilgili gerekli işlemlerin yapılmadığı gerekçesi ile İstihbarat Daire Başkanlığı kusurlu bulunsa bile bu evraka işlem yapan kişi Ali Fuat Yılmazer değildir. Trabzon İstihbarat Şube Müdürlüğü, gereği yapılmak üzere konuyu resmi yazı ile İstanbul İstihbarat Şube Müdürlüğü’ne de bildirmiş olmakla gerekli koordinenin sağlandığı anlaşılmaktadır. Dolayısıyla Hrant Dink ile ilgili bu bilginin iller arası koordinasyonu ile ilgili yapılacak başka bir işlemi zaten bulunmamaktadır. Bu yazıdan sonrası tümüyle İstanbul İstihbarat Şube Müdürlüğü’nün yapması gereken iş ve işlemlerle ilgilidir. Trabzon İstihbarat Şube Müdürlüğü bu anlamda iller arası koordinasyon açısından görevini yerine getirmiş, Merkez C Şube Müdürlüğü bu konuda gerekli hassasiyeti göstermiş ve bilginin ilgili il olan İstanbul ile koordine olduğunu gözetmiştir.”

Merkez C Şube Müdürlüğü’ndeki görevi sırasında 81 ile azınlıklara yönelik gerçekleştirilebilecek saldırı eylemleri konusunda ısrarla çalışma talimatı verdiklerini anlatan Yılmazer, “Merkez Şube Müdürlüklerinin, bu evraklarla ilgili tüm icrai işlemlerin takibini yapması zaten mümkün olamaz” dedi.

“KORUMA GÖREVİ İSTANBUL İSTİHBARAT ŞUBE’DE”

Yılmazer ifadesinde, “Operasyonu yürütme görevi İl İstihbarat Şube Müdürlükleri’nin görevi olduğu gibi Hrant Dink ile ilgili koruma tedbirinin uygulanması görevi de yine ilgili İl Koruma Komisyonu’nun bulunduğu ildeki İstihbarat Şube Müdürlüğü’ne aittir. Yani Hrant Dink’in korunmasının sağlanmasında, elde edilen istihbari bilginin icra birimi olan Koruma Şube Müdürlüğü’ne intikal ettirilmesi görevi doğrudan ve açık bir biçimde İl İstihbarat Şube Müdürlüklerinin görevidir” dedi.

Yılmazer, dilekçesinin sonuç bölümünde ise İstihbarat Daire Başkanlığı merkez şubeleri ve Taşra ünitelerinin konuya ilişkin uygulama örnekleri dikkate alındığında şahsımla ilgili görev ihmali bulunduğuna dair değerlendirmeler hiçbir şekilde gerçeği yansıtmamaktadır” ifadelerini kullandı.